2.3

3.1K 156 60
                                    

Selaaammm.

Farkındayım uzun zaman oldu ve yazmayı bıraktığımıda söylemiştim. Ama taslakta hala bir bölüm olduğunu söylememiştim. Yeni yıla girmemize çok az kaldı. İlk ve son kere yeni yıla Çilek Reçeli ile girin istedim. Şimdi uzun bir aradan önce son satırlarımla buluşabilirsiniz.

Minik yıldızı parlatmayı unutmayın!

İyi okumalar dilerim :)

🍓

Beynimde durmadan kendini tekrar ettiren, bir cümle beliriyordu. Her tekrar ettiğinde saç diplerimdeki acı çoğalıyor, kalbim bana savaş açmış gibi canım yanıyordu. Neydi insanların benimle alıp veremedikleri? Birileri bitiyor ve birileri başlıyor. Kısır döngü gibi birşeyin içine düşmüş gibi hissediyordum.

Olduğum batığın içinde bağırıyor, çağırıyor, çığlıklar atıyordum. Kim beni çekip çıkarabilirdiki bu batıktan. Gücümün tükendiğini hissediyor ve tekrar tekrar sessiz yardım çığlıkları atıyordum. Bakışlarım bulunduğum yer olan, sır gibi sakladığım odamın içine kayarken etrafıma çaresizce bakınıyordum.

Artık delirme noktasına gelmiştim. Gözlerim, eski tozlanmış tablolara bakınırken burayı bayadır kullanmadığım aklıma gelmişti. Kendime bir söz vermiştim. Çok zor da kalmadıkça ne bu odaya ne de anıların biriktiği hiç bir eşyaya dokunmayacaktım. Fakat çaresizdim. Buraya gelmekten başka hiçbir şey yapamazdım. Sözümü tutamayacak kadar aciz bir insan olmalıydım.

Arada bulunan sır perdesini bir tek burada çözebilirdim. Burası ailemden kaçıp farklı farklı bilgiler öğrendiğim, tek yuvamdı. Yuvama sahip çıkamamıştım. Şimdi ne kadarda hala benimle olsada o eski mutlu olduğum yer değildi burası. Acılardan kaçıp kendimi kendi halime bıraktığım tek yer olan şeye sahip çıkamamanın verdiği bir rahatsızlık vardı üzerimde.

Burayı babamın tehlikeli işlerinden dolayı kaçarken bulmuş ve burada kendime yeni bir yaşam alanı kurmuştum. Ormanın sakladığı küçük ama tatlı bir evdi. Dışardan bakıldığında bir kulübe görünümü versede burası kulübe olmayacak kadar değerli bir yerdi. Tozlanmış koltuğuma baktığımda orada oturup az araştırma yapmadığımı hatırlıyordum. Geçmişin tozlu ve saklı sayfaları tekrar açılmış ve ben kendimi yine burada bulmuştum.

Erva MEŞE, 24 yaşında olup aynı zamanda bir doktordu. Fakat bu kadar ile bitmiyordu Erva, doktorluk gibi kutsal bir mesleği iğrenç bir şekilde kirletmişti. Karşımızda ülkesine ihanet eden bir kadın bulunuyordu. Kendi toprağının insanını satarak dışarıya bilgi taşıyordu. Ve son olarak bir askeri kandırabileceğini zannedip ondan bilgi alışverişi yapacağını zannedecek kadar zavallıydı.

Muhtemelen Pusu denen adam ile de bu yüzden iş birliği yapıyor olmalıydı. Bu ikili karşılarında kim olduğunu zerre bilmeyerek hareket ediyordu. Yanlış yapıyordular, Pusunun hayatına tam şuan bir son verebilirdim fakat onu zorlamak istiyordum. Sınırlarını görmek istiyordum.
Ki ona göre hareket edebilmeliydim. Karşımda bütün odayı aydınlatan bilgisayarıma çevirdim bakışlarımı, ekranda Erva'nın bir fotoğrafı bulunuyordu.

Güzel bir kadındı. Fakat bu, şeref yoksunu bir insan olduğunu ört bas etmeye yeterli değildi. Karşımdaki kadına gülümseyerek bakıyordum çünkü, bir kaç gün sonra Pusu ve onu aynı yere gönderecektim. Biraz daha hayatın tadını çıkarmalıydılar. Gözlerim ekranı yanıp sönen telefona kaydığında, uzun sivri tırnaklarımı ve sonrasındada elimi ekranda gezdirdim. Karaca arıyordu. Kalbim aç desede beynim açma diyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çilek Reçeli | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin