Bölüm 15

779 73 56
                                    

Hepinize günler sonra merhaba...

Umarım iyisinizdir. Neyse.. Fazla uzatmayacağım.. (O kadar iyiyim ki ahahah)

Güldüğüme bakmayın halim toz, halim duman...

Bölüme oy verip, satır arası yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.

Hadi bölüme.. Seviliyorsunuz 🫶🏻🕊️

🕊

Anlatmak zordur ama anlaşılmak daha da zordur.. Bu hayatta birinin seni gerçekten anlaması mümkün olmayacak derecede imkansızdır. Anlamak, anlaşılmak gerçekten insanı mutlu eden şeylerden biri ve hatta en önemlisi.. Sadece beş yaşım vardı ben üvey olduğumu öğrendiğimde... Anladığım tek şey aslında annemin, babamın, kardeşimin ve abimin gerçek olmamasıydı... Vardılar... Ama yoktular...

Tüm sesler bir birine karıştığı bir anda ne yapacağımı artık gerçekten bilmiyordum. Herkes bana sesleniyordu fakat ben onlara ulaşamıyor gibiydim.

"Lina.. Lina! Noluyo?!" diyen bir erkek sesi. "Bana bak! Yüzüme bak! KENDİNE GEL!"

Diğer tarafta bana dehşete düşmüş şekilde bakan bir kaç çift göz sadece.

Ellerimi kaldırdım parmaklarıma baktım.. Ellerimi hissetmiyordum. Bu neden böyle olmuştu?

Ah tabi!!

"Beynin de tümör olması önemli değil anlaşılan."

Öğrenmişti...

Dakikalar sonra herşeyi algılamaya başladığımda başımı kaldırıp önümde dizilmiş kişilere baktım. "Biliyor musunuz ne oldu?" diye sordum gülümseyerek.

Kılıç'ın bakışları gülümsememle keskinleşirken, Barış ve Ozan bana delirmişim gibi bakıyordu. Dilara'ysa benim bu halime her an ağlayacakmış gibiydi.

Hiç birinden ses çıkmayacağını düşünüyorken Ozan bir anda "Sormaya korkuyorum ama ne oldu?" diye sordu.

"Alin tümörü öğrenmiş." dedim ve büyük bir kahkaha attım. Dilara anında iki elini de ağzına götürüp dudaklarının üzerini kapattı. Şaşırmıştı... Ozan ve Barış bana acıyormuş gibi bakarken, Kılıç'sa endişeli bir şekilde gözlerini üzerime dikmişti.

"Boş verin şimdi siz onu, biz konumuza dönelim. Ee ne diyorduk? Heh hatırladım... Kadın kendisi hapiste ve beni ikiziyle görüştürmüş." Benim konuşmamla onlar daha da gerildi. Normal davranmaya çalışıyordum. Çünkü oturup ağlayamazdım! Şimdi zamanı değildi...

Bir kaç saniye sonra hiç beklenmedik anda kapı çaldı. Ozan "Kim bu acaba?" diye sorarak kapıya doğru yürüdü. Bir kaç saniye sonra salona gelen ayak sesi duyuldu. Önden içeri giren Ozan "Bu arkadaş seni soruyor Lina." dedi ve arkasından gelen Ali'yi, yani abi mi gösterdi.

Burayı nasıl bulmuştu?

Doğru beni takip ettiriyordu...

Benden önce Dilara "Mert?" diye tepki vermişti. Tabi onun şaşırması normaldi.

"Dilara? Nasılsın?" diyen abim hepimize karşı esip gürlerken bir tek Dilara'ya böyle mülayimdi.

"İyi, sen nasılsın asıl? Bir gittin gelmez oldun ya! Bir daha gitsen dönmeyeceksin galiba?!"

Bunları ondan duyduğuna sevindiğini fazlasıyla belli eden abim ilk kez gülümseyerek "Yok ya işler falan biliyorsun." dedi.

Ozan ne olduğunu anlamaya çalışır gibi "Pardon sohbetinizi bölüyorum ama az önce burada bir kaos yaşandı da, ne oldu o mesele?" diye sordu gözlerimin içine bakarak.

QuerenciaWhere stories live. Discover now