Alisya: Ya kızım çilek reçeli istiyorum.
Alisya: Ve evde bitmiş, ağlamak istiyorum.
Karaca: Hanımefendi yanlış numara.
Alisya: Sen kimsin pardonda kardeş?
Karaca: Karaca, derler bana.
Kitap feci bir şekilde okunuyor fakat şöyle bir sorun var okuyanlar vote atmıyor. Ben bundan çok rahatsızım veee bu konu kitapları silip bir daha asla kitap yazmamaya kadar gidebilir.
Şuan yeni bir kitap yazıyorum ve tutarsızlığınız yüzünden yayınlayasım gelmiyor.
Herneysee böyle devam ederse sınır koyacağım. Minik yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayınız.
İyi okumalar dilerim 🌸
🍓
KAN GÖLÜ🍂
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kan deyince aklımıza genellikle kırmızı bir damla gelirdi. Bir kaç gün sonra yapacağım şeyden sonra ortalığa kan gölü hakim olacaktı. İnsanlar korkup kaçacak veya bazılarının hayatına son verilecekti.
Kan'ı ilk defa 5 yaşımda kendi bedenimden akarken görmüştüm. 6 yaşında iken bu kanın benim ilkim değil hayatımda her zaman, bedenimden akacak olan bir şey olduğunu anlamıştım.
Ya da başka bedenlerden akıtacak olduğum.
Hayatımda en çok mor rengi ve kırmızı rengi görmüştüm. Bir bedenimdeki morluklar birde kanın rengi. Bir zamandan sonra artık bunların benim için günlük rutin bir hale geleceğini bilmiyordum.
Yere odaklamış olduğum bakışlarımı yerden çekip, derin bir nefes aldım ve Vinta'ya döndüm. Plan yaptığımız için uyuyamamış olan adam karşımda boylu boyunca uzanıyordu.
Uzun bedeninden dolayı dışarı taşmış ayakları ile tıpkı bir dinazoru andırıyordu bana. Aklıma gelenler ile kafamı cama yasladım ve kendimi düşüncelere ittim.
Karacaların gideceği göreve, İhtiyar zorla bizide göndermişti. 'Onlardan önce sizin ulaşıp o adamı yok etmeniz gerekir ki, onları yenilgiye uğrasın' demişti. İhtiyar.
Aslında bir yandan kötü bir yandan da iyi tarafları vardı. İyi yanı, biz önceden ulaşırsak Karacalara bişey olmayacaktı. Kötü yanı ise iki kişi, yüzlerce adama kafa tutacaktık. İçim kötü yandan biraz daralsada Vinta ile böyle bir iş yaptığımızı hatırlayıp sıkmamaya çalışıyordum.
Eskiden görevlere hep Vinta ile beraber gider, hallederdik. Vinta ile sanki bir klonlaşmış gibi hareket edebildiğimiz için çoğu iş bizden sorulurdu.
Orda Karacalar ile karşılaşma ihtimalimiz çok yüksekti. Biz planı buraya geldikten iki gün sonra yapmayı planlamıştık, bişey olduğu takdirde ikimizde oraya gidip halledecektik fakat karşımıza sorunlar çıkabilirdi.
