OĞLUM

3.2K 120 20
                                    

Arkadaşlar SADECE EVLİLİK Mİ? birkaç bölüm sonra sona erecek. Aslında final yapmak istemezdim ama bitmesi gerekiyor. Merak etmeyin hikayemdeki Demir başka bir hikayede bizimle olacak. Demir'in hikayesini yazarken de ara ara Arda-Sinem, Mert-Gözde ve kızları Mira karşımıza çıkacak. Kurguyu belirledim bile. Hatta Demir bile belli. Demir büyük ihtimalle Sean O'pry olacak. Bu hikaye bitince ara ara özel bölümler gelecek. Zaten bu hikayeyi öyle kenara atamam. Bu benim ilk hikayemdi. O yüzden final yapsam bile kesinlikle bitmeyecek.





2 aydır hastanedeydik. Doktor bu akşam gözlerini açabilir demişti ama onun yerine kalbi durmuştu. İki aydır da uyanmıyordu. Günden güne daha da solup, zayıflıyordu. Mert ve ben yoğun bakımın kapısından bir an bile ayrılmıyorduk. Demir'i bile boşvermiştim. Benim yerime Gözde bakıyordu ona. Sütüm kesilmişti. Oğlumu bile besleyemiyordum. Mama vermeye başlamıştık. Günlerdir ne yemek yiyor ne de uyuyorduk. Mert beni eve bırakmak istemişti ama şiddetle reddetmiştim. O sanki sonsuz bir uykuya dalmıştı. Unutmaya başlamıştım. Sesini, gözlerini, gülüşünü unutmaya başlamıştım. Bu o kadar acı veriyordu ki... Arda orada yatarken benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Doktorlar artık ümitlerini kesmişlerdi. Bana bir şey demiyorlardı ama bakışları her şey bitti üzgünüz diyordu. Ben kabul etmek istemiyordum. Umut hep vardı ve ben onunla yaşıyordum. Kalp atışları yavaş olsa da atıyordu sonuçta kalbi. Nefes alıyordu. Ve ben her şeyimle o cılız nefeslere ve o yavaş atan kalbine tutunmuştum. Evimizi bile unutmuştum. Odalarını, oğlumun odasını unutmuştum. Elimde Arda'nın kanlı tshirtü burada bekliyordum. Gözde tişörtü alıp yıkamak istemişti ama vermemiştim. Onun kokusunun kaldığı son şey bu tişörttü. Demir'e babasını gösterdiğimizde elini cama koyup ağlamış ve hastaneyi birbirine katmıştı. Herkes çok özlemişti Arda'yı. Mert bize belli etmek istemese de her gün kardeşim diye ağlıyordu. Annesi oğlum diye sessizce inliyordu. Kızgın ve kırgın olduğu babası ise değerini çok iyi anlamıştı Arda'nın. Ben ise onunla birlikte her gün soluyordum. O orada yattıkça ben ölüyordum. Demir'in yanına gidemiyordum. Çünkü onu görünce aklıma Arda geliyordu. O mavi gözlerinin bana bakarken nasıl parladığı aklıma geliyordu. Doktor yoğun bakıma girip rutin kontrolleri yaparken herkes yerinden kalktı ama ben kalkmadım. Çünkü yine aynı şeyleri deyip umutsuzca konuşacaktı. Benim umuda ihtiyacım vardı. O güçlüydü çünkü ölüme direniyordu bunu biliyorum. Oğlunu bırakıp gitmezdi. Sırf oğlu için bile hayata tutunurdu. Doktor yine bir şeyler gevelediğinde gözlerimi kapattım. Düğünümüz aklıma gelince burukça gülümsedim. Beni nikah masasında terk etmesi, sonra benim ağlayarak ormana koşmam, onun başka bir kızla şey yapması, akşam bana güven demesi. Aklıma benden özür dilemesi gelince en iyi yaptığım işi yapıp ağlamaya başladım. Beni mezarlıkta korkutunca evde sürpriz hazırlaması, balkondan bağırıp özür dilemesi... O günleri geri getirmek için şu an nelerimi vermezdim ki. Uyansın da bana kızsın, bağırsın önemli değil. Yeter ki o uyansın. Benim yüzümden yatıyordu o yatakta. Ona hep zarar vermiştim. İkinci kez benim yüzümden hastanedeydi. Yoğun bakımdan gelen sesle gözlerimi açıp hemen oraya koştum. Makineye baktığımda düz çizgiler vardı ve ötüyordu. Doktor diye ses tellerim patlayasıya kadar bağırıp olduğum yere çöktüm. O kadar savaşmışken şimdi olmazdı. Pes edemezdi. O Arda Kaya'ydı. Çığlık atıp yere vurduğumda Mert beni yerden kaldırmaya çalıştı. Ona aldırmayıp yere daha çok vurmaya başladım. Ellerim kanamaya başlamıştı ama zerre acı duymuyordum. Ona bir şey olamazdı. Olmazdı. Hayır o yaşardı bizim için. Mert'in ellerinden kurtulup ayağa kalktım. Cama ellerim yaslayıp doktora baktım. Doktor umutsuzlukla bana bakınca kafamı iki yana sallayıp ellerimle cama vurdum. O salak doktor inanmalıydı. Arda'ma inanmalıydı. Elindeki cihazla kalbine şok yapınca Arda'nın göğsü havaya kalktı. Tekrar ve tekrar. Doktor yine bana bakınca anladım ne olduğunu. O konuşmayı yapacaktı işte. O lanet konuşmayı. Duymak istemiyorum ki ben. Ellerimle kulaklarımı kapatıp yere oturdum. Annesi oğlum diye bağırıp ağlarken Demir'in de ağlayan sesini duydum. Dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerime vururken biri bana sarıldı. Bağırarak ağlarken el sırtımı okşayıp bana teselli veriyordu. Sarılan kişiyi sertçe ittirip ayağa kalktım tekrar. Öfkem ve acım birbirleriyle yarışıyorlardı. Camdan baktığımda elimle ağzımı kapattım. Bitmişti her şey. Kocamın üstüne beyaz örtü örtülürken hızla yoğun bakıma girip üstünden beyaz örtüyü çekip yere attım.

SADECE EVLİLİK Mİ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin