28. BÖLÜM - ÖZGÜRLÜK

1.4K 130 9
                                    

Dıııtttt...

Dıııtttt...

Dıııtttt...

Telefon uzun uzun çaldı. O ses karşısında öyle tedirgindim ki tırnaklarımı yiyecek duruma gelmiştim. Ellerimi birbirine kenetlemiş, dirseklerimi dizlerime dayamıştım. Bakışlarım ellerimin üzerinden telefonun ekranındaydı.

Kumsal...

Bu üçüncü arayışımdı ve o telefonu açmamakta ısrar ediyordu. Hayır, bunun sebebi zarar görmüş olması olamazdı, muhtemelen telefonu duymuyordu ama ben de açana kadar vazgeçecek değildim.

Telefon kapandı ve ben bir kez daha arama tuşuna dokundum. Hoparlöre verdiğim telefondan yine o rahatsız edici dıııttt sesi yükseliyordu. Nitekim telefon yine açılmadı ve ben bir kez daha aradım.

"Asaf bence yeter artık. Duymuyor işte." dedi annem. Benim ısrarlı tutumum yüzünden o da gerilmişti. Ya da onları bu saatte uyandırmış olmama sinirliydi. Açıkçası içinde bulunduğumuz bu dönemde neye nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum. Bunda en büyük etken hamile olması olabilirdi tabi. Kim bilir annemi nasıl etkiliyordu küçük şeytan...

"Açacak." dedim ve kapanan arama üzerine bir kez daha aradım. O sırada babam bezgince nefes vermişti ve göz devirmişti.

"Hadi ama o kadar mı bıktınız benden?" dememek için kendimi zor tuttum. Onun yerine telefona odaklandım. "Hadi ama." diye mırıldandım. Sağ dizim benden bağımsız bir şekilde titrerken telefondan gelen o uykulu ses derin bir oh çekmeme yetmişti.

"Alo."

"Şükür kavuşturana." diye mırıldandı annem ve yerinden kalktı. Beş aylık bir bebek taşıdığı için hareketleri epey yavaşlamıştı ve o küçük şeytan ona bir türlü rahat vermiyordu. Gerçi aynı şeyleri muhtemelen ben de yapmıştım ama şu an konumuz kardeşimdi.

"Alo, Kumsal." dedim ve bir duraksamadan sonra onun sesi ulaştı kulaklarıma.

"Asaf? Bu saatte neden aradın?" diye sordu. Eh, saatin erken olduğunu reddedemezdim. Güneş bile tam olarak doğmamıştı ama ben ancak iki saat sabredebilmiştim.

Gecenin dördünde sıçrayarak uyanmıştım. Daha o an Kumsal'ı arayıp nasıl olduğunu sormak vardı aklımda ama ailem buna engel olmuştu. Nasıl uyandıysam artık ikisi de kapımın önünde şaşkınca bana bakıyordu. Saat ise şu an altıydı ve ben iki saat boyunca ailemin engellemeleriyle cebelleşmiştim.

"Seni merak ettim. İyi misin?"

"Peki." diyerek kelimeyi uzattı Kumsal. An itibariyle aptal gibi hissediyordum. Keşke ailemi dinleyip de bir kaç saat daha bekleseydim.

"İyisin değil mi?" diye sordum battı balık yan gider hesabı. Zaten bu telefonu açtırmış ve rezil olmuşken neden şimdi cool takılsaydım ki? Olan olmuştu neticede.

"İyiyim." dedi Kumsal daha normal bir ses tonuyla. Bana küfür etmediği için dua ediyordum. Muhtemelen uykusundan uyanmıştı. "Pek uyuyamadım da gece, dersi ekmek gibi bir planım vardı. Ta ki ev arkadaşım gelip telefonumun çaldığını söyleyene kadar. Uykum biraz ağırdır da."

"Neden uyuyamadın?" diye sordum diğer her şeyi es geçerek.

"Kabus gördüm. Gecenin bir yarısı uyandım sonra da uyuyamadım. Ancak dalmıştım ki sen aramışsın."

Sesindeki suçlayan ton bir tık kırılmama sebep olmuştu. Sanırım onu gerçekten rahatsız etmiştim ama soracağım şeyler henüz bitmediği için bir yüzsüz gibi davranmaya devam edecektim. Ve muhtemelen bu konuşmadan sonra beni görmek dahi istemeyecekti.

DOLUNAY ||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin