5| Mezarlık

216 118 255
                                    

"Eğer sevdikleriniz yanınızdaysa, dünya güzeldir."

*5.Bölüm: Mezarlık*

Ateş ile kahvelerimizi içtik ve sonra saatin 02.23'e geldiğini fark ettik. Ateş beni eve bırakabileceğini söyledi fakat onu reddettim.

Çünkü yanında olmak istiyordum. Başladığım işi yarım bırakmaktan hoşlanmazdım ve bu işi de yarım bırakmamalıydım. Şengül Teyze hala yoğun bakımdaydı. Çok küçük bir ihtimal de olsa her an tekrardan kötü bir şey olabilirdi. Ve benim Ateş'in yanında olup ona yalnız olmadığını hissettirmem gerekiyordu. Bu yüzden bu gece onun yanındaydım, tabii bundan sonra da. Hep onunlaydım, onunla olmalıydım.

Nedenini bilmediğim bir şekilde onu kendime çok yakın hissediyordum ve hiçbir şekilde yabancılık çekmiyordum. Sanki yıllardır tanıyor gibiydim Ateş'i. Ama aramızda hep bir kopukluk vardı. Bunu fark ettim bugün. Benim ona gittiğim gibi bana gelmiyordu. Doğal olarak onun bana geldiği gibi bende ona gitmiyordum.

Evet, herkes herkese olumlu duygularla gelecek veyahut her duygu karşılık alacak diye bir şey yok, biliyorum. Ama olsun isterdim, istedim. Bir insan hayatı boyunca kaç kez birini sever yada kaç kez aşık olurdu ki?

Herkese ve her şeye karşı sevgi besleyebilirdi insan. Ama herkese veya her şeye aşık olunmazdı, olunmamalıydı. Aşk; sevgi gibi basitleştirilmemeliydi.

"Ben seviyorum onu başkası sevemez." diyen bir insan aynen dediği gibi sadece seviyordur ve bu insan bencildir bana göre. Ve bu kişinin sevgisi, ya takıntılı ya da gelip geçici olabilir.

Ama, "O kiminle mutluysa onunla olsun ben o zaten mutluysa mutluyum." diyen kişiyse aşıktır. Tabi her zaman tutmasa da çoğunlukla böyle olur. Bu kişinin de sevgisi sahte olabilir. Sırf çevresindekilerden, "Gerçekten çok güzel seviyorsun sen ya." lafını duymak için gösteriş yapanlarda var. Bunlara da dikkat etmek gerekir.

Peki ya soruyorum şimdi? Sevgi ve aşk aynı şey mi sizce?

Senin baktığına herkes bakar ve herkes sever, beğenir. Ama kimse senin ona baktığın gibi ona bakamaz ve sevemez. Senin ona herkesten farklı bakman, herkesten farklı hissetmendir aşk.

Ateş tekrardan bana; "Çok yorgun görünüyorsun Lavinya, eve gitmek istemediğine emin misin?" diye sordu. "Eminim Ateş, iyiyim ben gerçekten. Kahve iyi geldi." dedim. "İstersen bir tane daha alabilirim," derken çoktan oturduğu sandalyeden kalkmıştı.

Bileğinden tutup oturmasını işaret ettim. "Beni hazır hastanedeyken kahve komasına sokmak gibi bir niyetin varsa olabilir." dedim hafiften gülerek. Aynı tepkiyi o da vererek sandalyesine geri oturdu. "Kusura bakma ya biraz kafam karışık da-" dedi fakat lafını tamamlayamadan ben araya girdim. "Özür dileyip beni daha çok şüphelendiriyorsun." dedim gülerek. Bu sefer aynı gülümsemeyi alamadım. Hâlâ kafası annesindeydi, biliyordum.

Kafeterya gayet sakindi. Ama sanki biraz fazla sıcaktı. Ağustos ayının sonları gelmişti ama hâlâ daha hava yanıyordu.

Ateş birden ayağa kalktı ve dışarıya doğru koşmaya başladı. Ne olduğunu bilmiyordum ve korkmuştum. Çantamı alıp direkt arkasından bende koşmaya başladım. Dışarıya çıktım fakat onu göremedim. Yaklaşık bir 5-10 dakika etrafa bakındım aynı zamanda telefonla onu da arıyordum fakat telefon açılmıyor ve geri dönüş sağlanmıyordu.

ÖLÜM ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now