1.BÖLÜM SOKAK

529 65 20
                                    

 Yayınlanma tarihi: 05.04.2019

Keyifli Okumalar❤️

Bu kadar geç saate kalmayacaktı. Biliyordu işte ne zaman karanlık bir vakte kalsa içini bir şey olacakmış korkusu kaplar anksiyetesi tavan yapardı.
 
   "Acele etmeliyim, acele etmeliyim. " Bütün yol boyu aynı cümleleri tekrar ederek yürüyordu. Bir an kafasını kaldırıp soķağa baktı " Sorun yok kimse yok. " diyerek daha da hızlandı.

Ne iğrenç kokuyordu bu sokak öyle. Çöp kokuları soba dumanlarına karışmış, tiksindirici bir hava yaratmıştı. Havada keskin bir soğuk vardı. Ellerini cebinden çıkarsa anında donacakmış gibi hissetti. "Son maaşımdan bir kaç lira ayırıp eldiven almalıyım. " Diye düşündü, eli kafasına gitti saçları buz gibiydi. " Belki bir de bere diye söylendi. " Atkıya ihtiyacı yoktu, yani en azından kendini böyle teselli ediyordu.
    
      İleriki sokaktan korna sesleri geliyordu. Maç mı vardı acaba? Ya da gelin mi gelmişti? " Saçmalama akılsız bu soğukta gelin mi gelir. " diye düşündü. İnsanın aklından zoru olmalıydı ki bu havada evlensin.

Evet işte böyle aklını meşgul etme çalışmaları iyi gidiyordu. Daha, daha fazla. " Acaba eve gidince ne yapsaydı?  Ne bahane uyduracaktı? Karanlıkta görünmüyor ama karsıdaki ev acaba hangi renkti?Ayakkabıları sanki ayağını mı vuruyordu?" Kafasından ayarladığı aylık bütçeyi düşündü. Sanırım ayakkabı meselesi gelecek aya kalmalıydı. Daha mutfağın musluğunu değiştirecekti. Su faturası kesin hayırsız musluktan olsa gerek fazlaca kabarık geliyordu. Aksi mümkün değildi. Babannesi suyu harcamayı hiç sevmez banyo yapacağı zaman burnundan getirirdi. Babannesi aklına düşmüşken saate baktı kafasına küçük elleriyle kocaman vurdu " Ahh saat 11 babannem beni kuru fasulyeye kuşbaşı diye koyacak, suyumada çorba yapar artık." Acıkmış mıydı ne? Sanki en son sabah yemişti yemeğini.

       Bugünkü huzursuzluğu anksiyetesinden değildi sanki. Hissediyordu. Kaderinin düğümleri atılıyordu bu gece. Kalbini yoğuran bir his vardı.

   "Kaçma dur ! Bütün sokaklar kapalı, bekle.." İnce bir erkek sesi bu tarafa doğru yakınlaşarak geliyordu.

"Lütfen Allahım, sağ sağlim eve gideyim adım sesleri bu tarafa gelmesin diye." Söylenerek içinden ne biliyorsa okudu. Sesler daha da yaklaştı, arkasına bakmaya cesaret edemedi. Olduğu yerde kaldı. Ya silah patlatırlarsa " Aptal aptal koşmasana. " diye söylendi kendi kendine ama panikten öylece kalakaldı. Kendisini sürü psikolojisine kapılmış küçük beyaz tüylü  koyunlar gibi hissetti. Aşırı koşası vardı. İçinden bir ses kaçmasını söylüyordu. Adamlar bir şeyler diyordu ama tam anlamadı. Zira kulakları koşmanın etkisiyle çınlıyordu. Polis suçlu mu kovalıyordu? Sesler daha da yaklaştı.

"Hey sen dur durmazsan ateş edeceğim." Yine aynı adamın sesini duyunca korkarak arkasına döndü. Az önce geçtiği çöp kovalarının yanından süratle koşan şapkalı bir adam kendisine doğru geliyordu. Kendini dizilerin klişe sahnesi olan üzerine tır sürülmüş çaresiz araba şoförü gibi hissetti. Çünkü gözüne tır farı tutulmuş gibi olduğu yerde kalakalmıştı. Ne yapacağını şaşırıp elleri dizlerinde öylece kaldı. Adam kendisini görmüş gibi ısrarla üzerine doğru koşuyordu. Gözleriyle sokağı taradı, sapacak başka bir giriş aradı ama bulamadı. Son bir gayretle tekrar koşmaya başladı, arkadaki ayak sesleri yaklaşıyordu nedense koşan adamın tehlikeli olduğunu hissediyor durursa iyi şeyler olmayacağını düşünüyordu.

Yine ne yaptı da kendi başına bela açtı onu düşünüyordu. Bugün babaannesinin sözünden de hiç çıkmamıştı ki cezasını çeksin. Bir daha düşününce aklına dank etti. Dün gece geç saatte banyoya girdi diye babaannesi azarlamış " İyi saatte olsunlar yoklasında aklın başına gelsin emi." Diyerek söylenmişti, kesin ahı tuttu diye vahlandı. Yoksa sokak aralarında arkasından iğne yemiş deli dana gibi koşmasının başka bir açıklaması yoktu.
  Nefesleri hızlanmış, kalbi çıkacakmış gibi atıyordu. Sol tarafına doğru baktığında iki yıkıntı bina arasında bir oyuk gördü. Arkasındakiler uzaklaşana kadar orada saklanmayı düşünüp adımlarını atmıştıki bir el ensesinden tutup hızla kendisini çıkıntının arasına doğru ittirdi.

Ensesindeki büyük elin darbesiyle burnu hafif sızladı beyninden sıcak kanlar akıyormuş gibi hissedip ürperdi. Ağzından kısık bir inleme kaçtı. Ellerini kafasına sarıp içgüdüsel olarak büzüldü. Ne olduğunu anlamadı biri onu çıkıntıya sıkıştırıp üzerine doğru kapanmıştı. Saliselik şoktan sıyrılınca korkuyla mırıldandı:
 
"Lü.. Lütfen ben bilmiyorum, sadece korktum ses duyunca kaçtım valla bak be..

Adam hızla elini ağzına kapattı. O kadar büyük eli vardı ki burnunu da kaplayınca nefes alamayıp çırpındı.

" Şşhh sesini çıkarma, debelenmeyi de bırak." Kız arkasında tok bir erkek sesi duydu koşmanın etkisiyle sesi kesik kesik çıkıyordu. Hızlı hızlı alınan nefes seslerini duyuyordu. Adam sessiz kalmasını mı istiyordu? Hergün sokak arasında sıkıştırılıyormuş gibi tepkisiz kalamazdı. En azından arkasındaki yabancının temasını kesmeliydi.

  Elinin biriyle ağzındaki büyük parmakları çekmeye uğraşıyor diğeriyle adamla arasına mesafe koymaya çalışıyordu. Topuklarıyla da var gücüyle adamın ayaklarına basıyordu. Adam sinirle sağ eliyle  silahını çıkartıp kızın beline yasladı.

" Ahh. Bana bak uslu dur. Sokaktan geçen her kızı vurmak adetim değildir. Ama ses yapıp beni yakalatırsan acımam!
   Adam kollarının arasında büzüşmüş küçük kıza baktı. Avcının elinde çırpınan küçük bir kuşa benziyordu. Hareketleri yavaş yavaş sakinledi. Sokaktaki ayak sesleri bulundukları yere kadar gelip yavaşladı. Adam elini kızın ağzına daha çok bastırdı. Küçük duvar çıkıntısının arkasındaki adamların gölgeleri hemen diplerine düşmüştü. Adamlardan uzun boylu olan sinirle ayaklarını yere vurarak söylendi:
   "Kahretsin, kahretsin. Nereye gitti, bulun onu bir kez daha kaçırmam bulun o iti bana." 

   Az önce koşarken duyduğu ince sesli adam dişlerini sıkarak duvara elini koydu.
" Abi ben iki kişi gördüm yalnız değildi. Kaçmasına o yardım etmiştir. Planı anlayıp adamlarını çağırmış belli ki. Polisleride o çağırmış olabilir. Abi bak bunlar planlı gel bu gece vazgeç dönelim. Güme gitmeyelim."

" Nerden bilecek lan. Buralarda bir yerde. Sesimi duyup alaya almıyorsa en adi şerefsizim."

   Adım sesleri çoğalıp yanlarına geldikçe yavaşlıyordu. Kızın aldığı nefesler ciğerlerine yetmiyor, yanıyormuş gibi hissediyordu. Belindeki silah aynı yerinde duruyordu. Belki silah değil sopayla dürtmüştü diye bir umut düşündü ama çırpınıp kendini ele verse bu kadar adam içinde güvende olacağını garanti edemiyordu. Gerçi şu an yaşaması bile garanti değildi.

Az önceki adamın sözleriyle arkasındaki devin karnının hafifçe kasıldığını hissetti. 'Allahım diye düşündü. Şu an is kokan küçük evimde olayım. Babannemin ayaklarını sabunla birkaç kez yıkamaya bile razıyım.'

" Abi polisler yaklaşıyor. Tüymeliyiz burdan. " Diye bağırdı koşarak gelen başka biri. Adam sinirinden kenardaki tenekeyi teperek kızın ayağının yanına gönderdi.

" Bir kez daha kaçamayacak duydunuz mu? Ben  elindekini almadan da gebermeyecek. Bu mahallede biryerde bulacağım onu." Diyerek sinirle tısladı. Ve adım sesleri hızla yanlarından uzaklaştı.

Adım seslerinin arkasında polis arabalarının sesi de arka sokaktan uğultu şeklinde gelmeye başladı. Adam hala kızın ağzını sıkı sıkı tutuyordu. Bütün sesler kesilip sadece birbirine iki yabancı nefesin sesi duyulmaya başladığında adam kızın üzerindeki ellerini yavaşça çekti. Adam ellerini çekmiş ama arkasından tamamen çekilmemişti. Kız adrenalinden olsa gerek adam onu bırakınca bir an sendeledi arkasını dönmeye cesaret edemedi. Adamın sıcaklığını hemen yanında hissediyordu yabancı bir sıcaklığı vardı. Nefesini tuttuğunu ciğerleri yanınca farketti. Soluklanmaya çalıştı. Ve beynini sızlatan o tok sesi duyuldu:

"Kimse sana yanlış yerlerde bulunmaman gerektiğini söylemedi mi küçük kız."

Anlatılmaya değer hikayeler hep bir yabancıyla başlar. Ya bir yere yabancı kalırsın ya bir yabancıya rastlarsın ya da kendi kendine yabancılaşırsın...

Merhaba❤️🤗
İlk bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınız benim için önemli.✍️✍️

MEHLİKA
 
     

Kayada Açan PapatyaWhere stories live. Discover now