1.5

457 33 59
                                    


Medyada Jake ve Jungwon var!

İyi okumalarrr

∆∆∆∆∆∆∆


"Hazır mısın?"

"Korkuyorum."

"Korkmanı gerektirecek bir şey yok ki, seveceksin."

"Ama acı da çekeceğim?'

"Ama aldığın zevk daha fazla olacak? En büyük zevklerden biri bu bence."

"Ya Jieun salak salak konuşma, koskoca 3 kiloluk bol yağlı ve soslu bir hamburgeri yanında 1 kilo patates kızartması ile nasıl bitirelim biz? Getirdin beni buraya, bedavaya yemek yiyeceğiz dedin. Bu muydu yemek dediğin? Mide fesadı geçirip acı içerisinde yok olursam görürsün gününü."

Benimle içeri girmek istemeyip direnen Sunoo'nun omuzlarından tutarak onu kendime çevirdim. "Bana bak çekirge, bu şu an şehirdeki en meşhur yarışma. O burger menüsünü bitirirsek hem yediğimiz hem de daha sonra yiyeceğimiz beş günlük her şey ücretsiz olacak. Bir gün aç o mideni, büyüt, ölmeyiz merak etme."

"Jieun tam şu an arkanda ambulans duruyor. Bizim denemek istediğimiz menüyü yemeye çalışırken fenalık geçiren birini götürmek için hem de. Ve farkındaysan arkasında da başka bir ambulans bekliyor. Çünkü o kadar eminler ki başarılamayacağına, hazırda dursun bari de vakit kaybedilmesin hastaneye götürmek için diye duruyor orada o ambulans." dedi Sunoo arkamdan geçen sedyeyi göstererek.

"Bu bana biraz abartı geldi." dedim görevliler sedyeyi ambulansa yerleştirirken.

"Jieun ben bunu yapmam."

"Sunoo, en fazla yiyemeyip parayı öder kalkar gideriz. Bir daha nasıl ve ne zaman böyle bir yarışmayla karşılaşabilirsin ki?" dedim ikna olmasını umarak. Gerçekten kötüleştiğimizi hissedersek kalkar giderdik yani, çok da zor değildi?

Sunoo bir bana bir de restoranın girişine baktı. "Öyle mi diyorsun?"

"Aynen öyle diyorum."

"Peki tamam. Uyacağım aklına ama herhangi bir şey olursa beni bir daha sittin sene bir yere götüremezsin bak."

"Taaamaaamm, hadi gel." diyerek peşimden sürükledim Sunoo'yu.

Restorana girdiğimizde oturmak için en sakin ve insanlara rezil olmayacağımız yeri taradım gözlerimle. O sırada bir garson gelip kaç kişi olduğumuzu sormuştu. Başta bize tam ortada bir yer göstermişken ben "Sizin Kalp Krizi menünüzden alacağız." diyince önce boş boş bakmış, sonra üç kere emin olup olmadığımızı sormuş ve ben inatla eminim dediğim için de sonunda üst katta, köşede bir masa göstermişti bize.

Üst kata doğru ilerlerken mekanın dizaynının ne kadar hoş durduğunu fark etmiştim. Eh, en azından ölürsem de elit bir mekanda ölecektim.

"Jieun, ben zaman geldikçe daha da korkmaya başladım."

"Sunoo, oturup afiyetle yemek yiyeceğiz. Sakin." dedim ve boş masaya oturdum.

Gelen garsona Kalp Krizi menüsünden istediğimizi söyleyince bu garson da bize iki kere "Emin misiniz?" diye sormuştu. Ben "Evet, arkadaşınız da üç kere sordu. Yaniii toplarsaaannnızzz beş yapaarr! Kısacası eminiz." diyince garsonun yüzündeki o "Vah vah, gençlerdi oysaki, yazık oldu." bakışını gördüğüme yemin edebilirdim.

Sunoo endişe dolu gözlerle bana bakarken "Oğlum abartmasana? Yiyemezsek paket yaptırır eve götürürüz. Niye abarttın bu kadar?" diyerek onu sakinleştirmeye çalıştım.

like there's no tomorrow || choi yeonjun {✓}Where stories live. Discover now