Anlaşma

503 71 125
                                    

Eve geldiğimizde babam bizi kapıda bekliyordu.

İçeri girdiğimizde dışarıyı kolaçan etti ve "Takip edilmediniz, değil mi?" diye sordu.

"Adin peşimize adam taktı ama izimizi kaybettirmeyi başardık." dedi, Fatih.

"İyi, içeri geçin."

Bir şey demeden oturma odasına geçtim ve tekli koltuğa oturdum.

Aklım Adin'de kalmıştı.

"Benden habersiz bir işe karışmıştınız madem, doğru düzgün halledin." diyen babama dolu gözlerim ile baktım.

"Baba..."

"Ya sana bir şey olsaydı Esila?" diye bağırdığında bakışlarımı kaçırdım.

"O adam ile karşı karşıya gelemeyiz. Bizi ezip geçer."

"Özür dilerim baba."

"Sen neden kaçırıldığın gün o adamı kurtardın? O gün orada ölebilirdi, farkında mısın?" diye sorduğunda kalakaldım.

Ona eğilmesi için işaret vermiştim.

Onu kurtarmasaydım da olurdu.

Fatih her türlü beni bulurdu.

"Ben..."

"Sen ne Esila?"

Dayanamayarak "Başaramadım!" diye bağırdım.

Babam bağırmama şaşırırken "Öldüremedim!" diye tekrar bağırdım.

"Elime birçok kez fırsat geçti ama yapamadım! Yapmadım!"

 Babam neler olduğunun farkına varırken Fatih, yumuşak bir sesle "Esila." dedi.

Gözümdeki yaşları sildikten sonra ona baktım.

"Sen bu adam için bir şeyler mi hissetmeye başladın?"

"Sizin nişan da mı yalandı?" diye soran babama baktım.

Fatih sadece bu işleri bırakmadığını ve benim de karıştığımı söylemiş olmalıydı.

"Sizin bana dürüst olduğunuz tek bir an bile mi yok?" diye bağıran babam ile Fatih, "Üzgünüz." dedi.

"Esila topla eşyalarını. Gideceğiz."

"Baba..."

"Esila cevap verme bana! Sizin bu düşüncesizce hareketleriniz yüzünden son bir ayımız çöpe gitti! Annen hayatta olsaydı senin bu hareketlerinden ne kadar üzülürdü, farkında mısın?"

Sinirle ayağa kalktım.

"Sana layık bir evlat olmak istedim! Senin gibi olmak istedim! Madem bu işlere karışmamı istemiyordun, gözümün önünde yapmasaydın!"

"Esila ben zaten hata yaptım. Hayatım boyunca hata yaptım! Sırf seni korumak için bu hatalarımın üzerine gittim. Karşılığı bu muydu?"

"Buymuş demek ki."

Adin'in sesini duyduğumda başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

Korkuyla kapıya baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu.

Babam da Fatih de bellerinden tabancalarını çıkarıp Adin'e doğrulturken camdan gelen kırmızı ışıklar üzerime düştü.

Dışarıya keskin nişancı yerleştirmişti.

"Ben olsam o silahları yere indirirdim." diyen Adin ile Fatih, babama baktı.

Babamın fazla seçeneği yoktu.

Tabancasını yere attı. 

Fatih de onun arkasından kendisininkini yere attı.

"Ne zamandan beri?" diye sordum.

"Mersin'e geldiğimde biliyordum. Unuttun mu, fotoğraf kadrajına sen girdin. Bana da seni araştırmak düştü."

Onca gündür benimle oyun oynayan oydu.

Ben değildim.

"Muhtemelen Adin Emir Saral avucumun içinde, onu parmağımda oynatabilirim diye düşündün." dediğinde "Sen de köpek gibi oynamadın mı?" diye sordum.

"Aslında eğlenceliydi."

"Ne eğlenceliydi? Her an öldürülebileceğin korkusu mu?"

"Beni sevişini izlemek."

Yumruğumu istemsizce sıkarken "Birkaç jeste sevdin, ben daha çok zorlarsın sanmıştım." dedi.

"Bugün niye kal, dedin. Gitmemem için yalvardın."

"Benim için babanı bırakabilir miydin, merak ettim. Açıkçası babanı benim için bırakmış olsaydın bu babana daha büyük bir acı yaşatırdı. Aynı zamanda gerçekleri öğrendiğinde sen de büyük acılar yaşardın."

"Seni öldürebilirdim alçak herif!" diye bağırdım, sinirle.

"Komodinin üzerine bıraktığım boş silahla mı? Ne ile öldürebilirdin Esila? Söylesene!"

"Adam gibi beni burada ilk gördüğünde gebertmeliydin." dedim. 

"O zaman nasıl babanı bulacaktım? Beni buraya sen getirdin."

Yüzüm solarken elim üzerime gitti.

"İzleme cihazı tişörtünün etiket kısmında. Bugün seni öperken taktım."

Sinirle ona yürüyordum ki "Sakın." dedi.

"Tek emrimle hem buradakiler hem de evlerinde masum masum oturan arkadaşların ölür. Doğru, sen onlara da yalan söylemiştin."

"Eğer onlara zarar verirsen seni gebertirim."

"Beni öldürdükten sonra neyi hedefliyordun? Fethi Korkusuz'u mu?"

Cevap veremeyecek kadar sinirliydim.

Kalbim kırılmıştı.

"Seninle bir anlaşma yapalım. Seni Fethi Korkusuz'a götüreceğim, cezanı orada çekeceksin. Ben de buradaki adamlarımı çekeceğim."

"Sana niye inanayım lan?" diye bağırdım. 

"Başka çaren mi var? Ya ölürsünüz ya ölürsün."

"Esila sakın." diyen babama baktım.

Ölmeye hazırdı.

Benim yüzümden ölecekti.

Eğer ona yalan söylemeseydim bunların hiçbiri olmayacaktı.

"Kabul."

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin