Bırakacağım

2.2K 138 154
                                    

Annemin odasından çıkan doktora ümitli gözler ile baktım.

Babamla, doktordan gelecek umut dolu bir cümle bekliyorduk lakin bakışları umudumuzun kırılmasına neden oldu.

"Karım nasıl doktor?" diye sordu, babam.

"Üzgünüm Kenan Bey. Tahminimizden bile fazla dayandı ama artık vücudu mikroplara karşı çıkamıyor."

Hayatımın değişmesini sağlayan "ilk kez" gördüğüm babamın gözyaşı ile derin bir nefes verdim.

Nefesim bile titriyordu.

"Yanına gidip hasta ile vakit geçirmenizi öneririm. Fazla zamanı kalmadı."

Doktorun önerisini bekliyormuş gibi babamla doktoru geride bırakıp yatak odasına girdik.

Annemin tedavilere yanıt vermediği fark edildiğinde en azından rahat etsin diye onu eve getirmiştik.

Yatağında uzanmış, olacakları, doktorun dediklerinin ne olduğunu anlayan anneme baktım.

Solmuş teni adeta bize veda ediyordu.

"Kenan." dedi, annem zorlukla.

"Yorma kendini, ben yanına gelirim."

Babam, annemin başucuna oturduktan sonra sevgiyle annemin saçlarını okşadı.

"Kenan evliliğimiz boyunca bir şey istememe izin vermeden hayatımda isteyebileceğim her şeyi önüme koydun, ben senden razıyım."

Babam, annemin konuşmasını böldü ve "Ben de senden razıyım ama yorma kendini nur yüzlüm. Ben biliyorum, duygularını. Anlatmakla yorulma." dedi.

"Senden ilk ve son kez bir şey isteyeceğim." diyen annemin gözleri dolmuştu.

"İste, hayatımın yarısı. İste."

"Ben hayatımızdaki tehlikelere ve strese dayanamadım. Bu yaşta yakalandım hastalığa. Aynısı kızımızın başına da gelsin istemiyorum."

Annemin gözünden bir yaş süzülürken "Anne." dedi.

"Ben iyiyim. Sen... Beni düşünme."

Annem benimle tartışmaya girmeden babama konuşmaya devam etti.

"Kenan işin çok tehlikeli. Ne sana ne de kızımıza zarar gelsin istiyorum. Lütfen... Kızımızın güvenliği için doğru kararı ver."

Babam, annemin elini tutup dudaklarına götürüp öptükten sonra "Söz veriyorum. Kızımızı korumak için her şeyi yapacağım." dedi.

"Esila." dedi, annem.

Yaşlı gözler ile ona baktım. 

"Sarıl annene son kez." dediğinde kendimi tutamayarak hıçkırıklara boğuldum ve annemin kolları arasındaki yerimi aldım.

Babam, benim arkamdan sarılmamıza katılırken annem, "Sizi seviyorum." dedi.

Ona karşılık onu sevdiğimi söyleyecektim ki annemin başı, omzuma düştü.

Korkuyla, "Anne." dedim ve geriye çekildim.

"Anne!"

Son nefesi itibaren içimde ortaya çıkan boşluğu doldurmak için babamın göğsüne kapandım.

"Baba..."

Titreyen sesim, babamın kulaklarına gidiyor muydu, emin değildim. 

Hayattan kopmuş gibiydi, sanki transa geçmişti.

Babamın elini sırtında hissettiğimde anladım her şeyin bittiğini.

Annemin cansız bedenini daha çok görmeyeyim diye yüzümü, göğsüne gömerken "Onu öldüren ben oldum." dedi.

Bu düşüncesini daha önce hiç benimle paylaşmamıştı.

Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Baba, bu kimsenin suçu değil."

"Suçsuz yere mi ölüyor insanlar? Öyleyse hayat niçin böylesine adaletsiz. Neden doğuyoruz lan?"

Babam düşüncelerine hakim olamayarak ayağa kalktığında onu izledim.

"Annemin bedeni, hastalıkların yaşamasına müsaitti sadece. Lütfen onu daha yeni kaybetmişken bu düşünceler ile beni üzme."

Babam derin bir nefes aldı ve "Gel buraya." dedi.

İtiraz etmeden ona sarıldım ve "İyileşir sanmıştım, geride bırakırız sanmıştım." dedim.

"Hayat, hayallerimizin acıya büründüğü yerde başlıyor." 

Babam güçlü durması gerektiğini düşünüyordu.

Gözyaşlarını sildi, duruşunu dikleştirdi.

"Odadan çıkalım. Sen biraz dinlen, ben de annenin cenazesini almaları için birilerini ayarlayalım."

"Tamam baba." diyebildim sadece.

Zaten odanın kapısına doğru yürümeye başlamıştık.

Odadan çıktığımızda babam, "Annen haklıydı." dedi.

"Hangi konuda?" diye sordum. 

"Seni bu tehlikenin içinde daha fazla tutamam."

"Öyleyse ne yapacağız?" diye sordum.

"Bırakacağım." dedi, kararlılıkla.

Şok içerisinde "İşini mi?" diye sordum.

"Evet, işimi."

"Baba şu anki ününe kavuşmak için senelerdir uğraştın. Şimdi böyle kolay vazgeçemezsin."

"Kolay değil ama kararım kesin. Annen gibi seni de kaybedemem. Bir masumu daha yolumda feda edemem."

Diyemedim.

Diyemedim, masum değilim.

Diyemedim, ben de senin yolunda ilerledim baba.

Ölürsem suç senin değil, benim.

Diyemedim...

"Beni yirmi beş yıldır koruyabiliyorsun. Korumaya devam edebilirsin."

"Anneni de koruyordum güya. Bana otuz yıl dayanabildi sadece."

"Baba..."

"Kararım kesin Esila. Kendini bu hayatımızı bırakmaya hazırlasan iyi edersin."

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin