Bölüm 18

321 38 29
                                    

Kul plan yaparken, kader gülermiş :)


🕊️

Hiç bir acının tarifi yoktur.

Ne kadar anlatmaya çalışırsan çalış, kimse seni anlamaz. Hissedemez... Çünkü çektiğin acının tarifi yoktur. Boşuna anlatırsın, boşuna konuşursun aslında..

Herkesin acısı kendine derler.

Herkesin acısı kendine.

Bazen yalanlarla acımızı saklamaya çalışırız. Bazen de yalanlar zamanla kendisi bir acıya dönüşür.

Şuan bildiğim tek şey karşımdaki kadının yalanlarıydı. Ve bu yalanlar acıya dönüşmeyecek kadar kötüydü.

Çünkü o bir katildi.

Babasının katili.

"Ne oldu Lale hanım?" dedim bir anlık yalandan duraksayıp mahçup bir ifadeyle "Ay pardon, Leyla hanım.. Neden sustunuz? Oysa ki az önce ne de güzel konuşuyordunuz değil mi?" dememle kadın tamamen gerilmişti. Yüzümü anlık Kılıç'a çevirip ifadesini görmek istediğimdeyse gördüğüm şey Leyla Özyıldız'ın ki ile aynıydı.

"Bb-ben.. Yani-"

"Kendi adınız alerji yaptı galiba?"

Kadın ayağa kalkıp çantasını eline alınca ben de anında refleks olarak kalkıp önüne geçtim. Arkamda bir hareketlilik hissettiğimde Kılıç'ın orada olduğunu anladım.

"Nereye ya? Daha karpuz kesecektik!" dememle kadın bir bana bir de arkama baktı.

Elleri titriyordu.

"Ya da vazgeçtim ya, siz gidin." dedim ve önünden çekilip geçmesi için yol açtım.

Kadın şaşırmış ve bir o kadar gerilmiş bir ifadeyle bana bakıyordu. "Nasıl yani?" diye sordu. "Gideyim mi şimdi?"

"Siz ikizler burcu falan mısınız?" diye sormamla büyük bir kahkaha attım.

Kadın bana sanki deliye bakar gibi bakıyordu. Ama hakkı da vardı, ne de olsa ben bir deliyim.

"Anlamadım?" diye sordu.

"Valla ben de bazen bazı şeyleri anlamıyorum, biliyormusunuz? Mesela şu insanları hiç anlamıyorum.."

"Ben gitsem iyi olacak galiba." dedi.

Yanımdan geçip gidecekken kolunu tutup durdurdum. "Lale hanıma benden selam söyleyin. Sonuçta biz onunla tanışıyoruz. Sizin aksinize.." dedim ve yapay bir şekilde gülümsedim. "Tabi eğer hala yaşıyorsa." Kaşları çatıldı. Gözleri; nasıl derler fal taşı gibi açıldı.

Sonuçta babasının katiliydi bu kadın, neden ablasının da olmasındı ki?

Hiç bir şey demeden ışıktan daha hızlı bir şekilde yanımdan geçip gitti. Kapının açılıp kapanma sesiyle çıktığını anladım ve kendimi koltuğa bıraktım.

Dakikalardır çalan ve benim ısrarla açmadığım o telefonu açıp kulağıma doğru götürdü.

Duyduğum ses telaşlı ve bir o kadar da korkmuştu.

"Sen delirdin mi?! Kafayı mı yedin?! Lina amacın ne?!" diye bağırmasıyla telefonu kulağımdan uzaklaştırıp yüzümü buruşturdum.

Üvey abim diye söylemiyorum, maşallah öküz gibi sesi vardır.

"Bağırma, duyuyorum seni."

O sırada neler olup bittiğini anlamaya çalışan bir adet Kılıç vardı önümde.

QuerenciaWhere stories live. Discover now