19.BÖLÜM "KIRGINLIKLA ÖRÜLEN DUVARLAR"

6.1K 913 338
                                    

Selam :)

Yeniden bir aradayız, bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.

Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Keyifli okumalar.♡

gizzemasllan Instagram: gizzemasllan

.

.

.

19. BÖLÜM "KIRGINLIKLA ÖRÜLEN DUVARLAR"

İnsanlar arasında bazı duvarlar vardır ve bu duvarlar bazen öyle duygularla örülür ki yıkılması mümkün bile değildir. Zaten çoğu insanın da tek sorunu budur. O insanlar için en ufak bir duygu bir tuğla niteliğindedir. Her bir duyguda yeni bir tuğla koyarız ve o tuğlalar bir gün kocaman, aşılması çok zor bir duvar olur.

Bizimki de işte artık böyle bir şeydi. Yaşadığımız son şeyler aramızda öyle duvarlar örmemize neden oldu ki artık ne Pars yıkabilirdi o duvarı ne de ben. Kırgınlıklarımızla ördüğümüz bu duvar, artık aramızdaki en büyük engellerden biriydi.

"Ayliz?" Babamın sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim ve gözlerimi ona çevirdim, fakat tek kelime etmedim. Çünkü söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Pars'ın böyle yapmaması gerekiyordu. Benimle birlikte eve girmeli, beni neden buraya bıraktığını gerçekleri anlatmadan babama anlatmalı, burada kalmam için onu ikna etmeli ve öyle gitmeliydi. Evdeyken böyle anlaşmıştık, fakat şimdi yoktu burada, gitmişti ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Burada oluşumu, Pars'ın beni buraya bırakmış olmasını babama nasıl açıklayabilirim ki?

"Ne yaptın yine Ayliz?" diye sordu babam bir anda, hemen kendimi savunmaya geçtim.

"Hiçbir şey yapmadım ben," dedim, babam pek de inanmış gibi durmazken devam ettim. "Bu sefer gerçekten hiçbir suçum yok," diye ekledim, içimden de 'Tabii Pars'ı tehdit etmiş olmamı saymazsak' diye geçirmeyi ihmal etmedim.

"Neden kovuldun o zaman?" diye sordu, bir an için bu soru komik geldi ama ciddi hâlimden ödün vermedim. Ona ne cevap vereceğimi de bilemedim, ne diyecektim şimdi ben? Gerçekleri anlatacak hâlim yoktu ya!

"Cevap?" diye sordu babam ısrarla, derin bir nefes aldım.

"Bilmiyorum," diyebildim bir tek, gerçeği söyleyemedim.

"Ne demek bilmiyorum?" diye sordu kızgın bir tavırla.

"Gerçekten bilmiyorum," dedim ben de ısrarla ve el mecbur yalan söylemeye karar verdim. Yoksa bu durumdan kendimi kurtaramayacaktım. "Bir anda geldi ve hazırlan, gidiyorsun dedi," dedim, babam kaşlarını çattı. "Ben de ne olduğunu anlamadım."

"Bir şey yapmadığından emin misin?" diye sordu, sıkıntıyla ofladım. Kendimi inandırmam çok da kolay olmayacak gibiydi ama bunu yapmaktan başka da şansım yoktu.

"Baba yapmadım işte ya!" diye kızdım bu yüzden, oysa kızgın değildim. "Ne olduysa getirdi işte beni buraya, ben de anlamadım," dedim, babam birkaç saniye düşündükten sonra iç geçirdi.

"Aslında sen de haklısın," dedi, neden bir anda böyle dediğini anlayamazken "Bir şey yapmış olsaydın zaten Pars'ın sana vereceği tepki bu olmazdı," diye ekledi, merakla dinledim onu. "Karşılık verecek bir şey yapardı." Afalladım, meğerse Pars'ı gerçekten tanıyormuş diye içimden geçirirken babam "Muhtemelen başka bir şey olmuştur," dedi, gözlerimi kaçırdım.

AŞKA SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin