KİMB -87-

1.1K 97 103
                                    

Çok çok çok ağır smut var

Oy sınırı 60. Yorum sınırı da 70 aşklarım.

Baya uzun bir bölüm, iyi okumalar.

















Bölüm Seksen Yedi: "Boş Evraklar"

Arabamı öfkeyle evine sürerken parmaklarımla istemsizce direksiyonda ritim tutuyordum. Malikanenin açık kapısından arabayı içeri sokup el frenini çektiğim gibi indim aşağı.

"Bay Thomas." Sinirle Andrew'e döndüğümde gözleri korkuyla genişlerken sertçe yutkundu. "B-bu gelişinizi neye..."

"Şerefsiz Patronun nerede?" dediğimde sertçe yutkundu ve evin arka bahçesine giden yeri işaret etti.

"Orda, Bennet, Jane ve Elenore ile..." Bitirmesini beklemeden elimdeki evrakları sıkıca tutarak yürümeye başladım sinirle. Bana imza olmayan, bomboş evrakları göndermişti ve akşam akşam tüm sinirlerimi tepeme çıkarmıştı.

"Dylan!" diye bağırdım onu gördüğümde. Onun dışında hepsinin yüzü şaşkınca bana dönerken oturduğu koltuğun tam önünde durdum ve sinirle önüne attım evrakları. "Bu ne?" Ellerimi belime koyup ona baktığımda dudaklarını büzerek yerden evrakları aldı ve ilk kez görüyormuş gibi inceledi.

"Bilmem? Senin şu saçma boşanma davana benziyor." Dişlerimi sıktım öfkeyle.

"Niye boş, Dylan?" Başından beri boşanmak istemediğinin farkındaydım ama bunu ilk kez davranışa döküyordu. Genişçe sırıtarak bana baktı.

"Ah doğru ya, şimdi hatırladım." Bennet'a baktığında kaşlarım çatıldı. "Ben bir şeyi unutmuştum birkaç gün önce. Neydi..." Bennet da sırıttı genişçe.

"İmzanızı unutmuştunuz Patron. Bana geçen hatırlamadığınızı ve bu yüzden üzülerek Bay Thomas'a boş evrak göndereceğinizi söylediniz." Jane güldüğünde karşımda hiçbir şey olmamış gibi sırıtarak bana bakan Dylan'a baktım.

"İyi. O zaman zor yolu kullanırım."

Omzunu silkti rahatça. "İstediğini yapabilirsin." Arabama öfkeyle tekrar dönmüştüm ki durdum. Ona baktım tekrar.

"Biraz olsun değiştiğini düşünmüştüm." dedim aklıma gelen şeyle. "Evrakları gördüğümde cidden imzaladığını düşünüp, onları çöpe atmayı bile düşünmüştüm ama hayır. Hâlâ şerefsizin tekisin." Yüzündeki sırıtma silindi yavaşça. Yerini pişmanlığa bıraktığında arkamı dönüp arabama yürümeye başladım.

"Thomas!" Arkamdan gelmeye başladı. Arabama koştum ve içeri girdim hızla. Kilitlediğimde camıma vurdu eğilip. "Thomas in hadi aşağı. Konuşalım." Arabayı çalıştırdım. "Kapıyı kapatın!" diye bağırdı ama ben hızla gaza basıp kapanan kapıdan geçtim ve evinden uzaklaşmaya başladım.

"Şerefsiz." dedim öfkeyle. "Mahkemede malikhanene, mekanlarına, otellerine kadar alayım da gör sen." Ev arkamda giderek uzaklaşırken çatık kaşlarım normale döndü yavaşça.

Aklıma pişman yüzü geldiğinde sertçe yutkundum.

Gözlerim dolup, yaşlar yanaklarımdan boşalırken neye ağladığımı bile bilmiyordum.

•••

Daldığım düşüncelerimle, örtünün altında, karanlık salonda televizyonu izlerken elimdeki kahve çoktan soğumuştu. Ağlamaktan şişmiş gözlerimi kırpıştırarak elimdeki soğuk kahveye baktım. Ardından sehpaya bıraktım.

killer in my bed •[bxb] Where stories live. Discover now