benden nefret ediyorsun.

55 4 4
                                    

metawin'in ağzından:

"Baba?"

Tıklattığım kapının ardından başımı içeriğe soktuğumda babamda bana bakmıştı. Ve eliyle gelmemi söyleyen bir hareket yapmıştı.

Bir kaç saniye içinde kapının ardından çekilip odaya girdiğimde oda yanıma gelmiş ve bana sarılmıştı.

"İyi misiniz? Bright nasıl? Dinlenebildi mi? Şu hergeleye bak oğlumu göremiyorum onun yüzünden."

Sahte bir kızgın sesle sesini yükseltiğinde gülümsedim. Bright'ı sormuştu, onu sevmiştir değil mi?

"Baba, Bright uyuyorken seninle bir konuyu konuşmaya geldim."

Başını salladığında ikimizde koltuklara oturduk. Pijamamın ucuyla oynarken anneme ve babamın yıllardır çektiğe acıya ihanet ettiğimi düşündüm. Evet, zaten Bright'ı kendi isteğimle öpmeye başladığım zaman etmiştim ihanetimi.

"Baba. Ben bu işin sonunda Bright'a aşık oldum. Özür dilerim."

Bir insan aşık olduğu için özür diler miydi? Ben diliyordum.

"Yani? Bunu bitirmek mi istiyorsun?"

"Evet. Bitirmek istiyorum değil, bitireceğim. Onu öldüremem. Bu işte Bright'ın asla bir suçu yok. Annemi tanımıyor, babasıyla doğru düzgün anıları bile olmamış zaten. O adam Bright'a yapması gereken babalığı bile yapmamış."

Ben sustuğumda babam tartar gibi düşünmeye devam etmişti. Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra ben devam etmiştim.

"Ama her şeyi bilecek. Hem de her şeyi, aslında nasıl tanıştığımızı. Nasıl böyle bir durumda olduğumuzu. Ve beni affedecek."

"Ve seni affedecek?"

Babam sorar gibi beni tekrarladığında başımı salladım.

"Evet, edecek."

"Metawin, ilişkiniz bir yalanlar üzerine kuruldu. Her şey sahteydi. Affedeceğini düşünüyorsan her şeyi söyle. Ama önce annenden af dile. Onu yıllarca intikamını alacağım anne diyerek kandırdığın için."

Babam oturduğu koltuktan kalkarken kütüphanesindeki albümü çıkarmış, ve bana getirmişti.

"Bright'la çocukluk albümüne bakmak ister misin? Güzel bir çift anısı olur."

Babam sessiz mi kalıyordu? Onay veriyor muydu? Bright gün sonunda beni affeder miydi?

———

"Ah bu ne?"

Üzerimi giyinirken Bright'ın masanın üzerindeki albümü almasıyla karıştırması bir olmuştu. Dün gece odaya geldiğim gibi masaya bırakmıştım.

"Metawin bunlar senin küçüklük fotoğrafların mı?"

Sıra sıra sayfaları karıştırıyor. Gördüğü fotoğraflara içtenlikle gülüyordu. Bazılarının fotoğrafını çekmeyi de ihmal etmemişti.

"Diyelim ki senden bir şey saklıyorum."

Dedim Bright'ın elindeki albümü alarak. Cevap olarak kaslarını çatmıştı.

"Yani? Ne saklıyorsun?"

"Diyelim ki dedim."

"Tamam, diyelim ki benden bir şey sakladın. Neden saklamayı düşündün ki?"

"Çünkü bu raddeye geleceğimizi tahmin etmedim."

"Ne diyorsun Metawin?"

Ayaklanınca gerilmiştim. Kavga edecek gibi hissetmiştim.

Tam ağzımı açacakken Amy girmişti odaya. Görgü kuralı nedir bilmediğinden kapıya tıklatmamıştı.

"Tüh ya tam öpüştüğünüzde girmeliydim."

İkimizde gözlerimizi devirdik. Ve konu öylece kapandı.

Üçümüz odadan çıkarken aşağıya kata inene kadar Amy'nin Bright'a teşekkür edişini dinledim. O sırada gözüm duvarlara ilişti. Her yer annemin fotoğraflarıyla dolmuştu. Güzel gençliği lanet bir adam yüzünden heba olmuştu. Beni annemden ayırmıştı, babamı mutsuz etmişti ve güzel annemin canına kıymıştı. Belki annem yaşasaydı kardeşlerim olabilirdi, belki her gece yanıma gelip süt içirirdi. Belki hikayeler anlatırdı. Ama aptal herifin teki yüzünden annemde bende her şeyden mahrum kalmıştık.

"Sevgilim? İyi misin? Dalıp gitmişsin öyle."

Koluma dokunan Bright'a baktım. Babasına benziyordu. Baba-oğul olamadıkları adama benziyordu. Bu sadece onu öldürmem için bir sebepti belki de.

"İşim var benim. Görüşürüz sonra."

Evden nasıl çıktığımı bilmiyordum. Sadece arabaya
varana kadar ağlamamaya çalışmıştım. Çok zordu. Annemi özlüyordum. Bir yandan da o lanet herife benzeyen hayatımı çalan adamın çocuğuna aşıktım. Sanırım annesine de benziyordu ama vücut yapısı, çene hattı yüzündeki bazı küçük noktalar o adamı anımsatıyordu. Çoğu zaman görmezden gelsem de bugün gelememiştim. Yıllar sonra annemin fotoğraflarını görmek kalbimde büyük bir delik açtım.

Nereye nasıl geldiğimi bilmiyordum ama işin sonunda uçurumdaydım.

Burası basit bir uçurum değildi. Burası annemin mezarıydı.

Yere oturdum. O gün ikisi de denize düştüğünde annemin bedenini asla bulamamışlar. İşte bir mezarlıktı burası aslında. İnsanların içip eğlendiği yer annemin mezarıydı.

"Anne... Ne için geldiğimi biliyorsun değil mi? Yıllarca kaçtım. Anne, kimse böyle anlatmak istemezdi aşık olduğu kişiyi. Gerçi, sen ölmesen ben Bright'ı tanıyabilir miydim onu da bilmiyorum ama anne özür dilerim. Böyle olacağını tahmin edememiştim."

Gözyaşlarım durmuyor. Sanki dört senenin tüm özlemini bi anda çıkarıyor gibiydi. Annem Bright'a aşık olduğumu bildiği için ne hissediyordu? Ruhu üzülüyor muydu? Yoksa eninde sonunda mutluyum diye ruhu benim için mutlu muydu?

Mutlu değildi. Sanmıyordum, kimse oğlu katilinin oğluna aşık olsun istemezdi. Aksine benden nefret ediyordu eminim ki. Ama elimde değildi. Böyle olması benim elimde olmamıştı ve günün sonunda hiç bir şey yaşanmamış gibi Bright'ı öldüremezdim. Bright'ı seviyordum. Bright benim ruhumun diğer yarısı gibiydi. Beni tamamlıyordu. Onun yanında asla olmayacağım kişiye dönüşmüştüm ve asla olmayacağım kişi olmak beni kendim gibi hissettiriyordu. Bir gece bile onsuz uyuyamayacak olma düşüncesi ödümü koparıyordu. Gece uyuduğumuzda başını boynuma koymadan uyumuyordu ve oda başını boynuma sokuşturmadan bende uyuyamazdım.

———
bölümün bi anda bittiğinin farkındayım. ama halledicez. ben kaldırmıştım yayımdan ama bu fic bw ye özel olduğu için başka çifte uyarlayamadım. oğluşlarımı da affettim hem🥹

what's wrong, brightwin.Where stories live. Discover now