Salonda ayaklarımı uzatmış bir şekilde keyif yaptığım sırada Olivia'nın koşuşuyla doğruldum. Okuduğum kitabı kenara koyup pürdikkat dinledim. Kapı açıldı, kapandı ve "Hoş geldiniz Bay King," sesi bir saniye sonra geldi.
Yanlış duyduğuma inandım, telefonumu yanımdan alıp tarihe baktım. Bir gün erkenciydi. Aceleyle ayağa kalktım, neden fırladığımı bile bilmiyordum ama sesini duyduğum anda kalbim hızlanmıştı, sıcak ve bunaltan bir hava tepeme çökmüştü. İleri bir adım attım ama neden onu karşılamaya gittiğimi çözemediğim için hemen kendimi durdurdum.
Aptallık ediyordum, koşup boynuna atlayacağım yoktu, her şeyi inkar edebilirdim ama King'in yokluğuna alışabildiğimi söyleyemezdim. On dört gün geçmişti, bir haftalığına kaybolduğunda bile villada vakit geçmek bilmiyordu ve ben iki haftadır boğuluyordum.
Burada dikilmenin daha büyük bir aptallık olduğuna inandım ve kapının önüne çıkmak için hareketlendim lakin ben daha koltukların arasından çıkamadan salonun kapısından gölgesini gördüm ve sonra içeri girdi. Ben olduğum yerde durdum, o da içeri girmedi ve bana baktı.
Ellerimi arkamda birleştirip onu baştan aşağı süzdüm çünkü çok farklıydı. Üzerinde geniş omuzlarına oturan ama ona bol gelen gri ince kazak vardı, altında ise koyu renk bir kot pantolon, koca botlar... Bu benim gördüğüm King değildi, o hafta sonu bile böyle giyinmezdi.
Sonunda kapının kolunu bıraktı ve gözlerini yoluk bir tavuğu andıran tüylü kazağımdan çekebildi. Aslında dokunsa ne kadar yumuşak olduğunu fark eder ve bu şekilde bakmazdı.
Bu inceleme hali garip bir duruma dönüşmesin diye sırıttım. "Görüşürüz olmadığı için hoş geldin de yok." dedim ama sözlerim onu sinir etmedi. Sinir olmamasına sinir oldum.
Kapıyı kapattı ve içeri girdi. Masasının üstüne Dexter'ın bıraktığı tonlarca dergiyi eliyle dağıttı ve hepsinin kapaklarına baktı. Dergilerle alakalı bir işi olduğunu sanmıyordum ama olsaydı da şaşırmazdım. Elimi attığım yer Drake'e çarpıyordu. İçtiğim su da buna dahildi.
"Hatırladığım kadarıyla görüşürüz demiştim."
"Uzun bir uğraştan sonra." dedim takılmamış, çoktan unutmuş bir şekilde. Koltuğa parmaklarımı yasladım ve onun birkaç kağıdı okumasını izledim. Dexter habire salona bir şeyler bırakıyordu, görmesini istediği her şey salon masasındaydı. Neredeyse hepsini karıştırmıştım ama şu an okuduklarının ne olduğuna dair bir fikrim yoktu, yabancı dillerde yazılmışlardı. İlgimi çekeceğini de düşünmediğim için çevirme zahmetine girmemiştim. "Bir gün erken geldin." dediğimde dudağının kenarı belli belirsiz kıvrıldı.
"Günleri mi sayıyordun?" dedi ve okumayı bıraktı. Masaya yaslanıp bana döndü. "Beni pencerenin önünde beklemediğinden eminim."
"Tabii ki beklemiyordum."
"Kafanı dinleyeceğini biliyordum. Sessizlik nasıldı Laura?"
"Kötü." dediğimde King'in zar zor yakaladığı o 'şakacı' tavrı kayboldu. Adam dürüstçe konuştuğum an başka birisine dönüşüyordu. Duymayı beklemediği bir şey ağzımdan çıktığında ciddiyete bürünüyordu ama en çok şaşırıyordu. Onun bu suratını görmeye de ben bayılıyordum, tıpkı onun beni sinir etmeye bayıldığı gibi.
"Yoksa beni özledin mi?"
"Özlemedim dersem yalan söylemiş olurum King." Düşündüğüm doğruydu, şaşırıyor ve tepki veremiyordu. Bana şüpheyle baktı, oturduğum yeri inceledi ve içimdeki ses sabahın bu saatinde alkol aldığımı düşündüğünü söylüyordu. "Sizin on dört gününüz nasıl geçti Bay Drake?"

YOU ARE READING
Oyun
RomanceÇıkar ilişkisine dayalı bir anlaşma. Dışarıdaki gözler için büyük bir aşk, gerçek yüzüyle tartışma dolu bir sözleşme. Başlangıç: 3 Ocak 2023 Bitiş: 27 Ocak 2023