Durdurulamaz Olacağım

142 18 0
                                    

Liya, Yalzi'nin baygın bedenini geride bırakıp arenaya geri döndü. İçinde bu kirli oyun için hiç bir pişmanlık yoktu. Sinirini attığı için rahatlamıştı.

Hemen çocuklarının yanına gitti.

"Anneciğim birden nereye gittin."

"Uçan amcanın iyi olduğundan emin olmak istedim."

"Benim annem dünyanın en kalpli kişisi." diyip Liya'ya sarıldı.

Liya Albin'in yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Inti'yi Naşan'dan alıp birlikte ödül parasını almaya gittiler. Bir torba dolusu parası vardı. Eve dönerken keyifleri yerindeydi. Eve varır varmaz Liya, çocuklarının karnını doyurup yatakları hazırladı. Hepsi yorgunluktan bayılmış bir şekilde uyuya kaldı. Liya'nın uykusu kapının çalmasıyla bölündü. Henüz hava aydınlanmamıştı. Elinde kılıcıyla kapıyı açtı. Kapıda onu bekleyen üç ahmağı görünce bıkkınlıkla nefes verdi. Yanlarından tanımadığı mor düz uzun saçlı, lila gözleriyle üzgün bakışlar atan bir gençte vardı.

"İyi misin? Dövüş turnuvasına katıldığını duydum. Yaralanmış olmalısın seni iyleştirmesi için ülkenin en iyi rahibini getirdim. Bu Blaşuz" dedi yanındaki yabancı adamı liyaya tanıtarak.

Blaşuz başıyla Liyaya selam verdi. Arada ona ürkek bakışlar gönderiyordu.

Liya onların iyi niyetlerine minnettardı. Fakat gece yarısı kapısına dayanma huylarından vazgeçmelilerdi.

"Beni düşünmeniz çok güzel fakat bir daha gece yarısı kapıma dayanırsanız bağırsaklarınızı deşerim. Ayrıca bir rahibe ihtiyacım yok gayet iyiyim."

"Bir dövüşte zorlandığını duyduğumda ne kadar endişelendiğimi bilemezsin Liyliy. Lütfen bir daha böyle tehlikeli bir şey yapma. Karımın saç teline bile zarar gelsin istemiyorum."

"Nerden senin karın oluyormuş. O benim."

"Hey ayağınızı denk alın Liyim benden başkasıyla evlenmez."

Liya üç adamın atışmasını izlerken sinirden anlındaki damarın atışını hissetmeye başladı. Yanlarında ki rahip utanmış şekilde ellerine bakıyordu.

"Öhö öhö"

Liya dikkatlerini çekmek için öksürdü. Gece yarısı yorgun bir şekilde kapının eşiğinde beklemek oldukça can sıkıcıydı. Tekrar kapıyı çalmayacaklarından emin bir şekilde onları postalamak istiyordu. Fakat öksürük sesini duyan üç erkek ona çok garip bir şekilde bakıyordu.

"Aman tanrım hasta olmuş. Hemen içeri geçirelim."

"Hayır ben iyiyim. Heyyyyy! Ne yaptığınızı.... Bırakın beni, lanet olsun!!!! Rahip sen niye bu aptallara uyuyorsun. Beni yere indirinnn!!!!" Liya deli gibi çırpınmaya başladı.

Liyanın ellerini ve ayaklarını tutup kaldırmışlarıdı. Onu yatak odasına taşıyıp yatağa yatırdılar. Ellerine, ayaklarına ve anlına masaj yaparken, Blaşuz, Liya'nın olmayan hastalığını iyileştirmek için büyü yapıyordu. Oda da bir kaos ortamı hakimdi.

"Anne ne oluyor."

Albin uykusundan uyanmış gözleri dolu bir şekilde Liya'ya bakıyordu. Nerdeyse bir göz yaşı damlası düştü düşecek gibi duruyordu.

"Hiçbir şey yok bebeğim. Şampiyon olmamı kutlamak için gelmişler ama fazla gürültü yaptılar değil mi? Hadi uzan bakalım. Ben şimdi onları gönderiyorum."

Liya Albin'in anlına bir öpücük kondurdu. O başını okşayarak uykuya dalmasına izin verdi. Albinle ilgilenirken etrafına resmen ışık saçıyordu. Herkes Liya'nın atmosferine kapılmış şekilde onu izliyordu. Albin'in uyuduğundan emin olduktan sonra yavaşça yataktan kalktı. Etrafında aniden karanlık bir aura oluştu. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Gözlerinin içindeki şeytani pırıltıyla bir soru sordu.

"Önce hanginizin karnını deşmeliyim."

(Uzun bir aradan sonra bölüm yazabildim. Tabi bu sene Liyayı bitirme planım suya düştü. Çadırdan eve dönene kadar düzenli bölüm yazamıyacağım şimdiden özür dilerim. Umarım en azından her hafta bölüm yazmayı beceririm. Geçmiş olsun mesajlarınız için çok teşekkürler hepinizi seviyorum (∿°○°)∿ ︵ ǝʌol)

KLİŞELER KLİŞESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin