32

325 33 22
                                    

"İsmail... Zaman çok çabuk geçiyor değil mi?"

Bana küçük bir bakış atıp gülerek yola döndü. Ellerimi kucağımda birleştirip kocaman gülümsedim.

Biz evlendik.

Her şey çok hızlı ilerledi. İsteme, söz, nişan, kına ve düğün. Şimdi evimize gidiyoruz. Aradan geçen zamanda birbirimizi daha fazla tanıma fırsatımız oldu. Onu ilk tanıdığım günlere göre şimdi çok daha iyiyim. Üzülmüyorum kolay kolay. Hayatıma gireli yalnızlığımı unuttum. Daha fazla gülüyorum. Gülüşlerimin altının dolduğunu fark ediyorum. İyi ki, diyorum. İyi ki yanımda. İyi ki Allah kalplerimizi birbirine ısındırdı. Şükürler olsun.

"Biraz sesli gül, duyamıyorum."

Yanıma döndüm. Gözleri yolda sırıtıyor. Kucağımdaki çiçeği alıp omzuna vurdum. Sahte kızgınlıkla kaşlarını çatıp bana döndü. Hiçbir şey olmamış gibi önüme dönüp yerime yerleştim iyice. Gelinliğin içinde güzelliğimi düşündüğümde güldüm hafifçe. Yaramaz çocuk edasında başımı çevirmeden gözlerimi ona çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. Yola döndüm hızla. Ayy!

"Önüne bak, İsmail." deyip yerimde kıpırdandım. Gülmemek için dudağımı ısırdım. Çok keyif alıyorum.

Araba durduğunda gözlerimi etrafta gezdirdim. Evimize geldik.

Kapı kapanma sesiyle irkildim. İsmail arabadan indi. Arabanın önünden dolanıp benim tarafıma geçti. Kapımı açtığında başımı uzattıp baktım ona. Ciddiyetle yüzüme bakıyordu. Dişlerimi göstererek gülümsedim. Birden gülmeye başladığında gülüşüne katıldım. Tatlıyım ya, ondan.

"Evimize hoş geldin, karıcığım." deyip elini uzattı. Heyecan bütün vücudumu sararken yüzüne baktım uzunca. Nikahtan sonra birkaç sefer elini tutmuş olsam da garipsiyorum bu durumu. Alışmam gerek.

Aklıma gelenle elimdeki çiçeği uzattım ilk. Yüzündeki şaşkın ifade ile gözlerimi kaçırıp güldüm. "Çiçeğime iyi bak." deyip gözlerimi ona çevirdiğimde yüzü normal hâline dönerken sırıtışı ile duraksadım. Tek hamlede beni kucağına aldı.

Kalbim: Oturmaya mı geldik?

Aklım: Ağır mıyım acaba?

Ben: Oturun oturduğunuz yerde!

İsmail: Müge?

Kollarımı boynuma sardım sıkıca. Kokusu burnuma dolduğunda gözlerimi kapattım. Gülüşü geliyor kulağıma. Gözlerimi açmadan homurdandım. Uff!

Ayaklarımda hissettiğim hafiflikle yanaklarım kasılırken gözlerimi araladım. Ayakkabılarım yok ayağımda. Çıkarmış. Ve evdeyiz.

"Çok sağ ol. Şimdi inebilirim." deyip yerimde kıpırdandığımda beni duymamış gibi yürümeye devam etti.

"İsmail?" dedim sesli harflerini uzatarak kulağının dibinde. Güldü. Omzuna hafifçe vurdum. Benimle uğraşıyor, Doktor Bey.

Aklıma gelenle duraksadım.

"İsmail seni aramazlar değil mi? Ya beyninden hasarlı insanlar gelirse hastaneye? Bak bende gelirim seninle." dedim emin şekilde. Cıkladı. Merdivenleri bitirdiğinde odamızın önünde durdu. Odamız...

"Ben evli adamım." deyip odanın kapısını açtı bir eliyle. O sırada kucağıma bırakılan çiçeği okşamaya başladım. Beni indirmiyor, ne yapıyım? Kendi istiyor.

Beni yatağın üzerine bıraktığında onun yerine ben rahatladım. Çiçeğimi yatağın kenarına bırakıp heyecanla gözlerimi ona çevirdim. Gülen gözleriyle bana bakıyordu. Sonra ayaklarımın dibine oturdu. Yakışıklı suratının çok tatlı durduğunu düşünürken heyecandan sadece gülümsüyorum. Seninle zamanında ne çok boş yaptık.

"Merak etme, kimse aramaz beni. Evli adamım ben." deyip sıcacık gülümsedi. Ellerimi tuttu sonra. Yutkundum. Ellerimin üstünden sırasıyla öptüğünde gözlerim yaşardı. Kırpıştırdım hemen. Başını kaldırdığında kocaman gülümsedim. Ben yumuşacık yatakta otururken o yerde oturuyordu. Yerimde kıpırdandım huzursuzca.

"Yanıma gelsene. Oturma orda." dediğimde ellerimi bırakmadan yerinden kalkıp yanıma oturdu. Çok güzel bakıyor bana. O an içimden geçeni yaptım. Ellerimi ellerinden ayırıp kollarımı beline sardım sıkıca. Başım göğüsüne gelirken kalp atışlarını duydum. Çok hızlı çarpıyordu. Kollarını sardı bana. Başımın üstünden öptü birkaç defa. Gözlerimi kapatıp yerime sindim.

"Seni seviyorum." dedi yumuşak ses tonuyla. Beni sevdiğini söylemesi çok huzurlu hissettirdi bana. Gözlerim yaşardığında burnumu çektim hafifçe. Yalnız değilim artık. Koca bir boşlukta tek başına değilim.

"Ağlıyor musun?" deyip yerinde kıpırdandı. Ceketinden tutundum. "Evet ama mutluyum." diyebildim sadece. Kollarını sıklaştırdı.

"İsmail..."

Yerimde kıpırdandığımda kollarını gevşetti. Başımı kaldırdım. Yüz yüze bakıyorduk. Üzgündü bakışları. Elini yanağıma getirip gözyaşlarımı sildi. Gözleri gözlerimdeydi. Hafifçe güldü sonra.

"İçime doğuyor olacak bu iş, demiştim." dedi gülerek. Aklıma gelenle güldüm. Evleneceğimizden bahsediyor.

"Hangi iş?" deyip gözlerimi kıstım. Güldü. Alnıma yaklaşıp uzunca öptü. Gözlerimi kapattım. Seni seviyorum.

Benden ayrıldığında gözlerimi araladım. Gülümsüyorduk.

"İsmail..." dedim sesli harflerini uzatarak. Yanağımı okşuyordu. "Sarılıp uyuyalım mı?"

Yüzümdeki gülümseme eşliğinde tepkilerini ölçerken kocaman gülümsedi. "Uyuyalım."

Boşta kalan yanağımı öptü. Benden ayrıldığında gözlerimi yüzüne çevirdim. Sıcaklıyorum.

Ayağa kalkıp ceketini çıkardı. Gözlerini bana çevirip elini uzattığında elinden tutup kalktım. Ellerimden tuttu ve ellerimi omuzlarına getirdi. Kollarımı boynuna sarıp hafifçe güldüm. "Sıkı tut." dedi gülerek. Ne olduğuna anlam veremezken birden kucağına aldı beni. Gözlerimi kocaman açtığımda o sadece gülüyordu.

Yavaşça yatağa yatırdı beni. Yanıma uzandığında kolunu belime sardı hemen. Elim omzuna tutunuyordu. İçim içime sığmıyorken göğüsüne çekti beni. Sokuldum ona. Çok mutluyum.

"Karıcığım..." dedi muzipçe. Güldüm. Başımı kaldırdığımda gülen yüzüyle karşılaştım. İçten içe güldüm. Yerimden kıpırdanıp yanağından öptüm hızla. Yerime tekrar yerleştiğimde şapşal hâliyle bana bakıyordu. Muzurca güldüm.

"Kocacığım..."

-

Yorumlarınızı bekliyorum❤️

boşluk (texting)Where stories live. Discover now