Bölüm İthafı - KitabKurdu2006
Ali'nin Ağzından...
"Senden hoşlanıyorum."
Kelimelerin öylece dudaklarımdan dökülmesine engel olamamıştım. Yüreğime çöreklenen umut kelebeğiyse Simge'nin sözleriyle birlikte hayata veda etmişti. Zaten bir günlük ömrü olan kelebeğin bu acımasız kelimeler karşısında şansı yoktu.
"Biz ayrı dünyaların insanlarıyız."
Bu kadar basit miydi her şey? Tarihte aşk uğruna verilen pek çok savaşın hikayesi ulaşmıştı oysaki bizlere. Onlar pes etmemişti ama karşımdaki kız daha başlamadan bitirmişti her şeyi.
"Ne?" diye sordum. Belki de söylemek istediği farklıydı ve ben yanlış anlamıştım. Belki de aslında beni reddetmiyordu.
"Duydun işte. Biz olmayız. Bence yol yakınken vazgeç bu sevdadan." Sözleri alevli birer ok gibi saplandı kalbime ve izleri geçmeyecek onlarca yara bıraktı ardında.
"Vazgeçmek mi? Ben vazgeçeceğim diyelim, peki ya sen? Sen vazgeçebilecek misin?" Çoktan hayata veda etmiş olan kelebeği hayata döndürme çabalarım ne kadar zayıftı oysa ki. Bilmiyor muydum Simge'nin beni sevmediğini sanki? Benimle uğraşmasının, peşimden ayrılmayışının nedeni belli değil miydi? O bu dünya için yanımdaydı ve istediğini elde etmişti. Şimdi neden benimle olsundu ki? Tüm bunlara rağmen umut etmek ne büyük hataydı.
"Benim vazgeçeceğim bir şey yok," dedi Simge. Oturduğu yerden kalktı ve duygusuz bakışlarını dikti gözlerime. İşte o an anladım sonrasında gelecek olan kelimelerin ne denli yaralayıcı olduğunu ama dinlemeye devam ettim. Ondan vazgeçmemin yolu buysa eğer ben cehennem ateşinde yanmayı tercih ederdim.
"Ali, ben sadece hoşlanırım. Gördüğüm her hangi bir erkekten hoşlanır ve bir süre sonra o histen kurtulurum. Aşk yok benim için ve varlığına inanmadığım bir şeyi de yaşamam. Sen de tıpkı diğerleri gibisin. Basit bir hoşlantıydı sana hissettiklerim de ve tıpkı diğerleri gibi geçip gitti. Bana karşı bir şeyler hissetmeni anlayabiliyorum. Daha önce de bu tarz itiraflar aldım çünkü. Ne yazık ki bu itirafı senden almak istemezdim. Aslına bakarsan bu yüzdendi senden uzaklaşmam, bana aşık olmanı istemedim. Normalde bir süre takılıp bıraktığım erkekler gibi değilsin çünkü, sen benim arkadaşımsın. En azından ben seni öyle görüyorum. Üzülme olur mu? Bir gün gerçekten seveceğin birisini bulacaksın, şu an hissettiklerinse bir yanılsama sadece. Görüşürüz."
Yüzündeki gülümsemeyle arkasını dönüp eve doğru yürümeye başlayan kıza baktım. Peşinden gidip kolunu kavramak ve suratına doğru bağırmak istiyordum.
Kendine gel! Sen de beni seviyorsun! Yalan söyleme!
Yapmadım. Ayaklarımı hayali birer çiviyle sabitledim toprağa ve gidişini seyrettim. İlk tanıştığımız ana nazaran daha kilolu olan bedenin ay ışığı altında hareket edişini ve gözden kayboluşunu izledim. Bağırmak, isyan etmek istiyordum. Sessiz kaldım. Etrafı yakıp yıkmak istiyordum. Olduğum yerde durdum. Ciğerlerim sönene kadar koşmak istiyordum. Derin nefesler aldım. O gece istediğimin çok aksini yaptım ve bana cehennemi yaşatan sözcükleri defalarca geçirdim zihnimden. Ormanın ortasında, bir başıma dikildim. Bedenim yorgunluğu hissettiğinde kendimi soğuk toprağa bıraktım ve sırt üstü uzandım. Serin meltemin yüzümü yalamasına, güneş ışıklarının ay ışığının yerini almasına şahitlik ettim. En nihayetinde sabaha eren geceyle birlikte zihnimin ücra köşelerine vurdu aydınlık.
Simge'nin istediği şey neydi? Söylediklerindeki çelişkiler nelerdi? Hepsini beyin süzgecimden geçirdim ve bir karara vardım. Kaybettiğine inanmalıydı. Ona olan sevgimin yok olduğuna inanmalı ve bu yoklukla sınanmalıydı. Ancak o zaman kendinin farkına varırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY ||Tamamlandı||
FantasyZengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde bulur. Gündüzlerin rutininden öyle bıkıp usanmıştır ki geceleri dışarı çıkıp ormana gider ve macera...