1. Bölüm

547 37 11
                                    

"Zaman yok, geçerken bana bi' uğrasan, ama soru sormasan."

"Yalan yok, ama itiraf etmek çok zor kendimi, hiç bilmediğimi"

"İnsan alışıyor alışıyor alışıyor, bu günlere bile bu günlere bile"

"Unutursam bana hatırlat, bana hatırlat"

"Bu pisliğin içinde bir.. adam var"

Mırıldandığım şarkıyı durduran, kapının hızla açılması oldu. Gelen babamdı.

"Bu akşam misafirlerimiz var. Güzelce hazırlan. Saçma sapan şeyler giyip beni rezil etme. Çok dikkat çekme."

Her zamanki kırıcı sözler.

"Okula gitmeyecek miyim?"

"Gerek yok. Zaten bir işe yaramıyor."

"Peki."

Her zaman beni kırıyorlardı. Fakat alışmıştım bu sözlere. Eskisi kadar acıtmıyordu.

Akşama misafir olacağı için duş alacaktım. Kareli bir pantolon, kırmızı kazak, siyah bir tişört ve kemer çıkarıp yatağın üstüne koydum ve duşa girdim.

Duştan çıktım ve seçtiğim kıyafetleri giydim.


Akşama kadar yapacak bir işim olmadığı için, çizim yapmaya karar verdim.
Çizim benim her şeyimdi. Mutluyken, üzgünken, heyecanlıyken, sinirliyken, kısacası ne zaman istersem yapardım. Benim içimi dökme yöntemim buydu.

Defterimi çıkarıp bir şeyler karalamaya başladım. Çok tatlı bir inek çizmiştim. Herkesten sakladığım yanım çizim yaparken ortaya çıkıyordu.

(Pinterestten alınmıştır ben çizmedim*)

Saat 5'i 57 geçiyordu. Sanırım birazdan misafirler gelecekti. Misafirlerden her zaman nefret ediyordum çünkü genellikle babam ve anneme benziyorlardı.

Kapım tıklatıldı.

"Gel!"

Evimizin hizmetlilerinden Selen abla gelmişti. Onu seviyordum çünkü beni yargılamıyordu.

"Arın'cım, misafirler geldi. Hadi aşağı in."

"Tamam Selen abla beş dakikaya aşağıdayım" dedim.

Hafifçe gülümseyip odadan çıktı. Geriliyordum çünkü yanlış bir şey yaparsam sonuçlarına katlanmam gerekirdi. Çocukluğumdan beri her yanlış yaptığımda farklı cezalar alırdım. Bazen bodruma kilitlenirdim, bazen sevdiğim bir şeyi elimden alırlardı, bazen arkadaşlarımla iletişimimi keserlerdi.
Daha kötüleri de olmuştu.

Daha fazla geçmişi düşünüp zaman kaybedemeyecektim.
Telefonumu cebime atıp aşağıya indim. Salondan konuşma sesleri geliyordu.
Ben de oraya yöneldim. İçeri girdiğimde takım elbiseli, 50'li yaşlarında bir adam, adama benzeyen benim yaşlarımda gibi gözüken bir çocuk, ve 40'lı yaşlarında kırmızı elbise giymiş bir kadın vardı.
Salona girdim ve karşılarına geçtim.

"Hoş geldiniz efendim. Ben Arın." dedim.

Karşıdaki kadın beni garip bir şekilde süzdü ve sahte bir gülümsemeyle,
"Hoş bulduk canım, ben Naz, annenin yakınıyım."dedi.

Yanındaki adam soğuk bir ifadeyle,
"Hakan."dedi.

Sanki düşmanıymışım gibi bakıyordu. Gören de şirketini batırdım sanacak.

Bakmasana öyle katil.

Çocuk öne atılıp çapkın bir ifadeyle,
"Kaner, canım"dedi.

Şu an suratına kızarmış yağ dökmek istiyordum. Aptal olduğunu düşünüyordum.

Annem her zamanki sahte maskesini takınıp,
"Arın'cım, yanımıza otursana. Ayakta kaldın"dedi.

Midemi bulandırıyordu.
Ona baktığım her an kusmak istiyordum.
Kimse gerçek yüzünü bilmiyordu.
Oysa ki ben yaptığı her şeyi biliyordum.

Onlardan uzak bir koltuğa oturdum. Babam sinirli bir ifadeyle bana baktı. Umursamadım. Zaten her halükârda ceza alacaktım. Onlar sohbete daldıklarında bana kilitlenmiş çocuğa baktım.
Koşa koşa ona gideceğimi mi sanıyordu?
Oysa ki ben ağzına telefonumu sokmak istiyordum.

Selen abla salona girip yemeğin hazır olduğunu bildirdi.

Herkes ayaklanınca ben de ayağa kalktım.
Yemek odasına son giren ben olduğum için oturacağım yeri seçememiştim. Ne tesadüftü ki gerizekalı çocuğun yanı boştu.
Mecburen oraya oturmalıydım.

Herkes oturdu ve yemekler servis edildi.
Tabiki de ben çok az yemiştim. Fazla yiyince annem ceza veriyordu. Zaten midem daha fazlasını almıyordu çünkü çocukluktan beri böyleydim.

İlerleyen saatlerde büyükler sohbete dalmışken Kaner'in bacağıma dokunmasıyla ayağa fırlamam bir oldu. Herkesin bakışları bana döndüğünde,
"Ben bir lavaboya gideyim. İzninizle." deyip hızlı adımlarla banyoya geçtim. Tam kapıyı kapatacaktım ki kaner içeri girdi.

"Ne halt yiyorsun sen!"

"Gerçekten rahatsız olduğunu bana söyleme. Hoşuna gittiğini biliyorum."

"Çık dışarı aptal herif!"dedim.

Sinirli bir ifade takınıp, "şimdi görürsün."dedi ve dışarı çıktı.

Ne yapacağını anlamıştım. Beni şikayet edecekti.

"Baba! Bu çocuk bana hakaret etti!" dedi.

"Yalan söylüyor! Asıl sizin çocuğunuz beni taciz etti!" dedim.

Naz hanım,"sen benim çocuğuma nasıl iftira atarsın! Terbiyesiz!" dedi.

Babam, "Odana çık Arın." dedi.

"Ben hiçbir şey yapmadım!"

"ODANA ÇIK ARIN!"

Gözlerim dolmuştu. Yine kimse bana inanmıyordu. Her zaman aynı şeyleri yaşıyordum. Bıkmıştım.

Daha fazla orada durmayıp yukarı yöneldim. Kaner bana sırıtarak bakıyordu. Onu öldürmek istiyordum.

Odama girdim ve gergince beklemeye başladım.

Yarım saat sonra kapım hızlı bir şekilde açıldı ve babam hiddetle içeri girdi.

"Sen nasıl misafirlere hakaret edersin!" dedi.

"Yemin ederim, yemin ederim hiçbir şey yapmadım. O benim bacağıma dokundu."

"Sen onu baştan çıkarmışsındır!"dedi.

Benim ailem böyleydi işte. Bana hiçbir zaman inanmaz, hep suçlu görürlerdi beni.

"İki gün sakın eve gelme." dedi ve odadan çıktı.

Ben de başka çarem olmadığı için çantamı hazırlayıp dışarı çıktım.

_____

Merhabalar, biliyorsunuz ki büyük bir yıkım var Türkiye'de. Ben de bir depremzede olduğum için toparlanana kadar uzun bir süre bölüm atamayacağım. Size haber vermek istedim. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hoşça kalın, tekrar görüşmek dileğiyle!

SAKLI KUTU (Mpreg)Where stories live. Discover now