"Bölüm 2"

30 25 0
                                    

İçeri girdiğimde sakin huzurlu bir ortam karşıladı beni. Dışarının aksine içerisi gösterişten uzaktı. Bebek mavisi ve beyaz'ın hakim olduğu duvarlar bana gökyüzünü andırıyordu. İçeride hafif lavanta kokusu vardı ve insana daha çok huzur veriyordu. Etrafı süzerken kulağıma çalınan sesle arkamı döndüm.

"Günaydın Emir bey hoş geldiniz!"

Karşımda sekreteri olduğunu tahmin ettiğim kadınla konuşan adamı süzmeye başladım bu kez. Simsiyah saçları, koyu gözleri. Dudağının altındaki küçücük ben'i vardı. Kot pantolon,beyaz t-shirt ve deri ceket vardı. Şirket yöneticisinden çok motorcuyu andırıyordu.

Yani benim bildiğim patronlar takım elbise giyinirdi. Değil mi?

Kafasını çevirip bana baktı. Sonra başını çevirip sekreteriyle elindeki kağıt hakkında konuşmaya devam etti. Göz ucuyla da beni süzmeyi ihmal etmedi. Bir kaç saniye sonra sekreterin bana doğru geldiğini gördüm.

"Merhaba efendim birine mi bakmıştınız?"

"Hayır, yani evet. Ben halk ile ilişkiler uzmanı olarak bugün işe başlayacaktım. Toplantımız vardı ama yeni geldim kimseye bir şey sorma fırsatım olmadı" diye cevap verdim. Emir Devran ellerini bağlamış olduğu yerde bana bakıyordu.

"Anlıyorum efendim. Dilerseniz sizi toplantı odasına götüreyim" Saygısını eksik etmeden tebessüm eden orta yaşlı kadına baktım. Tebessümüne tebessümle karşılık verip onu takip ettim. Gitmeden Emir Devran'a bakış atmayı da unutmadım.

Çok geçmeden toplantı Emir'in gelmesiyle başladı.

~•~

Sıkılmıştım. Hem konuşmalardan hem de sık sık Emirle göz teması kurmaktan. Sıkıldığımı belli mi ettim acaba? Aman olsun ya ne olacak. Ben bunları düşünürken yeni bir cümle duydum.

"Evet arkadaşlar toplantı bitmiştir,sorusu olan?" Kimseden ses gelmedi.

"Güzel, herkes işinin başına."

Herkes tek tek kalkıp çıkıyordu. İyi ama ben nereye çıkacaktım? Son olarak Emir kalkıp kapıya yöneldi. Sekreter de olmadığına göre ona sormalıydım herhalde.Ayağa kalkıp arkasından seslendim.

"Emir bey" Arkasını dönüp şaşkın bakışlarla bana baktı.

"Kusura bakmayın, ben yerimi bilmiyorum sekreteriniz de olmayınca size sormak istedim."

"Sen halk ile ilişkiler uzmanı mıydın?"

"Evet"

" Off saçmalık"

"Anlamadım"

"Sana demedim"

"Bana dediniz, çünkü burda benden başka kimse yok Emir, bey." Diyerek ekledim. Şaşkın şaşkın bakmaya devam ediyordu.

" Evet sana dedim. Çünkü bu bölüm biraz saçma."

"Üniversitede dersini ben vermedim üzgünüm "

" Neydi adın Deniz mi?"

"Evet"

"Deniz şu an bu şekilde bir bölüme ihtiyacımız yok o yüzden odan da yok"

"Ne yani? Neden aldınız beni o halde işe?"

"Müfredat gereği"

"Anladım" diyerek çantamı almaya yöneldim.

"Sekreterim yok" başımı kaldırıp baktım.

"Ne"

" Şu an sekretersizim"

"Girişteki kadın neydi peki?"

"Babamın sekreteri o"

"Peki, yani?"

"Sekreterim olabilirsin ama odan olmayacak. Benim odamda duracaksın"

Olur tabi, Yenur omega 3!

"Kabul"

"Tamam gel hadi" Eşyalarımı alıp peşinden gittim. Şirketin diğer bölümleri gibi camlı bir kapısı yoktu. Siyah kapıyı açıp içeri girdi. Onu takip edip girdiğim odada başım dönmüştü. Her yer simsiyah ve rakçı posterleriyle doluydu.

"Siktir" arkasını dönüp baktı.

"Pardon" diyip gözlerimi çevirdim. Tebessüm edip masaya yaslandı. Bana bakıyordu fakat odaya olan hayranlığımdan bakışlarına karşılık veremiyordum.

"Çok iyi"

"Öyle"

Ona bakıp konuşmaya devam ettim.

"Patronlar böyle olmaz diye biliyordum"

"İstemeyince istediğin şekilde güzelleştiriyorsun"

"İstemiyor muydun?"

"Mecburdum" diyerek yere baktı.

Neyin mecburiyeti? Bu niye mafya babası gibi davranıyor lan? Psikopat olabilir mi? Düşünsenize odada beni parçalara ayırıp, parçalarımı fayans niyetine yere döşüyor. Bakışırken onu süzdüm. Biraz masum,biraz çılgın duruyordu. Yok ya yapmaz bence. İnşallah...

"Başlayalım o zaman"

"Başla"

Sessiz çıkan sesi beni biraz ürküttü ama sevdim bunu. Hem yakışıklı,hem sempatik hem çılgın. Çok iyi!

Biriniz bana tokat atsın. Bişey oluyor,durmam lazım,şart!



AHTERWhere stories live. Discover now