18

305 48 67
                                    

Siz/ Korkuyorum

Ev sahibi/ Geldin mi korkutma beni

Siz/ Biraz oluyor geldim korkuyorum ama

Ev sahibi/ Asistanım seni çağıracak bekle

Siz/ Heyecanlandım şimdi bak

Ev sahibi/ KDBDKSNSKSNSN

Derin nefes alıp verdim. Yerime biraz daha sinerken beyaz önlüklü bir kızın bana doğru geldiğini fark ettim. Güler yüzlü tatlı bir kıza benziyor. Allahım rezil olmak istemiyorum. Hiç bu kadar boşluğa düşmemiştim.

"Müge Hanım, Doktor Bey sizi bekliyor. Buyurun."

Yutkundum art arda. Başımı salladığımda güler yüzü donuklaştı. Dışardan nasıl gözüktüğüm umrumda değil.

Yerimden kalkıp çantamı koluma taktım. Sanki normal bir ziyaret gibi odaya doğru ilerledim. Asistan kız, adımlarını hızlandırıp önden geçti. Benim için kapıyı açtığında dudaklarıma gülümseme yerleştirdim hemen.

Sakin ol, Müge. Kendin ol. Bu dünyaya kolay kolay harika insanlar gelmiyor. Sen bir yaşayan efsanesin. Yani efsane olacak kadar yaşamsal fonksiyonların yerli yerinde. Bir tanesin sen ya. Neleri atlattın, bunu mu atlatamayacaksın. Fıstık gibisin, tü tü maşallah.

"Hoş geldiniz, Müge Hanım." dedi yerinden kalkarken. Harikayım ya, harika.

"Hoş buldum." dediğimde boğazımda hissettiğim acılıkla öksürmeye başladım. Ben iyiydim aslında.

"Lan ne oluyor?"

Kibarlığıyla bütün büyüyü bozarken koltuğa yönlendirdi beni. Asistan kız, şaşkın gözlerle bana su uzatıyordu. Suyumu yudumlarken gözlerimi onlara çevirdim. Gözlerim sulanıyor ve neden buraya geldiğimi sorguluyorum içimden. Ağlamak istiyorum. Benim yorganım, yastığım yok.

"Hocam oda havalandırılıyor düzenli olarak ama siz merak etmeyin ben ilgilenirim-"

"Gülşah bana bir tane kahve getir."

Kız arkasını dönerken duraksadı.

"Tamam- Kahve mi dediniz? Ben yanlış anladım sanırım-"

"Doğru anladın. Bekliyorum."

Kız alel acele odadan çıktı. Kızın arkasından bakakalırken duyduğum sesle dalgınca başımı çevirdim.

"Hiç iyi gözükmüyorsun."

Kaşları çatıktı. Sert çehresi beni çekindirse de gözlerindeki merhamet duygusu az da olsa iyi hissettiriyor, rahatlatıyordu beni.

"Hastaneye gelince hasta oldum sanırım." deyip gözlerimi kaçırdım. Gözlerimi o hariç her yerde gezdirmeye başladım. Sade, düzenli bir odaydı. Bir kız eli değmiş gibi. Gülşah dediği asistan kız düzenlemiş olmalı.

"Odamı beğendin mi?"

Gözlerimi gözlerine çevirip minicik gülümsedim. "İyi..." dedim uzatarak. Güldü.

"Daha iyi misin?"

Anlamaz hâlde yüzüne bakarken masanın üzerindeki bardağı alıp salladı. Hafifçe güldüm.

"Yanıma su almayı unutmuşum iyi oldu. Kesenize bereket."

"Afiyet olsun." dedi gülerek. Başımı sallayıp gülümsedim. Stresten ayak parmaklarımı kıpırdatıp duruyorum.

Karşımda oturduğu koltukta arkasına yaslanıp gözlerini bir yere sabitledi. Bulunduğum durumdan sıkılıp yerimde kıpırdandım.

"Bana ne yapacaksın?"

Gözlerini gözlerime çevirip yerinde dikleşti.

"Ne istersen. Öncelikle seni dinlemem lazım."

Çantamı kucağıma alıp onun gibi yerimde dikleştim.

"Şimdi şöyle... Sanki beynimi alıp başka yere götürmüşler gibi. Arada gelip yerine takıyorlar ama öyle işte. İstisnasız her gün ağlıyorum, Doktor Bey. Bu tıbben nasıl açıklanır, bilmiyorum ama boşluktayım. Kafam iyi aslında. Beynimle iyi anlaşıyoruz. Yüksek sesle şarkılar söylüyorum, rahatlıyorum ama sonra ağlayasım geliyor. Doğruyu söyleyin, ben ölecek miyim?"

Gözlerim sulanırken burnumu çektim. Korkuyorum.

"Sen iyi değilsin." dedi düşünceli hâlde. Elini saçına atıp bir müddet gezdirdi. Büzük dudağımı ısırıyorum. Bir şey demiyor.

Başını kaldırıp gözlerime baktı. Dişlerimi dudaklarımdan çekip yutkundum.

"Müge... Senin durumun benim alanım değil aslında. Bu durumda psikiyatri uzmanına yönlendirirler-"

"Beynime bakacaktın. Bir şey vardır belki. Hem ben onun için gelmiştim zaten." dedim beklentili hâlde. Ciddiyetle kaşlarını çattı.

"Ben seni psikiyatri uzmanına yönlendirmeyeceğim. Seni anlayabiliyorum. Kendimce ikimize buluşma ayarladım. Karnın aç mı, bir şeyler yiyelim."

Yerinden kalktığında şaşkınca yüzüne baktım. Beyaz önlüğünü çıkartıp askılığa astı. Çantamı koluma takıp ayağa kalktım.

"Ben anlamıyorum. Senin işin yok mu?"

"Altıda ameliyatım var." deyip güldü. Montunu sırtına geçirip yanıma geldi.

"Hadi gidelim."

Kapıyı açtığında önüme döndüm.

"Hocam?"

Asistan kız, elindeki kahveyi biraz daha kavrayıp şaşkın gözlerle bize baktı. Başımı yanıma çevirdim. Bana küçük bir bakış atıp asistan kıza döndü.

"Ben çıkıyorum, Gülşah. Bildiğin üzere altıda önemli bir ameliyata gireceğim. Bu ameliyat için çok çalıştığını biliyorum. Ameliyatta sen de olacaksın. Beni soran olursa acil olmadığı sürece beni arama. Kolay gelsin."

Kızın gözleri parıldarken yanından geçti. Arkasından takip ettim. Adımları yavaşladığında ona yetişebilmiştim.

"Hocam?! Kahve?"

Koridorda ilerlerken başımı ona çevirdim. Arkasını dönmeden "Afiyet olsun!" diye bağırdı. Koridordaki bakışlar bize dönerken istemsizce ona yaklaştım. Elim yumuşak bir şeye çarparken tutundum o şeye. Hastaneden çıktık.

"Nereye gidiyoruz?"

Soğuk hava yüzüme vururken başımı ona çevirdim. Değişik bakıyordu bana. Aklıma elinde beyaz gitarla gülerek çekildiği fotoğraf geldi. Yutkundum art arda. Aşık mı oldum ona?

Gözlerini kaçırıp önüne döndü. İrkildim. Yanaklarım sımsıcak olurken gözlerimi kocaman açarak başımı eğdim.

Elini tutuyorum.

Ne?!

Oha.

Allahım farkında değilim.

Açık kalan elini sardığım parmaklarımı gevşetip hızla çektim ondan. Elimi cebime sokup başımı kaldırdım.

"Özür dilerim, farkında değilim."

"Ben de dalmışım." dedi titreyen sesiyle. "Neyse buraya yakın bir restoran var. Oraya gidelim. Özür dilerim."

Başımı sallayıp minicik gülümsedim.

"Biraz daha boş yapalım." dedi gülümseyerek. Bulunduğumuz durumdan ikimizi kurtarmaya çalışıyor gibiydi. Gülesim gelse de gülmedim. Ne bileyim iyi gibiyim.

"Cidden de boşluktayız." deyip gözlerimi kaçırdım. Güldü.

"İyiyiz iyi."




boşluk (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin