Özel Bölüm

2.3K 73 4
                                    

5O K OLMANIN ŞEREFİNE!!

Öncelikle hikayemi okuyan, oy veren, yorum yapan herkese çoooooook teşekkür ederim. Bu hikayeye gerçekten belli bir kurgu olmadan başladım. 50 k olmak imkansız geliyordu bana. Ama oldu. Arda ve Sinem ikilisi çok sevildi. Başka hikayeler de denedim ama hiçbiri bu hikayenin yerini tutamadı. Ne yalan söyleyeyim ben de en çok bu hikayemi sevdim. Ben de size bir ödül olarak özel bir bölümle geldim. Arda'nın kaza anına götürecek bu bölüm bizi. Şimdiden iyi okumalar. ...

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Evden sinirle çıktım

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Evden sinirle çıktım. Babam... o adam nasıl benim babam olabilirdi? Nasıl bu kadar iğrenç bir insanın oğlu olabilirdim? Seçemiyordu işte çocuk anne ve babasını. Seçsek zaten yaşar mıydık bu acıları? Kardeşim vardı. Başka bir kadından, babamın kanından bir kardeşim. Öğrendikten sonra eve gelip babamla kavga etmiştim. Sonuç yine ben yenilmiştim. Zaten alışkındım bu yenilgilere. Ama bu sefer daha farklıydı. Bir kardeşim vardı. Babamın bile bilmediği bir kardeşim. İşin ilginç tarafı da burasıydı işte. Kardeşim olduğunu ben babamdan değil, babam benden öğrenmişti. Yediği haltın sonucunu bilmiyordu yani bunca zaman. Sokakta ellerim cebimde boş boş yürüyordum. Çocuktum daha. Babama kızsam da o benim babamdı. Kahramanımdı. Ona hep imrenerek bakıyordum. Çünkü o çok ama çok güçlüydü. Şimdi küçük kardeşimi görmeye gidiyordum. Çok sevimliydi. Bakır rengi saçları vardı. Benim gözlerimin tam tersine onunkiler kahverengiydi. Babama benden daha çok benziyordu. Onu ilk gördüğümde sevmedim onu. Çünkü o babama benden daha çok benziyordu. Ben ise ne anneme ne de babama o kadar benziyordum. Sanki ikisine de ait değilmişim gibi. Dar bir sokağa sapıp yürümeye devam ettim. Fakirlerdi. Gecekonduda oturuyorlardı. Onun bu halini hatırlayıp durdukça yemek yemek bile gelmiyordu içimden. Mert bile fark etmişti halimi ama onu terslemiştim. Köhne sokağa dönüp birbirlerine benzeyen gecekonduları teker teker geride bıraktım. Kardeşimin evinin önünde durdum. Kadın bana bilemediğim bir ifadeyle bakmıştı. Belki daha büyük olsam anlardım ama değildim işte. 13 yaşında bir veletin tekiydim. Evi de terk etmiştim. Mertlerde kalırdım artık. Tahta kapıdan girip zile bastım. Kimse açmadı. Tekrar tekrar çaldım zili parmak uçlarımda yükselip. Boyum anca yetiyordu zile. Küçük bir çocuk açtı kapıyı. Kardeşim Poyraz.

-Arda abi?

+Kardeşim.

Dediğim gibi sarıldı bana. Kendimi büyük gibi hissetmiştim. Böyle abi gibi...

-Abi beni parka götürür müsün?

+Götürürüm. Hem birlikte kaydıraktan kayarız, çamurdan ev yaparız.

-Yaşasın!

Kardeşimin elini tutup parka doğru yürümeye başladık. Zıplaya zıplaya gidiyordu. Mutluydu. E ben de mutluydum. Köşeyi dönerken büyük bir gürültü koptu. Nolduğunu anlayamadan siyah takım elbiseli adamlar sarmıştı etrafımızı. Elimdeki el kasılmıştı korkudan. Ben de korkuyordum. Kimse de bize yardım edemezdi. Bana bir şey yapmalarından değil kardeşime zarar vermelerinden korkuyordum. Kardeşimi arkama alıp adamlara baktım. Gözlerinden hiçbir şey okuyamıyordum. O kadar boş bakıyorlar ki.

+Bizden ne istiyorsunuz?!

Diye bağırdım. Korktuğumu ancak böyle saklardım.

-On üç yaşındaki bir çocuk için fazla cesursun Arda.

Bizim için gelmişlerdi. Bize bir şey yapacaklardı. Arkamda tişörtümü sıkan kardeşime baktım. Gözleri dolmuştu. Onu korumam gerekiyordu.

+Bizden ne istiyorsunuz?! Kimsiniz siz?!

-Kim olduğumuz önemli değil. Önemli olan biraz sonra olacaklar. Kardeşini ver bize. Biz de sana hiçbir şey yapmadan bırakalım seni.

Benden bunu isteyecek kadar aptallardı demek. Kardeşimi vermeyecektim onlara.

+Bunu size düşündüren ne?

-Korkuyorsun. Bunu gözlerinden anlayabiliyorum çocuk.

+Korkmuyorum. Kardeşimi de size vermiyorum. Almak istiyorsanız önce beni geçmeniz gerek.

Şu an saçmalayan kesinlikle bendim. Beni çok kolay geçeceklerdi. Beş dev gibi adama karşı iki çocuk. Aynı cümlede bile belliydi kazanan.

+İki çocuk için fazla değil misiniz? Bu kadar mı korkutuyorum sizi?

Yürek yemiştim. Adamlar beni şurada iki dakikada öldürebilirlerdi. Benim amacım saçmalayarak sadece zaman kazanmaktı.

-Cesaretine hayran kaldım Arda. Ama birazdan olacaklar senin için hiç iyi değil.

+Kardeşimi vermem.

-Abi nolur gidelim.

-Kardeşine bak Arda. Ne kadar da korkmuş.

+Hiçbiriniz adam değilsiniz. On üç yaşındaki bir çocuğa ve kardeşine saldırmaya utanmıyor musunuz?

-Biz değil bize bu görevi veren adama söyle bunları.

Üzerimize gelirken geriye doğru gidiyorduk. Kim vermişti bu emri? Bizi kim tanıyordu?

+Kim? Söyle Kim?!

Adamın yüzündeki sırıtış hayra elamet değildi.

-Baban çocuk. Şimdi o söylediklerini tekrar et istersen.

Şiddetle başımı sağa sola salladım. Babam yapamazdı. Yapmazdı. Tamam kötü bir adamdı ama acımasız değildi. Kendi oğullarını dövdürecek kadar alçalmış olamaz.

+Yalan söyleme!

Diye bağırınca gür bir kahkaha attı.

-Niye yalan söyleyeyim? Emri baban verdi. Bunu senden niye saklayayım?

+Yapmamıştır! Babam öyle bir şey yapmaz!

-Emin misin?

Kardeşim arkamda beni çekiştirip ağlarken emin değildim. Babam... bunu yapmışsa eğer onu affetmezdim.
Ben bunu idrak etmeye çalışırken her şey bir anda oldu. Kardeşimi benden almaları, kardeşimin abi diyerek bağırması, benim adamların elinden kurtulmaya çalışmam.

+Bırakın onu lan!

-Abi lütfen bırakma beni!

+Poyraaaaz!

Adamlardan biri bana yumruk atınca yere düştüm. Kalkmaya çalışırken ikinci bir darbe daha geldi. Vücudum aldığım darbelerle uyuşmuştu artık. Kalkamıyordum. İki adam beni yerde tekmelerken gözlerim kararıyordu. Sadece kardeşimin sesi vardı. Ne acı ne de başka bir his. Sadece kardeşimin o acı sesi.

-Abimi dövmeyin nolur! Abime bir şey yapmayın! Bırakın onu! Tamam gelicem sizinle! Ama bırakın onu! ABİ!

Zor nefes alıp verirken sadece bir cümle çıktı ağzımdan.

+Af-affet be-beni karde-kardeşim.

Bunları yaşatan babamdı. Belki başka biri olsa bu kadar yıkılmazdım ya da pes etmezdim hemen. Ama bunları bize, bana, kardeşime yapan babamdı.

SADECE EVLİLİK Mİ? Donde viven las historias. Descúbrelo ahora