istersen cezalandır beni.

45 5 1
                                    

———
herkese selam <3
yorum bırakıp vote verirseniz sevinirim :") bu arada yeni bir kurguya başlayacağım brightwin için🥹

"Başka bir isteğiniz var mı?"

"Hayır teşekkürler."

Dedim. Bize servis yapan muhtelemen bizden 7-8 yaş küçük kıza. Bende bir dönem garsonluk yapmıştım ve gerçekten zor sayılırdı. O kadar hizmet ediyordunuz ve karşılığında bir teşekkür'ü bile fazla görüyorlardı sizin için.

Bright önündeki sandvicinden yerken ben çenemi elime dayamış onu izliyordum. Şu iki günde onu özlemiştim.

"Bright, seni özledim."

Göz göze geldiğimizde söylemiştim bunu. Kokusunu, dudaklarını, güzel gözlerini, ellerini, özellikle de bana olan temasını çok özlemiştim. Bright ve ben ayrılmaz ikili bilirdik. Aramızda sürekli bir çekim var gibiydi. Ya ben onun yanına kıvrılırdım, ya da o benim herhangi bir yerime elini koyardı. Alışkanlıktan olsa gerek diye düşünüyordum.

"Hadi ya, beni terk ederken de aynı şeyi düşünüyor muydun?"

Bilerek inatlaşıyordu benimle. Bana kırıldığını biliyordum ama o da beni özlemese konuşmak için buraya çağırmazdı beni.

"Bebeğim, sadece bir anda çıktım. Erken dönecektim ama perişan haldeydim. Öyle gelmek istemedim yanına. Seni de üzmek istemedim."

Dedim ellerini tutarken, biraz bana kıyamasın diye oyunlar oynuyordum. Biraz da haklı sayılırdım.

"Neden gittin Metawin? Neden beni arayıp bir açıklamayı bile fazla gördün? Neredeydin."

Derin bir nefes bıraktım. Yıl dönümüne kadar her şeyi bilmesi gerekiyordu. Ama beni bırakıp gidecek, her şeyin yalan olduğuna inanacak diye ödüm kopuyordu. Eğer Bright beni bırakırsa ben gerçekten ölürdüm sanırım.

"Annemin mezarındaydım. Sabah annemin fotoğraflarını görünce bir anda çıktım evden. Onu görmek istedim Bright. Tam anlamıyla göremesem bile en azından yanına gitmek istedim. Tayland'a taşındığımdan beri rahattım. Ama büyüdüğüm eve gelince, anılarda boğuluyor gibi hissediyorum. Sürekli boğazımda bir el var gibi."

Ellerimi daha sıkı sıkı tuttuğunu hissetim. Sonrada boştaki elini enseme götürmüştü.

"O zaman dönelim Metawin. Sen istiyorsan dönelim. Böyle üzülüp kendini kapatacaksan, hemen dönebiliriz."

"Sana bir söz verdim. Tutmak istiyorum sözümü. Sonra döneriz."

Yanağıma, boynuma, başıma ulaşabildiği bir kaç yere öpücüklerini bıraktı. Öptükçe biraz daha rahatlıyordum.

"Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum."

Bir kaç saat kadar kafede oturduktan sonra kalmış, kalkarken de Amy'e mesaj atmıştım. Bugün eve gelemeyeceğimizi.

Biraz kafa dinlemek istiyordum. Bright'la evimizdeki gibi rahat olduğumuzu düşünmüyordum kesinlikle. Sadece ben değil, Bright'ta rahat değildi. Çat pat odaya giren Amy vardı. Sürekli aynı saatte oturmamız gereken yemek masası, odaya çıkamama sorunu vardı. Babaannem evde olmayınca bu konuda rahattık ama o evdeyken uymamız gereken aptal gelenekler vardı ve ikimizde hoşlanmıyorduk bundan.

Bizde odamızda oturmazdık tüm gün, ama oturma odası bize özeldi. Amy istediği kadar dolaşabiliyordu mesela. Buraya Amy gelseydi büyük ihtimal babaannem kapıdan kovardı onu.

Arabaya bindiğim gibi Bright'ın da binmesini beklemiştim. Bright dışarıda onu öpmemi sevmediği için genelde böyle arabada bekler, arabaya bindiği gibi öperdim onu.

Yine öyle yapmıştım. Arabaya binmesini beklemiş, bindiği gibi de dudaklarımızı birleştirmiştim. Bekliyor olmalıydı ki çok uzun sürmeden karşılık vermişti bana.

Dudaklarımızı ayırdığımızda bir tane de küçük bir öpücük kondurdum dudaklarına. Eskiden dizilerde öpüşme sahnesini bile geçen küçük Metawin büyünce sevgilisine bağımlı gibi yaşayacağını duysaydı oracıkta ölmeyi bile düşünebilirdi sanırım. Aşkın her zaman kötü bir şey olduğunu düşünüyordum ben. Aşkın güzel hislerini de abartı bulmuştum hep. Öpüşme, el ele tutuşma, sarılma gibi. Ama fark ettim ki insan aşık olunca sevdiği kişiyle sadece yan yana olmak istiyordu sanırım.

"Şimdi seni bir yere götüreceğim. Umarım beğenirsin."

Eve gitmeyeceğimizi biliyordu ama nereye gideceğimizi söylememiştim. Evden sonra gidebileceğim tek bir yer vardı ve oda şirketin oteliydi. İstesem başka bir otele de gidebilirdim ama otelin bir odasını kendime göre dizayn ettiğim için orada olmak istiyordum. Hem Bright'a da göstermek istiyordum.

10-15 dakikalık yolculuktan sonra otele geldiğimizde, içeriye girerken, katları çıkarken asla bırakmamıştım sevgilimin elini. Çalışanlar illa ki şaşırıyordu çünkü bırakın bir erkek arkadaşımın olmasını, sevgilim olduğunu bile ilk defa görüyorlardı. Zaten çocukken sevgilim olsa bile babam asla göz önünde dolaşmamı istememişti. Benimde amacım o dönem sadece intikam olduğu için Bright hakkında bilgiler toplamaya çalışıyordum.

Bir kaç dakika sonra odaya geldiğimizde yanımızdaki yardımcıyı göndermiştim. İkimizde odaya girdiğimizde ben kapıyı kapatmaya çalışırken Bright içeriyi süzüyordu. Ceketini çoktan çıkarıp kenara atmıştı.

Bende kapıyı kapattığım gibi yanına gitmiştim.

"Burayı lisedeyken ben tasarladım. Sadece kendim için. Rahat olabileceğim bir ev gibi olsun istedim."

Bright dışarıyı izlerken bende onu izliyordum. Çok aşık olduğumdan mı bilmiyordum ama yüzünün her santimi çok güzel geliyordu. Kendinde kusur saydığı yara izleri bile onda çok güzeldi.

"Bunun için beni tebrik etmeyecek misin?"

Dedim sessizliği bozmak için. Aynı zamanda bir kaç adım atarak aramızdaki mesafeyi minimuma indirmiştim.

"Ödül öpücüğü mü istiyorsun benden?"

"Yani fena olmaz bence."

Önüne geçip manzarasını kapatmıştım. Bundan memnun değil gibi dursada tepkilerinden anlıyordum her şeyi.

"Seni tamamen affetmedim, öpmeyeceğim seni."

Oyununa dahil oldum.

"O zaman cezalandırırsın sen de beni."

———
çoğu zaman yazma ihtiyacım yok ya gerçekten sürünerek yazıyorum fici

what's wrong, brightwin.Where stories live. Discover now