♔︎ 1

236 16 2
                                    

Lee Felix:
Ne yapmayı planlıyorsun?

Im Nayeon:
Bugün yapacak işlerim var.
Momo'ya pirinç keki yapmasında
yardım etmeliyim. Sen?


Lee Felix:
Her zamanki gibi pazarı
gezip sorun var mı ona bakacağım. İkiniz de dikkat edin.

Im Nayeon:
Eğer yardıma ihtiyacın olursa
ya da bulman gereken birşey
Varsa bize söyle.
Momo'yu bizzat göndereceğim.

Lee Felix:
Pekala. İhtiyacım olursa
sana geleceğim! Dikkat çekmeyin.

"

Hey abi! Benimle pazarı gezmek ister misin?"
"Yapacak işlerim var Lee!"
Felix arkasını dönüp gidecekken arkasından abisinin sesini duymasıyla yavaşça geri döndü.
"Bu arada, İhtiyar Kim'e uğramayı unutma."
Felix başıyla abisinin dediği şeyi onaylayıp yanındaki boy aynasına gitti ve üstünü düzeltmeye özen gösterdi. Üstünde koyu kırmızı bir hanbok, başında ise siyah bir şapka, şapkanın kenarlarından sallanan irili ufaklı boncuklar..
Alnındaki bez ve belindeki katana ile tamamen yakışıklı gözüküyordu!

İyi gözüktüğünü farkettikten sonra çilli yüzüne bir gülümseme kondurarak doğruca pazara gitti..

Üzerinde renk renk hanbok bulunan kadınlar, tüccarlardan alım satım yapıyordu. Tüm halk Lee Felix'i tanıdığı için dönüp bakıyor ve ona hayran kalıyordu.
Herşey yolunda mı diye pazarı kontrol eden Felix, ileride bir kargaşanın çıktığını farketti..

Dikkatlice oraya doğru giderek iki yüzü kapalı ve mavi hanbok giymiş adamın kavga ettiğini gördü. İkisi de kılıcını çıkartmış birbirlerinin boğazına dayıyor ve sert gözlerle bakıyorlardı.
Soldaki adam hızlıca yüzünü Felix'e döndü ve tek hamlede hızlıca karşısında duran yüzü kapalı adama kılıcını sapladı.
Lee Felix derhal kılıcını kınından çıkartıp adama doğru tuttu, adam elini yüzüne götürüp peçesini açtığında prens küçük bir şok geçirdi.
"Bir kadın mı?.."
Kadın ile kılıcıyla savaştığı sırada tüm halk korkmuş yüzlerle çevreyi sarmış ve ikisine bakıyorlardı. Kimse küçük Prens'in incinmesini istemiyordu.

Kadın, Felix tam hamle yapacağı sırada sıçrayarak kaçtı ve Felix'in elindeki kılıç yerdeki toprağa saplandı. Bir süre bekledikten sonra kılıcını zar zor çıkartıp geri yerine koydu ve yerdeki adama göz atmak için usulca eğildi..

Adam baygın bir şekilde ve karnı kana bulanmış bir halde yerde yatıyordu, aldığı darbeyle şapkası çıkmış ve kıpkırmızı saçları ortaya çıkmıştı. Şapkanın altından topuz yaptığı saçları, tokayı kabul etmemiş ve tane tane yerlerinden çıkıp teller halinde yere serilmişti.

Felix eliyle hafifçe yüzündeki siyah peçeyi çıkarttı ve adamın yüzünü iyice inceledi.
Açık tenli, oldukça çekik gözlü ve mükemmel bir yüz hattına sahip bir gençti bu..

Aradan çok zaman geçmeden gözlerini hafifçe açmış ve göz bebeklerini yanında eğilmiş bir şekilde duran Lee Felix'e odaklamıştı. Koyu kahvelerinden gitgide kaybolan ışıkla beraber, saniyeliğine açtığı gözleri tekrardan kapanmıştı. Felix yanındaki adama eliyle kılıcını verdi ve yerdeki adamı kucağına alarak şifahane'ye götürdü..

"Sanırım ağır yaralanmış Prens'im"
"İyileştirmeyi dene"
"Sizin elinizde de kesik var, hemen tedavi edeyim."
Doktor denilen yaşlı adam içeriden bir sargı bezi ve merhem getirerek yeşil renkteki merhemi Lee Felix'in eline sürmeye başladı. Ardından sargı bezini nazikçe eline dolayarak sabitledi. Elini tedavi ederken aynı zamanda da korkarak ona bir soru sormuştu.
"Bu kişi...sizin tanıdığınız mı prensim?"

"Hayır. İyileşince onun salınmasını istemiyorum, askerlerimizle nerden geldiğini öğrenmemiz lazım. Uyandığında ilk işiniz onu bize getirmek olsun, canı yansa bile!."

Yaşlı adam kafasıyla onayladığını belirten bir işaret yaptı ve ağır yaralanan, belinden omuzuna kadar sargı bezi sardığı gencin yanına geldi. Lee Felix ise şifahane'den çıkarak arkasını bile dönmeden gitti..

Devam edecek...

~Kral'ın Kayıp Oğlu~ {Hyunlix- BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin