Herkese merhaba sevgili bunu okuyanım!
İnanılır gibi değil biliyorum ama hikayemizin sezon finaline gelmiş bulunuyoruz. Bunları bölüm sonunda konuşacağız ama bin tane duyuru yapmama rağmen hala bilmeyenler var, bölümün sezon finali olduğunu bilmeniz önemli bir detay bence hfkdjhf
Şimdi önceki bölümden bir neler oldu neler bitti spoilersız onu anlatayım 18. bölümün hepsini okuyanlar aşağı inip kalın puntolu kısımdan yeni bölüme başlayabilir aşkolar, keyifli okumalar size;
18. BÖLÜM ÖZETİ:
Aslında Sidra ve Luzia açısında çok önemli bir şey olmadı. Sidra kankası gelince biraz daha insani olmaya başladı ve daha nazik biri oldu. Tabii bunda deli bir misafirimizin Sidra'ya sen çok kabasın bu kızı sürekli kötü ikiziyle kıyaslayıp durmuşsun belli zorba diye tersleyip durması da etkilemiş olmalı. Daha da önemlisi bu tavır Sidra'ya kesinlikle bir şeyleri sorgulattı. Bunun haricinde yine konuk oyuncularımızdan biri Luzia'ya zihninin kurcalandığını söyledi ki bu en büyük detaydı zaten. Luzia'nın zihni kurcalanmış ve orada bir şey varmış ama ne olduğunu söylemedi ki bu bölüm öğreneceksiniz. He bu arada sizin bu bölümde öğreneceğiniz şeyi lordum anlamıştı, bunu bilerek sonrasında düşünürseniz epey eğlenirsiniz. İblis yani ne bekliyoruz ki...
Bu kurguyu ilgilendiren ve eksik kalmanızı istemediğim birkaç repliği aşağıya bırakıyorum. Hepsi bir sohbet içerisinde geçtiği için parça parça okusanız dahi anlayacaksınızdır diye düşünüyorum.
**
"Luxuria değil," dedi Sidra. Bunu söylerken ilk kez gerilmişti, o kadar ki kollarını yine göğsünde birbirine kenetledi. Bunu nispeten rahatsız hissettiği anlarda yaptığını fark ettim.
"Zihnine ne yapıyorsun?" diye sordu kedi gözlü.
Sidra kaşlarını çattı. "Elbette hiçbir şey."
"Zihni kurcalanmış." Kedi gözleri yeniden beni buldu. Varlığı çok tuhaf hissettiriyordu. Cüssesi çok iriydi. Ama ondan yayılan enerji daha boğucuydu. Bu kadar güzel olup bu kadar ürkütücü olmak akıl alır gibi değildi.
Sidra gerildi. "Ne demek istiyorsun?"
"Zihnim ne olmuş?" Elim refleksle başıma gitti. Anlamadığım bir dilde konuşuyorlardı sanki.
"Sana ait olmayan şeyler var aklında," dedi. "Biri kafanın içine bir şey bırakmış. Zihnin güvenli değil." Bana bakarken temkinliydi. Sert yüz hatları kalemle çizilmiş gibi belirginleşiyordu.
"Ne?" dedim. "Kim?"
"Onu da vampir bulsun." Birden yine güldü.
"Düzelt," dedi Sidra ona karşılık olarak sertçe.
"Sakin ol sert çocuk," dedi kedi gözlü. "Oynarsam daha kötü hale getiririm."
"Ne olmuş?" diye sordu Sidra.
"Ona ait olmayan bir şey var zihninde, çok yoğun zihni. Sıradan bir insan zihni karmaşıktır ama onunki aynı anda birçok insan zihni gibi, kördüğüm olmuş kablolar yığını."
"Ben de delirmeye başladığımı düşünüyordum," diye mırıldandım.
**
"Demek Luzia..." dedi kelimeyi uzatarak.
"Luxuria olmamam herkesi hayal kırıklığına uğratıyor." Burun kıvırdım.
"Alınma," dedi güçlü bir tonla. "Luxuria çok yakın bir dostumdu."
"Onu yakından mı tanıyordun?" Daha hakkında neler duyacaktım acaba. Pek bir şey duymamış halim bile onu şimdiden bir efsane haline getirmişti. Hem de daha bu sabaha kadar psikopat bir katilken bugün benim için yarı yarıya fedakar bir aşığa dönüşmüştü.
