drummer,, hyunin

kingston

"Günaydın güzel bebeğim."

"Günaydın sevgilim."

"Rahat uyudun mu?"

"Hmhm, çok rahat uyudum."

Dün gece çokça oyun oynayıp güldüğümüzden hemen uyumuştuk. Bu sabah da anladım ki beni her sabah Hyunjin'in uyandırması için her şeyimi verebilirdim. Sabahları benim tüm yüzüm şişiyor ama Hyunjin her zamanki gibi göz alıcı görünüyor her defasında. Bunun sırrını öğrenmeliydim.

"Kahvaltı hazırlayacağım, sen de hazırlanabilirsin istersen."

Dediği şeyle yataktan kalkmış, beni koca yatakta yalnız bırakmıştı. Beraber uyuduğumuz iki sabahta da okula gitmek zorunda kalmıştık. Bir kere de hafta sonu beraber uyumalıydık çünkü sabahları beraber olmanın keyfini çıkarmak istiyordum.

İstemesem de yavaşça başımı salladığımda odadan çıkmış, alt kata ilerlemişti. Ben de banyoda yüzümü yıkamış, dişlerimi fırçalamış ve odaya geri dönmüştüm. Telefonumda birkaç şeyle uğraştıktan sonra alt kata inerken kahve ve kızarmış ekmeklerin kokusu doldurmuştu burnumu. Büyük mutfakta oradan oraya ilerleyen Hyunjin'i aşkla izlediğimi hissetmiştim resmen. Şu an ne kadar şirin göründüğünü anlatamıyordum bile. Yataktayken karışık olan uzun saçlarını, bir çırpıda düzgün hale getirmişti, üstünde de sadece siyah bir tişört ve siyah bir şort vardı. Bu kadar sade olmasına rağmen etkileyici görünmesi korkunç geliyordu.

Merdivenlerin başındaki beni gördüğünde başıyla gelmemi işaret etmişti. Minik adımlarla yanına ilerlediğimde kıkırdadı. Kollarını açtığında hemen ona sarılmış, günlük enerjimi almıştım. Bir süre sonra kollarını ayırdığında ocaktaki bir şeylere koşmuştu.

Ardından "Hadi kahvaltı yapalım." diyip hazırladığı masayı işaret etmişti. Masaya geçtiğimde bir şey hatırlamışçasına kaşlarını kaldırdı, "Az kalsın unutuyordum!"

Buzdolabına ilerleyip bir şeyler aramış, elinde bir cam şişeyle geri dönmüştü. Kapağını açıp yanıma ilerlediğinde gülümsedi, "Kivili sodan."

"Teşekkür ederim! Zahmet etmeseydin keşke."

"Dolapta muhtemelen 2 koli falan vardır. Gelirsin diye almıştım, unutmuşum. İstediğin zaman içebilirsin."

Yaptığı şey inanılmaz düşünceli ve şirin olduğu için dudağımı büzmüştüm, o da büzdüğüm dudaklarımdan bir öpücük çaldığında kahvaltımızı yapmıştık.

—

Derse 5 dakika kadar geç kaldığımda sınıfa girdiğimde hızlıca yerime geçmiştim. Yanımda oturan Jisung gelmemiş, onun yerine Seungmin geçmişti. Çoğunlukla ön sıralarda olduğundan onu arka sırada görünce merak etmiştim. Ancak soramazdım çünkü başını sıraya koymuş, uyuyordu muhtemelen.

jeongin-felix

jeongin
pist
jisung neden yok

felix
hastaneye gidecekmis
birkac derse gelir

jeongin
neyi varmiss

felix
hasta olmus biraz da
ondanmis

jeongin
tamamm
seungmine bi sey mi oldu

felix
baya bi sey olmus
chanla buyuk tartismislar
seungmin belki bi sans veririm konusucam dedi
o boyle dusunurken cocuk bi anda gelip kendi kendine triplenmis
olmayacaksa bu sey direkt reddet diye
ugrastiriyosun beni bosa falan demis
kavga etmisler bildigin bu sabah
ondan morali bozuk