12.BÖLÜM "KEŞKELER VE GERÇEKLER"

9.6K 1K 699
                                    

Selam yıldızlarım :)

Yeniden bir aradayız, bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.

Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Keyifli okumalar.♡

.

.

.

12. BÖLÜM "KEŞKELER VE GERÇEKLER"

Bazı yanlış anlaşılmalar vardır ki anlayanın kalbine bir kor misali şüpheyi düşürürdü. Gerçeği öğrense de, mantıklı bir açıklama yapılsa da, zamanı geldiğinde o şüpheden kurtulsa da kalbine düşen korun izi hep baki kalırdı. Babamın gözlerinde de şimdi tam olarak böyle bir bakış vardı. Benden çok güvendiği Pars'a bile aynı bakışları atıyordu. Yapılacak herhangi bir açıklama sadece bu durumu kurtaracak, hep bu anı düşünmeye ve içindeki şüphenin canlı kalmasına neden olacak gibiydi.

"Baba," dedim, babamın Pars'ta olan bakışları bir an bile olsun beni bulmadı. Pars'ın gözlerinin içine bakıyor ve ondan bir şeyler duymayı bekliyor gibiydi. Gözlerimi Pars'a çevirdim, o da babama bakıyordu. Bir şeyler söylemesini beklerken hareket eden adem elmasından yutkunduğunu fark ettim. Durumun onu da rahatsız ettiği besbelliydi. Sanırım benim bir şeyler yapmam gerekiyordu. "Baba," dedim bir kez ve babamın karşısında durdum.

"Senin burada ne işin var Ayliz? Sen Amerika'ya gitmedin mi, şimdi neden buradasın? Az önce gördüğüm hâliniz neydi öyle?" Son cümlede sesi biraz yüksek çıkarken Pars araya girdi.

"Salonda konuşalım savcım." Babam hemen gözlerini ona çevirdi. "Anlatacağım neler olduğunu," dedi ve bir şeyler söylememizi beklemeden yanımızdan geçti, odadan çıkıp gitti. Onu tanımasam kaçıyor derdim, öylesine hızlı davrandı. O çıkarken gözlerim yeniden babamı buldu.

"Biliyorum çok yanlış anladın ama..." Devam etmeme izin vermedi.

"Yanlış anlamadım," dedi kendinden emin bir şekilde. "Yanlış anlamış olsaydım az önce gördüğüm şeyden sonra bu kadar sakin olmazdım." Biraz düşününce ona hak verdim. "Şimdi sen de gel aşağıya, doğrusunu anlatın," dedi ve odadan çıkıp gitti. Arkasından bakarken sıkıntıyla ofladım. Zaten az sorunumuz varmış gibi şimdi bir de bu çıkmıştı.

Peşlerinden odadan çıkmadan önce rastgele bir eşofman alıp giydim. Salona indiğimde babamı burada gördüm ama Pars yoktu. Ciddi ciddi kaçtı mı acaba diye düşünürken duyduğum ayak sesleriyle arkama baktım ve geldiğini gördüm. Sanki korkmuş da ondan medet umuyormuş gibi görünmemek için gidip babamın karşısına oturdum. Ardımdan gelip tekli koltuğa oturduğunda babam sordu.

"Sana daha dün Ayliz'in yanındaki adamlarla konuştun mu diye sordum. Sen de bana uğradığını, her şeyin yolunda olduğunu söyledin," dedi, gözümün ucuyla Pars'a baktım. Hâlâ sessizdi, hiçbir şey demiyordu. "Şimdi ise yanına geliyorum, kızımı burada görüyorum. Hem de sizi aynı odada, aynı..." Pars devam etmesine izin vermedi.

"Göründüğü gibi bir şey yok," dedi anında ve devam etti. "Ben Amerika'daydım biliyorsun, sadece adamlarla konuşmayı doğru bulmadım. Dönmeden önce Ayliz'in yanına da uğradım, hasta olduğunu gördüm," dedi, babamın bakışları hemen beni bulurken ne diyeceğimi bilemedim ama kendimi çok kötü hissettim. Babama yalan söylüyordu, o böyle bir şeyi asla yapmazdı ve şimdi benim yüzümden yapıyordu. Kötü hissetmemin tek sebebi de buydu zaten, başka hiçbir şey değil.

"Neyin vardı?" diye sordu babam, ne diyeceğimi bilemedim karşısında. Pars'ın anlatacaklarını bilmediğimden yanlış bir şey söylemekten korktum.

AŞKA SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin