9.BÖLÜM ÇARESİZLİK

88 11 3
                                    

  İnsan başka bir insana muhtaç mıydı hep? Neden yalnızlık bu kadar zordu?  Mesela böyle ara sıra özlenilen kafayı dinlemek için kalınan yalnızlık değil. Böyle kimsesiz, çaresiz bir anında eline uzattığında ulaşacağın bir yerin olmaması. Korkudan geriye doğru adım attığında sırtının değeceği bir beden ararken uçurumun kucağına düşmek gibi.

Belli bir yaştan şimdiye kadar hep yalnız yaşamıştım. Mesela okuldaki veli toplantılarına babaannem hiç katılmamıştı. Eve gelirken ekmeği hep ben almıştım. Başka türlü bir yalnızlıktı bu.

Aynen şu an olduğu gibi. Belime dayalı bir silah vardı. Karşımda bana doğru gelen belki de aynı silahla vurulmuş tek yakın arkadaşım Elif. Kantin çok kalabalıktı ama aslında hiç kimse yoktu.

Mesela  şu an bağırsam yardım istesem ne olurdu? Benim yüzümden yaralanan ve pansumana gelen tek arkadaşıma ne yaparlardı  acaba bu sefer?

Sesler kulağımda uğulduyordu. Saniyelik zaman diliminde yine bir tercih yapmak zorundaydım. Her tercih bu kadar zor mu olurdu?

Arkamdaki beden kolumu tutup pis nefesiyle kulağıma fısıldadı.

" Kimse zarar görmesin istiyorsan şimdi beraber yavaşça kalkıyoruz. Ses çıkarmadan da dışarı çıkıyoruz."

Gözlerim hala Elif'teydi. Kantinin içinde beni arıyordu. Başımı eğip soluğumu yavaşça verdim. Arkamdaki bedeni umursamadan kabanımı alıp ağırca kalktım. Belimdeki silahı çekmişti. Ama bu seferde sıkıca kolumu tutmuştu.

" Çek elini, kaçmayacağım."

Dediğimi duymamış gibi önüme geçip kolumu çekiştirmeye devam etti. İnsanları yararak hızla ilerliyorduk. Arkamı döndüğüm de Elif'i artık görmüyordum.

Kantinin dışına çıktığımızda bileğimdeki iğrenç ellerden kurtulmaya çalıştım ama o kadar sıkı tutuyordu ki kurtulmam mümkün değildi.

" Bırak kolumu, kimsiniz siz nereye götürüyorsun beni?"

Korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum ama bu mümkün değildi.

" Çırpınma be, gittiğimiz zaman görürsün."

Kurtulmanın bir yolunu düşünüyordum ama beynim donmuş gibiydi. Otoparka doğru gittiğimizi görünce bağırıp bağırmamak arasında kararsız kaldım. Belki dikkatlerini dağıtır ve kalabalığa doğru kaçardım.

Ben kararımı vermiş bağırmaya hazırlanırken bir arabanın önüne geldik, aynı zamanda boynumda keskin bir sızı hissettim. Sesim boğazımda takılı kaldı. Bacaklarım hissizleşip büküldüler. Gözlerim yavaşça kapanırken başım bir arabadan içeri doğru itiliyordu.

                                ***

Gözlerimi açmak istiyor ama açamıyordum. Bütün vücudum buz dolu bir havuza atılmış gibiydi. Dehşet bir soğuk hissediyor ama kımıldayamıyordum.

Nerede olduğumu anlamaya çalıştım ama sesleri tam olarak algılayamıyordum. Belli bir süre hissiz bir şekilde bekledikten sonra gözlerimi yavaşça araladım. Keskin bir ışık gözlerimi yaktı. Gözlerimi kapatıp yeniden açtığımda bir arabanın içinde olduğumu anladım.

Ne kadar süredir arabadaydım bilmiyorum. Arka koltuğa yan yatmış vaziyetteydim. Sızlayan boynumu hafifçe kaldırıp ön tarafa bakmaya çalıştım. İki kişilerdi. Montundan tanıdığım beni kaçıran adam yolcu koltuğunda oturuyordu. Telefonda birileriyle konuşuyordu.

Ellerim bağlı değildi. Kapıyı açıp atlasam yaşama ihtimalim yüzde kaçtı?

" Az kaldı, birazdan orda oluruz. Yok kolay oldu. Eğitimsiz biri gibi hiç güç kullanmadı."

Kayada Açan Papatyaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن