2.Bölüm

4.7K 214 56
                                    

Selammm oy vererek yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar:)

Her ihanet sevgiyle başlardı; sevince ihanet eder, sevince yaralardık. Bunu biliyordum bilmediğim tek şey ise Erdem'in beni sevip sevmediğiydi.

Seven bir insan sevdiğine bunu yapabilir miydi?

Sustum ve gözlerinin içine baka baka ona sorduğum sorunun cevabını duymak istedim. Seğiren çenesi, kasılan vücudu ile sorumun cevabını bir nevi almıştım.

"Aldatmadım." dedi, çıkan tok sesiyle. Bakışları usulca gözlerime kayınca göz yaşları ile dolu olan gözlerim gözleriyle kesişti.

Harelerinde hiçbir duygu geçmeden bakıyordu gözlerimin en içine. Ama hâlâ içimdeki kor ateş sönmek yerine gittikçe harlanıyordu. "İnsan, sevdiği insana ihanet edince aldatmış oluyor değil mi Hazal?" diye sordu.

Sorduğu tek soruyla beynimde oluşan depremin enkazında kalmış gibi düşünce yetimi yerle bir etti. Bu sorunu cevabı kalbimi yaralayacaktı belliydi. "Ben seni hiçbir zaman aldatmadım Hazal." dedi ve durdu, ciğerlerine çektiği derin bir solukla üzerime doğru biraz eğilerek, "Çünkü ben seni hiçbir zaman saf dışı duygularla, aşkla sevmedim ki." dedi. 

"Yalan," deyip bir adım geriledim. "Yalan söylüyorsun!" diye inkar ettim.

"Hayır yalan değil."

Titreyen ellerime eşlik eden dizlerimle yere yığılacak gibiydim. Kulaklarım duyduğu cümleleri inkar ediyordu. Ama duydukların gerçek diye beynim beni ikaz ediyordu. Sevmemişti. Beni hiçbir zaman sevmemişti, beni aşkla sevmemişti. Bu ilişkiye bir tek ben mi değer vermiştim? Bu ilişkiyi bir tek ben mi ayakta tutmak istemiştim?

"Bunu bana nasıl söylersin Erdem?" diye sordum yutkunurken. Yutkunuşum boğazımı acıtmış, Erdem'e haykırmak istediğim kelimeleri dudaklarımın ucuna taşırmıştı.

"Söylüyorum çünkü seni hiçbir zaman öyle görmedim Hazal, lütfen anla beni." Gözleri nefretini kusmuşçasına bakıyordu gözlerime, hiçbir acıma duygusu olmadan. 

Başımı iki yana sallayarak, titreyen dudaklarımı birbirine bastırıp içimde kopan sevgiyle elimden geldiğince okkalı ve sağlam bir tokadı suratına geçirdim. Yana düşen yüzüyle sarışın kadından bir inleyiş koptu ve Erdemi panikle tutup "İyi misin?" diye ona sorular soruyorken dayanamadan hızla bahçeden ayrılarak salona geçtim. 

Aşağıda kopan kargaşayla dudaklarımdan güçlü bir hıçkırık koptu. Adımlarım durdu ve buğulanan gözlerimle yürümeye devam edemedim. Erdemin söylediği şeyler, yanındaki o kadın, onu dört yıl boyunca ses etmeden bekleyişim... Gözlerimin önünde canlanan görüntülerle bir kez daha yüksek çıkan hıçkırığımla kendimden geçerek ağlamaya başladım. 

"Hazal Hanım iyi misiniz?" Yardımcımız Perihan ablanın omuzuma dokunmasıyla irkilerek geriye doğru döndüm. Bir anne edasıyla gözlerimin içine bakıp omuzumdan tuttu.

"Sevmemiş..." dudaklarımdan çıkan ilk kelime buydu. "Ellerimle dudaklarımı bastırıp boğuk çıkan sesimle, "Beni hiçbir zaman sevmemiş." diye ağlaya ağlaya söylendim. İnkar ederek başımı sallıyordum. İnanmıyordum inanmak istemiyordum.

"Kim sevmemiş seni canım?" dedi sakin sakin.

"Erdem beni hiçbir zaman sevmemiş Perihan teyze."

"Aaa hayatta inanmam, olur mu canım öyle şey?" gözlerimden ve ağlayışımdan bir şeyler pay etmiş olacak ki, "Hazal?" dedi sorgular gibi.

00.18Où les histoires vivent. Découvrez maintenant