8. Bölüm

5.4K 444 132
                                    

King annesiyle olan kısa muhabbetini bitirdikten sonra tekrar bize katıldı. Lexi ile sohbet ettiğimi gördüğünde şaşırdığının farkındaydım ama konuşan ben değildim, oydu. Onlar içeri geri girdiğinde salondaki rahat koltuklara geçmiştik ve iki saati daha öldürmüştük. O kadar çok kokteyl içmiştim ki başım dönmeye başlamıştı ve kokteyllerin üzerindeki şekerlemeler bana garip bir enerji vermişti.

King ile iki saat boyunca parmaklarımı ondan ayıramıyormuşum gibi el ele kalmıştım, bir iki kere konuşurken kulağımın altından beni öpmüştü. O öptükçe ben tebessümle daha fazlasına ihtiyacım olduğunu anlatan bakışlarımı ona sunuyordum ama içimdeki duygular çok başkaydı, her geçen dakika da elini tutmaya alışıyor olmak da korkutucuydu.

Gece olmasını hiç istemiyordum ama saat on bire yaklaştığında Elena şarabın da etkisiyle mayışmaya başlamıştı. Lexi dışarı çıkacağını söyleyip hazırlanmak için odasına giderken King elimi tutup beni kaldırdı ve uyuyacağımızı söyledi.

Kapıyı açıp beni içeriye resmen ittirdi, kimse olmadığı için doğal haline geri döndü. Siyah duvar kağıtlarıyla kaplanmış odada sadece bir yatak ve dolaplar vardı. Tek kişilik rahat bir koltuk cam kenarına konulmuştu, inanılmaz boş ve sadeydi. King yanımdan geçtiğinde ilgim tekrar kendisine döndü. Çift kişilik yatağa bakarak "Burada kalmamalıydık." dedim.

"Hayır diyemezdim." dedi pek umursamadan. Alnını ovuşturarak odadaki banyoya ilerledi, musluğu açıp yüzünü yıkadığını duydum. Benden daha fazla içmişti ama konuşması bile kaymamıştı.

Geri döndüğünde beni aynı yerde dikiliyor olarak buldu. Yatağı işaret ettim. "Burada mı uyuyacağız?" dedim çekingen bir şekilde. "Birlikte?"

"Başka şansın var gibi mi duruyor?" dedi bilmiş bir şekilde. Yoktu, zaten onunla kalıyordum ve üzerinden kalkmıyor gibi bir izlenim yaratmıştım. Ayrı odalarda uyumak seçeneklere dahil bile değildi ve bir yan odaya kaçsam bile birisi beni mutlaka görürdü, evde ordu şeklinde insanlar geziyordu. Ona bakışımdan hoşlanmadığı belliydi. "Küvetin içinde de uyuyabilirsin Laura."

Karşımdan çekildiğinde homurdandım. Cam kenarına doğru ilerlerken üzerindeki kazağı tek eliyle tuttu ve başından çekip çıkardı. Gözlerim sırtında dondu kaldı. Göremediğim dövmesini loş odada ilk defa net bir şekilde gördüm ama sırtına uzandığını tahmin etmemiştim. Kolundan omzuna doğru ilerliyordu ama sırtını tamamen kaplamıyordu, kol gibi uzanan gölgeler vardı. King kazağını sandalyenin üzerine atıp bana döndüğünde ne düşüneceğini umursamadan dövmesine baktım. Gördüğüm yılan kuyruğunun devamı dirseğine kadar uzanıyordu, bambaşka şekiller, numaralar, yazılar küçük küçük işlenmiş ve dövme bir bütün olmuştu. Göğsüne açılan tarafta ise simsiyah olmayan, içi gölgelendirilmiş yılan bir kurukafanın içinden geçiyordu.

"Laura?"

Kalemle çizilmiş gibi görünen vücuduna bakmayı kestim. Boğazımı temizledim ve yatağın diğer kenarına geçtim. "Küvette uyumam." dedim. Yorganı açtım, ona mümkün olduğunca bakmamaya çalışıyordum. Eğer burada iki kişilik bir kanepe olsaydı şansımı orada denerdim ama tek kişilik sandalye gibi görünen koltukta sabaha kadar uyuyamazdım. Onunla deminden beri dip dibe olmak zaten beni fena halde garip bir moda sokmuştu. Evde ondan nefret ediyordum, dışarıda ise tam tersi davranmak kafamı allak bullak ediyordu.

Kemerini çıkardığını göz ucuyla gördüğümde yastığa eğilmekten son anda vazgeçtim. Kemerle uyuyamazdı ama kemerini çıkarıp attıktan sonra düğmesini açtı.

"King?"

İri gözlerini bana çevirdi. Pantolonuna ne yapıyorsun der gibi bakış attım. "Pantolonla uyuyacağımı mı sanıyorsun?" dedi. Aşağıya çektiğinde hiç beklemeden sırtımı ona döndüm ve yukarı bakıp derin bir nefes çektim.

OyunWhere stories live. Discover now