KIMB -36-

1.9K 145 176
                                    

Biz geldik.

Dylan, yer altı dünyasının kralı olsa da bir kez hapse girdi. O yüzden tahttan indirilmesine neden olmasa da otoritesinde sarsılmalar oldu. Thomas'ı neden terk edemediği konusuna gelelim.

Önceki sevgililerini korumasına gerek yoktu çünkü önceden daha güçlüydü. Ve onun dışında tüm sevgilileri de onun gibi yer altı dünyasındandı. Yani kimse, sevgilisini öldürmeye cüret edemezdi çünkü karşısına aldığı tek soy Dylan'ın soyu olmuyor. İlişkide olduğu kişinin de soyu oluyor. İki aile ile.

Thomas durumunda ise, birincisi hapse girdiği için otoritesinde hafif bir sallanma var. İkincisi ise Thomas öldüğünde onun intikamını alabilecek bir ailesi yok. Thomas oldukça ünlü bir avukat ama ailesi sıradan insanlar. Yani Thomas'ı öldürme riskine girebilirler, karşılarına aldıkları sadece Dylan olur çünkü.

Hiç terk etmeyecek mi diye soranlara hitaben anlattım. Umarım anlamışsınızdır aşklarım.

Oy SINIRI 30.

Yorum da istiyorum. İyi okumalar!
















Bölüm Otuz Altı: "Beni Terk Etti"

Hiçbir şeyi halledememiştik.

Havalar ısınmaya başladığı için üstümde bir tişörtle duruyordum. Kolumu etrafıma sarmıştım ve gözlerim düşünceli bir şekilde yolda gördüğüm hafif ıslak çimenlerdeydi. Saçlarımı uçuşturan hafif rüzgar ile üstüme koltuğun kenarına sıkışmış montumu giydim tekrar. Belki de hâlâ o kadar da ısınmamıştı hava.

Burnum aktığında çektim tekrar kendime ve derin bir nefes aldım. Cebimden peçete çıkartıp burnumu sildiğimde Dylan sürücü koltuğundan bana baktı. Nereye gittiğimizi söylememişti, günlerdir fazla konuşmuyorduk. Ama onu ilk kez böyle görüyordum. Yorgun gibiydi.

"Hasta mı oldun?" Başımı ona çevirdim. Gözlerine baktım. Elini ilk yanaklarıma, ardından boynuma bastırıp ateşimi kontrol etti. "Biraz var gibi. Eve vardığımızda doktor çağırayım."

Bir şey demedim, başımı salladım sadece. Koltuğa çıkardığım dizlerimi indirdim ve kollarımı çözdüm etrafından. Başımı açık cama yaslayıp rüzgarın yüzümü okşamasıyla gözlerimi kapattım.

Tekrar açmama neden olan şey, radyodan hafif yükselen şarkıydı. Lost on you çalıyordu ve bilmiyorum, belki yüzlerce kez duyduğum, sayısız kez öylesine dinlediğim bu şarkı ilk kez bana anlamlı geliyordu.

Sesini açtığımda bana baktı yine. "...Tek istediğim sendin..." Gözlerimi kaçırdım istemsizce. "...Cennete asla ulaşamayacağım, çünkü nasıl ulaşamayacağımı bilmiyorum..." Tekrar ona baktım. Gözleri duygu yüklüydü, görebiliyordum. Belki o da ilk kez bu şarkıdan etkilenmişti.

"Hadi bir iki kadeh kaldıralım... Sana karşı kaybettiğim her şeye..."

Elimi kaldırıp yanağına koyduğumda gözleri titreşti hafifçe. Kendini bana teslim ettiğini gördüm ama uzun sürmedi. Elimi itti ve arabayı kenara çekip dışarı çıktı. Oturduğum yerden, yol kenarındaki geniş çimenliğe doğru yürümesini izledim.

Ben de ardından indim ama gitmedim peşinden. Bizim durmamızla, aramızdaki iki araba da durmuştu ve dışarı çıkmışlardı. Dylan ilerledi ve bizden uzakta yere çömeldi. Sırtı bize dönük, öylece dururken onu izledim bir süre.

killer in my bed •[bxb] Место, где живут истории. Откройте их для себя