10 - walburga black'in ricası

430 61 214
                                    


⋇⋆✦⋆⋇

Rodolphus ve Bella'nın düğünü için aşağıya inmeden önce son hazırlıklarımı yaptım. Sırtımdaki lanetin izini kapayabilmek için bir merhem sürdüm, birkaç saatliğine izleri yok ediyormuş. Kokusu böğürtlen gibi. Sürdükten sonra aynadan sırtıma bakmaya çalıştım. İzleri ait hiçbir şey yoktu pürüzsüz duruyordu, sanki hiçbir şey olmamış, lanet iç organlarıma kadar işlememiş gibiydi. Keşke gerçekten hiç yaşanmamış olasaydı.

Kendime son bir bakış daha attıktan sonra konukları karşılamak üzere aşağıya indim.

Tören başlamadan önce konuklarla ilgilenme görevini Rabastan'la üstlenmiştik ve gayet ilgili bir şekilde konuklarımızla ilgileniyorduk. Bugün gerçekten hiç sorun çıkarmayıp zarif bir gülümseme takınıp gelenleri selamlamaya devam edeceğim. Sanki başka çarem varmış gibi.

Bir süre sonra Evan'ın sarı saçları kapıdan görününce zarif gülümseme kısmı sona erdi. "Evan sonunda geldin!" diyerek boynuna atladım. Evet rezillik çıkarmamak buraya kadarmış. Çok geçmeden arkada beliren babasını görünce utançla ayrılıp uzaklaştım. "Şey.. merhaba efendim. Yani Bay Rosier." dedim.

Evan bu sahte kibar halime kahkaha atardı normalde ama babasının yanında olmasından dolayı olsa gerek ufak bir tebessüm etmişti. Bu Evan Rosier için gülmek bile sayılmaz, onun normal duruşu böyle. Belki de yazın hiç mektup yazmadığım için kızdı çünkü trenden inerken beni bu konuda tehdit etmişti.

Biraz sonra düğün için getirttiğimiz ev cinlerinden biri onları yerlerine geçirdi. Annesini göremedim, gelmemiş anlaşılan. Biraz daha konuklarla ilgilendikten sonra konuşmak için Evan'ın yanına giderim ve ona neden mektup yazamadığımı açıklarım. Açıklarım derken sadece annemin mektuplaşmamı yasaklama konusunu onun dışında söylenecek bir şey yok.

Neyse ki basın dışarıdaki konukların yanında eğer sarılmak için neredeyse üstüne atlamam yayınlansaydı yanlışlıkla ileride Evan'la evlenmem gerekebilirdi. Tabi biraz abarttım ama yine de pek hoş karşılanmaz bu kadar yakınlık. Düşüncelerimi bölen içeri giren Black ailesi olmuştu.

"Merhaba Bay ve Bayan Black. Hoşgeldiniz." diyerek selamladım onları. Annelerini daha önce de çokça görmüştüm, babalarını da bir iki kere görmüştüm. İkiside oldukça asil görümümlü insanlar.

Küçük Black şık bir beyefendi gibi olmasına rağmen Black onun tam zıttıydı. Takımı zorla giydirmiş gibi duruyorlardı ve saçı darmadağındı. Huysuz bir yüz ifadesi takınmıştı, onun yüzünde nadir gördüğüm ifadelerden biriydi bu. Tabi ona fazla dikkat ettiğimden değil sadece tüm ortak derslerde arkadaşlarıyla beraber kulak tırmalıyor ve genelde salak salak sırıtıyor.

Ev cinleri onları yerlerine geçirdiğinde konuklarla ilgilenmeye devam ettik.

Floyd Mulciber ve ailesi içeri girince nasıl bir tepki verecek diye Rabastan'a baktım. Tepkisiz bir ifadeye büründü ve Mulciber'ın elini sıkıca sıktı birkaç saniye aralarında garip bir bakışma yaşadılar. Bende bu sırada kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirlerine bastırdım.

Emiliana Flint ve Hardy Flint'te ailesiyle beraber içeri girdi. Hardy Flint'in yüzündeki çocuksuluk gitmiş yüzü geçen seneye göre daha olgun görünüyordu, iki ayda bu kadar değişmelerine inanamıyorum. Flint ise güzel mavi bir elbise giymiş hoş görünüyordu. Kibarca elini sıktım ve Hardy Flint, Rabastan'a sarıldıktan sonra bana da sarıldı ben sadece el sıkışmayı tercih ediyordum ama bu da uygun. Sonuçta bizde arkadaşız beraber oturup sohbet ettiğimiz oluyor.

𝑨𝒏𝒈𝒆𝒍𝒖𝒔 𝑪𝒖𝒔𝒕𝒐𝒔「ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ」Where stories live. Discover now