6 - asaların kullanım alanları

533 67 316
                                    


5 Aralık 1971

Tam olarak iki hafta bir gün geçti ama Evan'la asla konuşmadık ne yemeklerde yan yana oturduk ne de yüz yüze geldik derslerde beraber oturmaktan söz etmiyorum bile. Yani birkaç gün bekliyordum böyle olmasını ama bu kadar uzayacağını hayal etmemiştim aslında ettim ama üzülmemek için hemen kafamdan attım onları.

Yani buna üzülmekte denmez pek saçma sapan şeyler için kendimi üzmem daha çok sinirliyim böyle saçma bir şey yüzünden bu hale geldiğimiz için.

Normalde Evan sevmediği insanlarla bile konuşur yani en azından şaka yapar ama bir şey olur illa yerinde durmaz ama ikimizde birbirimize yokmuş gibi davranıyoruz. Bu beni fazlasıyla rahatsız etmeye başladı ama ilk pes eden ben olmayacağım. Gerçi bu gidişle kimsenin birbiriyle konuşacağı yok. Sevmediği insanlara mesela Crouch'a bile öyleyken beni yok sayması, gerçekten kırılmış olmalı. Ne yapalım yani bende kırıldım! Aslında kırılmadım sinirlendim bana böyle davranmasına.

Bazen beraber oturduğumuz ortamlarda sadece aramızda geçen muhabbetlerden şaka yapıyor tabi ben hariç kimse anlamıyor büyük ihtimal tepki vermem için yapıyor ama elde ettiği şey sıfır. Tepki vermemek için kendimi zorluyorum çok gülesim geliyorsa hemen kaçıp gidiyorum böyle bedavaya barışmak yok aramızı bozduğu için gelip benden özür dilemesi gerekiyor bugün cezaya kalacağız mutlaka konuşmamız gerekecek.

Son iki haftadır kahvaltılara bile inmiyorum. Normalde de zaten kahvaltı yapmam sadece sabah sabah Evan'ın saçma planlarını dinleyip uykum açılsın diye inerim ama şu an bir anlamı olmadığı için fazladan uykuyu tercih ediyorum. Kahvaltıdan sonra da Freya beni kaldırıyor ve beraber derslere giriyoruz.

Bu son iki haftada derslerimi düzgünce -aklımı ne kadar toplayabildiysem- dinledim. Hiçbir suça bulaşmadım uslu bir çocuk oldum bildiğim kadarıyla Evan'da öyle.

Ceza için kütüphaneye gidecektik vaktin azaldığını fark edince yatakhaneden çıkıp ortak salona doğru indim ve Evan oturmuş orada bekliyordu beni fark edince arkadaşlarına yani Rabastanlara bir şey söyleyip ayaklandı.

Hiçbir şey demeden yanıma geldi bende herhangi bir şey söylemedim ve böylece salak gibi sessizliği bozmadan ortak salondan çıkıp kütüphaneye doğru yürüdük. Bu kadar süre sessiz kalabildiğine inanmıyorum normalde çenesi asla durmaz kesin konuşmamak için o da böyle içinden kendi kendine konuşuyordur. Kütüphane görünmeye başladı ve hâlâ ses yok sadece nefes seslerimizi ve bizden önce gelen Black ve Potter'ın gürültüsünü duyuyorum. Bu berbat gün bir an önce bitsin lütfen!

Yanlarına vardığımızda Madam Cranston ikişerli ayrılarak iki bölümde yapmamız gerekenleri anlattı pekte dinlemedim kütüphanede kitapları düzenlemekten başka ne yapacaksak sanki birde üstüne üstlük asasız yapacağız tüm bunları.

"Evet kim kiminle gidiyor bakalım?" dedi kadın. Bende hiç düşünmeden Black'i kolundan sürükleyip kütüphanenin bir tarafına geçtim. O sırada olayın şokuyla "A-ama James..." diyebilmişti sadece ve görmedim ama muhtemelen birbirlerine dramatik bir bakış atmayı da ihmal etmemişlerdir.

Hah Evan'da öyle kalır işte Potter'la, ceza olsun ona. Gerçi Black'le kalmak benim içinde ceza, çifte cezaya kalıyorum resmen. İkisi arasından neden bunu alıp geldiysem sanki ama en azından önceden bir tanışıklığımız var Potter'ı hiç tanımıyorum yaptığımız saçma şakalarda karşılaşıyoruz arada. Neyse sonuç olarak ikisinden de nefret ediyorum ama şu an Evan'a olan sinirim ve inadım, nefretimden daha önemli.

𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」Onde histórias criam vida. Descubra agora