2.1

338 33 30
                                    

Medyada Jungwon var.

İyi okumalarr!!

∆∆∆∆∆∆∆

Ben tam kapının kilidini çevirirken kapı çoktan açılmıştı bile. Abim Jaeyun ve Jungwon karşımda dikiliyorlardı. Harika, yine mi nutuk dinleyecektim?

"Geldim abilerin gülü, geldimm, aç mısınız? Yemek yapayım mı? Tatlı ister misiniz? Mutfağa geçiyo-"

"Jieun, konuşmamız gerek." dedi Jaeyun ciddi bir ses tonuyla. "O yüzden mutfağa değil salona geçsen daha iyi olabilir."

Elimde kalmış anahtarı çantama atıp kocaman yutkunurken küçük adımlarla salona doğru yürüdüm. Bu ciddiyeti beni biraz korkutmuştu doğrusu.

"Abi, bir sorun yok değil mi?"

"Otur önce." dedi ve oturdu Jaeyun. Jungwon da yanına oturmuştu.

Tam abimin karşısındaki tekli koltuğa da ben oturduktan sonra abimin konuşmasını bekledim. Ancak o sanki ne diyeceğini bilemiyormuşçasına ellerini birleştirmiş, dudaklarını ısırarak yere bakıyordu.

"Bekliyorum..?" dedim anlatmasını ister bir ses tonuyla. Jungwon, abime dönerek "Bence direkt konuya girelim abi. Böyle sessiz kalmakla olmaz ki." dedi.

Jaeyun, Jungwon'a dönerek kafa salladı ve bana baktı. "Jieun, ameliyat sıran gelmiş."

"Ne?" diyerek ayaklandım birden. Olacağım ameliyatı yapan sadece iki doktor vardı koskoca ülkede. Ve ben birine zar zor randevu almıştım. Ki doktorum, normalde yurt dışında yaşayıp sadece belirli aylarda ülkeye gelen biriydi. Bir de ameliyat sırası olduğundan, iki üç seneye kadar uzamıştı ameliyat tarihim.

Evet ben istemiştim bunu, evet her şeyi göze de almıştım ancak seneler öyle hızlı ve normal geçiyordu ki, ameliyat olacağım genelde aklımdan çıkıyordu. Ve sonunun çok yüksek ihtimalle de olumlu olmayacağını biliyordum. Hayatımdaki en ama en büyük riski alma kararını uzun zaman önce vermiştim. Hem de sonucunda artık risk alabilecek bir hayatımın bile olamayacağı kadar büyük bir riski alma kararını.

Korkusuz Jieun'a ne olmuştu? Öleceğine kendini inandırıp istediği gibi yaşayan, son senelerini iyi geçirmek için kendine yemin eden Jieun'a ne olmuştu? Zaten bunu beklemiyor muydum? Zaten kendimi buna alıştırmamış mıydım?

Belki hepsinin cevabı evetti ancak kendi kulakları ile duyunca ve zaman gerçekten geldiğinde çok farklı duygular hissetmeye başlıyordu insan.

"Jieun, ameliyat olmak zorunda değilsin. Biliyorsun." dedi Jaeyun da ayağa kalkarak. "Her an vazgeçebilirsin."

"Ameliyat olmamam demek, en fazla beş seneye tamamen yatağa bağımlı olmam anlamına gelmiyor mu ama?" dedim dolu gözlerimle kardeşlerime bakarken. Onların da gözleri dolmuştu. Hatta Jungwon başını yere eğmiş, göz temasından kaçınıyordu. Yüzüme bakarsa karşılıklı hıçkırarak ağlamaya başlayabilirdik çünkü.

"Doktorların dediği bu, evet.'" dedi abim. Hafifçe burnumu çekip burukça gülümsedim. "Ee, ben istedim ki zaten bunu. Yani ne, hiç denemeden en baştan mı vazgeçeyim? Hiç benlik değil." dedim ortamı yumuşatmak için gülerek. Ancak titreyen sesim ve akan gözyaşlarım buna engel oluyor gibiydi. Harika, sayemde daha da dramatik bir ortam oluşmuştu.

"Aptal! Aptal Jieun! Denemekten bahsediyorsun bir de! Neyi deniyorsun ya? Kıyafet mi bu? Denedikten sonra bir daha herhangi bir şeyi deneyebileceğin bir hayatın olmayabilir ve sen bunu çok iyi biliyorsun! Neden kabul ettin şu aptal ameliyatı? Ne kadar zor ve kurtulma şansının düşük olduğu bir ameliyat olduğunu da biliyorsun!" diye birden patladı Jungwon. Ağlamaya başlamıştı.

like there's no tomorrow || choi yeonjun {✓}Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu