three

317 45 2
                                    

Yazarın anlatımından

Baekhyun aldığı kahveyi yuvarlak masaya bıraktığında derin bir nefes verdi. Hayatından ilk kez bir buluşmaya erken gelmiş olabilirdi.

Gece gözüne pek uyku girdiği söylenemezdi. Tüm gece gördüğü şeyi düşünmüştü.

Çok farkı hissetmişti. Dudaklarındaki uyuşmayı hala hissediyordu sanki. Kendini rüya diye kandırmak istese de o adamı hayatında bir kez bile görmediğine emindi.

İnsanlar görmediği kişileri rüyalarına göremezdi. Başı zonkluyordu ne zaman bu konu hakkında düşünse. Tek istediği şey arkadaşından akıl almaktı.

Luhan hemen karşısına oturduğunda büyükçe gülümsedi. "Merhaba Baekkie~" hafifçe gülümsedi. "Ben senin kadar enerjik değilim Lu."

Luhan'ın bakışları endişeyle Baekhyun'un yüzünde gezindi. "Neden? Neyin var? Gözlerinin altı kapkara olmuş hemen." "Ben dün attığın şeyi denedim. Bir şeyler gördüm."

"Yani sen bana meditasyon yaptığını ve geçmiş yaşamından bir şeyler gördüğünü mü söylüyorsun? Biliyorsun Baekhyun fal ve büyü işlerine inanırım dostum. Ama bu bir tık fazla değil mi?"

Baekhyun derin bir nefes verdi. "Rüya olamaz mı?" Diye sordu Luhan. "İnsanlar tanımadıkları hayatlarında bir kez olsun görmedikleri insanları rüyasında göremez Luhan. Beynimiz bize anılarımızdan ve bilinç altımızdaki olaylardan bir şeyler yaratır. Bu ikisine de benzemiyordu. Kendimi yarım yamalak kontrol edebiliyordum ve ne olduysa hissettim tamam mı? Korktuğumu, gerildiğimi karşımdaki adamın yanağının yumuşaklığını bile hatırlıyorum."

Luhan yavaşça kalktı sandalyeden. "bunu evde konuşalım. Çok daha iyi olacak." Baekhyun da kalktığında hızla girdi arkadaşının koluna.

"Ah, Tanrı bizi korusun."

///////////////////

Baekhyun'un anlatımından

"Sen falcıdan çıkınca düşecek gibi olduğun sırada bir şey gördün ve dün gördüğü kişi de oydu öyle mi?" Luhan şok içinde yüzüme bakarken başımla onayladım onu.

"Haklısın fazla fantastik ama ben söylediklerine inanmaya başladım galiba. Hayatımın hep bir kişi yüzünden mahvolduğunu söyledi. Belkide o bu kişidir. Belki de, bu kez uzak durmam için görmüşümdür onu."

Luhan derin bir nefes verdi. "Bak daha önce görmediğin biri olduğuna emin misin?" Başımı salladım. "Eminim. O şeyi gördüğümden bu yana uyuyamıyorum. Düşünüyorum yalnızca. Çok garipti Luhan. Kalbim ağrıyor hala. Çok garip hissettim. Sanki savunmasızdım. Bilirsin, kendimi ezdirmem, susmam ben. Ama o başka biriydi sanki. Sessiz, korkak, savunmasız. Ben gibi değildi. Ama ben gibiydi, bilmiyorum anlatamıyorum."

"O adam, sana ne söyledi?" İç çektim ağırca. "Asıl garip olan yer orası, otuzlarının başında duruyordu. Zengin olduğu belliydi yaşadığı evden ve giyiminden. Orada çalışıyordum galiba, evine gittim ve oraya gelmeme şaşırdı. Beklemiyordu sanki ama çok da alaycı bir tavrı vardı. Hiç sevmem öyle tipleri."

"Ee?" Diye mırıldandı merakla. "Bana babana anlatmadın mı seni öptüğümü dedi." Diye mırıldandım bakışlarımı kaçırırken. "Öptüğünü mü? Öpmüş mü seni?!"

"Ya ne bileyim Luhan! Ben görmedim öptüğünü ama o Baekhyun diyeyim, onu öpmüş işte. Tokat da yemiş ama. Korkaksın falan dedi bana ezdi beni resmen. İyice gıcık oldum bak şimdi."

Derin bir nefes verdiğinde devam ettim. "Sonrasında, eğer burada çalışmaya devam etmek istiyorsan yanağımı öpmen yeterli dedi, bende öptüm." Luhan güldü. "Resmen rüyadaki adamla flörtleşmişsin aferin sana."

"Ya rüya değildi diyorum!" Luhan elindeki kahveyi bıraktı hızla. "Ay ne bileyim ben. Rüya hayal geçmiş yaşam ne dersen de. Bu garip Baekhyun. Psikolog ile görüşmen, iyi olabilir."

Başımı olumsuzca salladım. "Bir anda delirmedim Luhan. Anlattığıma pişman etme beni. Destek olmuyorsan köstek olma lütfen." Biten kahvemi bıraktım. "Gitsen iyi olacak. Yalnız kalıp düşünmem lazım."

Ofladı. "Ben öyle demek istemedim. Duvar örme hemen bana. Tamam şimdilik gidiyorum ama görüşelim yarın. Bir süre en azından kafanı toparlayana kadar yapma o meditasyonu. Senin için diyorum."

Başımı salladım hızla. "Tamam, yapmam. Görüşürüz."

////////////////////

Derin bir nefes verdim yatağımda dönüp dururken. Uyuyamıyordum. Sinirlerim bozulmaya başlamıştı artık. Gözlerimi kapattım ve dün kadının söylediği şeyleri düşünmeye çalıştım.

Dün beni çok rahatlatmıştı, belki de yine iyi gelirdi. Güvenli alanımı hayal etmeye çalışırken titrek bir nefes verdim.

Sonunda yeniden o eski barda buldum kendimi. Derin bir nefesin ardından kapadım gözlerimi. Gözlerimi yeniden açtığım anda kendimi büyük evin içinde buldum.

"Baekhyun, neden bana söylemedin paraya ihtiyacın olduğunu?" Duyduğum ses ile başımı yerden kaldırdım. "Paraya ihtiyacım yok bay Park."

Derin bir nefes verdi ve çekmeceyi kapatıp ayağa kalktı karşımdaki adam. "Bu eve bir tek senin ve benim girdiğimi biliyorsun. Bu odaya, senden başkası girmedi Baekhyun. Buraya o parayı koyduğumu yalnızca sen biliyorsun."

Sertçe yutkundum. Hırsızlıkla mı suçlanıyordum? Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Ben hırsızlık yapmazdım.

İç sesim fısıldadı bana. O sen değilsin bu kadar emin olma diye.

"Ben bilmiyorum kimin aldığını. Bana, hak ettiğimden fazlasını veriyorsunuz zaten. Ben, neden alayım paranızı? Almadım yemin ederim almadım parayı." Titreyen sesim ile yaklaştı bana.

Ellerimi tuttuğunda bakışlarım bakışlarıyla buluştu. Bana anlayışla bakıyordu. Öfkeli veya sinirli değildi.

"Sana kızmıyorum. Seni anlıyorum. Belkide ailen baskı yaptı, ağlama. Ben sadece bana anlatmanı isterdim. Benden istemeni isterdim." "Bana güven Chanyeol, yemin ederim ben almadım parayı. Ben sen olmadan çalışma odana bile girmedim. Hayatım üzerine yemin ederim."

Derin bir nefes verdi. "Ağlamanı istemiyorum. Bak bana." Bakışlarımı bakışlarıyla buluşturdum. Bir eli elimi bıraktı, yanağımı okşadı ağırca.

"Benim olan senindir Baekhyun." Ağırca yaklaştı, "tamam üzülme. Sen almadın ben sana inanıyorum tamam."

Kollarımı boynuna sardığımda sıkıca sardı kolunu belime. Tüm vücudum uyuşuyordu. "Titriyorsun tamam. Korkmanı istemiyorum. Benden korkma."

Beni sakinleştiren kelimeler her saniye daha da rahatlamamı sağlarken yavaşça ayrıldım bedeninden. Bana yakından bakan gözleri sanki ruhumu görüyordu.

Gözlerimi açma isteğini zorlukla bastırdım. Çok farklı hissediyordum. Baş parmağı yanağımı okşadı hafifçe.

"Uzak durma artık benden." Yaklaştığında kapattım gözlerimi. Dudakları, dudaklarımı kavrarken hissettiğim şeyler beni korkuttu. Tüm vücudumun titrediğini hissederken sıkıca tutundum bedenine.

Dudakları dudaklarımı yumuşakça öperken bir anda aralandı gözlerim. Elim hızla dudağıma giderken uyuşmayı hissettim. Kalbim deliler gibi atıyordu.

Zorlukla uzandım ve komodindeki sudan içtim. İlk gördüğüm kişiyle aynı kişiydi. Kaşlarım çatıldı, Chanyeol demiştim. Bay Park diye hitap etmiştim.

Park Chanyeol, kimdi? Elim kalbimin üzerine giderken ağrıyan kalbimin üzerini ovdum.

Park Chanyeol, benim düğümümdü. Onu çözmek zorundaydım.

Ondan kurtulmalıydım.

Ay kalbim ağrıyor bu fici yazarken

Another life/ChanbaekWhere stories live. Discover now