beşinci çiçek,

28 7 0
                                    


Hüznümü ancak Küçük Prens'in anlayabileceği kadar üzgün olduğum bir akşamüstü, birlikte büyüdüm diyebileceğim kadar yakın olduğum biri bir şiir paylaştı benimle. "Bak," dedi, "Bir şiir anlatabilseydi şimdi şu gözlerindekini, o şiir bu olurdu."

"âşık olduğumuz zaman
yürek denen ormanda
ya da orman boşluğunda
bir kuş anormal bir hızla döner
ve kaçmamız gerektiğini söyler bize
çünkü her şey çok fazladır
kendi etrafında nefes kesici bir biçimde
dönen bir kuş kendini ve etrafındakileri yaralar; tehlikedir onun adı
bunun için aşkı hiç kimse
insanın kendi arkadaşları bile
istemez.
kumrular sakindir bir tek.
ben kumru değilim.
sen de.
bunun için birbirimize yaklaşamayız."

Bugüne dek kalbimin kıyı köşelerine doluşmuş kaç şiir varsa, hepsi birden, bunu duyunca suskunlaştı. İstemediler onu aralarında. Şiir bittiğinde bakakaldım okuyanın gözlerine.

Doğru değildi çünkü. Bu şiir gözlerimdekini anlatmıyordu. Ne olursa olsun ben sana kızamıyordum, güz kuşum, kırılıyordum. Bu yüzden doğru değildi bu şiir. Biz etrafımızdakileri yaralamıyoruz, aldığımız yaraları ucuz yara bantlarıyla kapatıyor, susuyoruz sadece. Geceleri birbirimize anlatıyoruz, saat dörde geldiği an aynı hissi kucaklıyoruz seninle. Gülümsüyoruz ağlasak bile.

Evet, yüreğimde bir kuş nefes kesici bir hızla dönüyor. Ama yakmıyor canımı, o kanat çırptıkça gökte bir şimşek daha çakıyor. Göğü aydınlatıyor bu kuş, karanlığımı deliyor.

Bu şiir doğru değil, M.

Çünkü sen bir kumrusun.

Ben bir kumruyum.

Bizim sevgimiz, bizi incitmiyor.

çünkü sen bir kumrusunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin