♫♥ 1.8 ♥♫

8.8K 570 31
                                    

♠1.8

Bu kesinlikle can sıkıcıydı.

Cadı tehdidi bir yandan geliyordu. Itır'ın verdiği kolyenin ne işe yaradığını anlamaya çabalarken diğer yandan onun kim olabileceği hakkında kafa yoruyordum. Oğluma onu sevdiğimi söyle. Her şeyden çok. Kim olabilirdi ki? Herkes olabilirdi; tanıdığım, tanımadığım... Kolyeye dönecek olursak bazı gariplikler olmamış değildi. Ne zaman eğitmenlerden bir kaçını görsem tişörtümün altına sakladığım kolye ısınıyor ve tenimi yakıyor, onlar uzaklaştıktan hemen sonra eski haline kavuşuyordu. En kısa sürede bunu çözmeliydim. Daha babamın nerede olduğu hakkında en ufak bir ipucu bile bulamamışken... Her şey neden üçer beşer gelmek zorundaydı?

Binicilik dersi için ahırlara gittiğimde ilk işim Audax'ı ziyaret etmek olmuştu. Dönüşümümden sonraki ilk binicilik dersimde verilmişti o bana, üstelik Bellum'un kızıydı. Babası kadar görkemli olmasa da en az onun kadar beyaz ve muhteşem bir kısraktı. Tabi daha uysal olduğu da bir gerçekti ki kimse Bellum'un hırçınlığıyla yarışamazdı.

"Düşünüyorum da, acaba ne zamana kadar barut gibi davranacaksın?"

Audax'ın bölmesine elimde kaşağı ile yeni girmiştim ki, Aber'ı karşımda görmeyi beklemiyordum. Onunla en son buraya ilk geldiğim gece konuşmuştum. "Ben de düşünüyorum da, ne zamana kadar saçmalayacaksın?" Onu yoksayarak Audax ile ilgilenmeye başlamıştım.

"Seninle konuşmak için ayağına kadar geliyorum ve karşılığını böyle mi alıyorum Daphne?"

Elim istemsizce kasıldığımda Audax huzursuzca kıpırdanmıştı. "Seninle, cidden, konuşmamız gerekenler var." Bir eli omzuma ulaşmıştı. "Daphne..."

Bir hışımla arkamı döndüğümde yanaklarımın içini hırsla ısırıyordum. "Sakın! Bana sakın öyle seslenme bir daha! Hatta hiç seslenme! Benden uzak dur!"

"Beni dinlemeni sağlamaya çalışıyordum sadece. Amacım senin yaralarını daha tazeyken deşmek ya da annenin sana yaşattıklarını hatırlatmak değildi.Ben sadece benimle konuşmanı sağlamaya çalışıyorum ama sen inatçı keçinin tekisin, ne yapabilirim ki? Etrafında sana acı veren ne kadar halt varsa hepsi ilgini cezbediyor ve, lanet olsun, seninle cidden konuşmam gereken önemli şeyler var!" Kaşağıyı yerine sinirle koyup yanına gelmiştim. Ellerimle göğsünden ittirirken haykırıyordum ne söylediğimi umursamadan. İçimden, aklımdan ne geçiyorsa, öfkemi, yorgunluğumu, kinimi, sinirlerimi, yılgınlığımı... Hepsini sanki aklımı okuyamıyormuş gibi bir bir sayıyordum. Aber ise bir şey demiyordu, Ne hissettiğimi bile biliyordu çünkü. Ne kadar dipte olduğumu biliyordu. Cevap vermez çırpınışlarımın bilincindeydi.

Sadece sakinleşmemi bekledi. Yaptığı tek şey içimde biriktirdiğim her şeyi kusmamı sağlamaktı. Kendimi deşarj olmuş gibi hissetmiştim gerçi. O gece, geçiş yasağından önce konuşmak için sözleşmiştik.

Binicilik boyunca odaklanmada zorluk çekmiştim. Cenk'e bir defa yenilirken Gece galibiyetini üçe katlamıştı. Berkay'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum hissetmesine ama cevaplayacağım bir şey yoktu ortada. Son bir haftadır onu yalnızca bire bir eğitimimde düzenli olarak görebilmiştim. Diğer tüm zamanlarda uzak durmuştu. Aslında aramızda sorgulayabileceğim bir ilişki bile yokken bunları düşünmem saçmalıktı. Sadece bir kere öpüştük ve ben dönüşüm geçirirken başımda bekledi diye bana bağlanmasını bekleyemezdim değil mi? Ya da aşık falan olmasını... Bal gibi de bekleyebilirdim, ama duygusal zırvalıklarla uğraşmak istemiyordum! Ayrıca gözlemlerime göre şu an Gece ile birlikteydi zaten. Bana yasaktı. Olmamalıydı! Hem burada biriyle duygusal bağ kurmam hata olurdu, buradan gitmek isteyen bendim. Ben.

Audax'la çok fazla ilgilenmeden koşar adımlarla ahırdan çıkarken adımı söyleyen sesi yok saymaya çalışarak yoluma devam ettim. Ama onun olağanüstü hızına hala ulaşabilmiş değildim ne yazık ki. Dirseğimi kavradı.

"Sana sesleniyordum."

Dirseğimi kendime çektim. Bırakmadı.

"Buradayım işte."

"Görebiliyorum."

"Yeter. Tamam mı?" Sıkıntıyla nefes verdim. "Ne istiyorsun?"

"Neden kaçıyorsun?"

Şaşkınlığımı gizlemeye gerek görmeden Berkay'a bakıyordum. "Hah!" Dudaklarımdan alaycı bir gülüş peydah olmuştu. "Ben kaçıyorum, öyle mi? Konuşturtma beni istersen! Ben kaçıyorum, öyle mi? Seni sana izletmek isterdim Berkay."

Yer ayağımın altında sarsılırken dengemi sağlamak için Berkay'a tutunmuştum. Gökyüzü kararmaya başlarken rüzgar şiddetleniyordu. Berkay bir koluyla belimi kavrarken gizlenecek bir yer arıyorduk. Zira rüzgar şiddetlenmişti ve ufak bir hortumun oluşması işten bile sayılmazdı. Ama gizlenecek bir yer yoktu. Dersleri biten melezler açıklığı doldururken melezlerin arasında ilerleyen Eğitmen Toprak ve Eğitmen Marcus birden bire gerçekleşen patlamayla savrulmuşlardı. Artçılarıyla dengemizi koruyamayıp biz de yere düşmüştük.

*

Genç adam kollarında tuttuğu hareketsiz bedenle ne yapacağını bilemez bir şekilde koşuyordu. Cadıların düzenlediği küçük çaplı bir saldırıyı atlatmışlardı o kadar. Melez Okulunun merkezindeki güç merkezi cadı saldırılarını minimuma indirse de daha önce bu kadar büyük çaplı olanını hiç görmemişti. Cadılardan uzun süredir ses seda çıkmıyordu, anlaşılan öğrenmişlerdi bir şekilde güvenlik açıklarını. Kollarındaki kızı almak içindi çabaları. Artık onu almak için saldıracaklardı.Bu belki de kızın annesinin planıydı ama bu mantıksız geliyordu. Yerlerini biliyorken ve güvenlik düzeyi çok daha düşükken kızını almadıysa şimdi neden böyle bir girişimde bulunsundu ki?

"Berkay!"

Genç adam Eğitmen Darius'a kucağındaki hareketsiz bedenle dönmüştü.

"Nil ve Dimitri hazırlıkları tamamlamak üzere. Birkaç melezle birlikte en kısa sürede buradan ayrılıyorsunuz. Nil sizin için güvenli bir yer buldu bile."

"Kağan ne olacak? Defne öleceğini bilse babası olmadan Melez Eğitim Merkezi'nden çıkmak için tek adım atmaz. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Eğitmen Darius omuz silkerek cevapladı öğrencisini. Gözleri kızın boynundan sarkan parlak mavi-mor taşa takıldığında gözbebekleri büyümüştü. Kolyenin ucunu genç kızın saçları arasına sakladı. Daha sonra elini genç adamın omzuna şefkatli nitelendirilebilecek bir şekilde koyup sıvazladı. Eğitmen taşları yerine oturtmuştu. "Ona iyi bak. Şu an kollarında tuttuğun şey... Çok kıymetli."

Berkay arkasını dönüp uzaklaşan danışmanına ağzı bir karış açık izliyordu. Kaç yıldır buradaydı? Darius'u ilk defa böyle görüyordu. Neredeyse sevgi dolu. Şaşkınlığını üzerinden atmadan kollarındaki kıpırdanmaya başlayan kıza çevirdi bakışlarını tekrar. Onu odasına götürse iyi olacaktı.

BİR SONRAKİ BÖLÜM 2.1

SAVAŞÇI: Melez Okulu & SAVAŞÇI: Yeni Hayat |  ♡ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now