Son kez herkese merhaba!
Bölüme başlamadan önce sizden küçük bir ricam olacak. Bazılarınız okumadan sona gideceksiniz biliyorum, istediğiniz gibi da okuma hakkına sahipsiniz elbette ama lütfen satır aralarında ya da buraya gelerek spoi içerikli yorumlar yazmayın. Bazılarınız gerçekten heyecanla okumak istiyorlar çünkü bölümü ve onların elinden bunu almaya hakkımız yok. Sizin de bunu anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum 🙏
Şimdi sizi bölüme uğurlayabilirim, keyifli okumalar ♡
AŞKA SÜRGÜN
FİNAL BÖLÜMÜ
🖤
55. BÖLÜM "AŞKA SÜRGÜN"
Gözyaşlarım yanağımdan süzülüp başımın altındaki yastığı ıslatırken dizlerimi karnıma kadar çekip gözlerimi sımsıkı kapattım.
Olanların üzerinden koskocaman bir hafta geçmişti ama içimdeki acı, bir an bile olsun dinmemişti ve hâlâ olanları düşündükçe ağlamak istiyor, kendimi kötü hissediyordum. Bu his, zamanla azalmak yerine sanki her gün katlanarak artıyordu. Bu yüzden de her gün daha çok ağlamak istiyor, başka da hiçbir şey yapmak istemiyordum.
Odanın kapısı açıldığında yaşlı gözlerimi o tarafa çevirdim ve odaya giren Pars'ı gördüm, elimde bir tepsi vardı.
Bir haftadır bu odadan dışarıya tek bir adım dahi atmamış, kimseyi görmemiştim ama onu hep görmüştüm, hep yanımdaydı. Burada, bu odada benimle birlikte kalmıyordu ama evden de gitmediğini, sürekli burada olduğunu biliyordum.
Ağır adımlarla yanıma geldi. Tepsiye komodinin üzerine bırakıp yatağın kenarında oturdu. Kalkmak yerine uzanmaya devam ettim. Yüzüme dokundu. "Kalkmayacak mısın?"
Canım hiç istemiyor olsa da onu üzmek istemeyip doğruldum. Çok kötü göründüğümün ve berbat bir hâlde olduğumun farkındaydım ama buna umursayacak durumda da değildim.
Gözlerimin içine bakarken yüzümü avuçlarının arasına aldı. Bir şey söyleyecek diye bekledim ama beklediğimin aksine hiçbir şey söylemedi ve sadece dudaklarımın kenarına küçük bir öpücük kondurdu.
Geri çekilirken "Bir şeyler yemen lazım artık," dedi.
"Canım hiçbir şey yemek istemiyor."
"Günlerdir doğru düzgün bir şey yemedin Ayliz," derken sesi endişeli çıkmıştı.
"Biliyorum ama gerçekten canım hiçbir şey istemiyor."
Başparmağı ile yanağımı okşadı. "Azıcık da olsa yiyemez misin?"
Sessiz kaldım.
"Hem kendi ellerimle yedireceğim sana." Beni bu şekilde ikna etmeye çalışıyor gibiydi.
İstemsizce de olsa küçük bir tebessüm ettim. Endişelendiğinin ve bu yüzden onun da kötü hissettiğinin farkındaydım. Benim yüzümden kendini daha fazla kötü hissetmesini istemedim ve istemiyor olsam da "Belki biraz kendimi zorlayabilirim," dedim.
Aldığı bu cevaptan fazlasıyla memnun olurken uzandı ve ilerideki tepsiyi aldı, kendi kucağına koydu. Kahvaltılık bir şeyler getirmişti, zaten şu an saat sabahın dokuzuydu.
Dikkatli ona bakarken çatal bir dilim peynir aldı ve uzattı. Duraksamadan o peyniri ağzıma aldım ama lokmam ağzında büyüyor gibi oldu. Buna rağmen kendimi zorladım ve yutkundum, üzerinde bir yudum çay içtim.

ESTÁS LEYENDO
AŞKA SÜRGÜN
Novela Juvenil"O Doğu'ysa ben Batı'ym." "O siyahsa ben beyazım." Diye haykırdı genç kız. Fakat bu cümleleri kurarken bu hikâyenin aslında Doğu'yla Batı'nın kavuşmasını, siyahın beyaza karışmasını anlattığını bilmiyordu. Öğrendiğinde ise hiçbir şey eskisi gibi ol...