Ilık esen bir sonbahar rüzgârında
Şehrin bütün kurumuş yapraklarını
Birer ikişer dökerken,
Yine hüzün doluyor içime.
Bir şeyler fisıldıyor,
Dile gelmek istiyor adeta.
En güzel eğlenceyle,
Tenizlenmenin keyfini mi çıkartıyor.Doğanın rüzgârına,
Kendini kaptırıp.
Sararmış yapraklarını
Süzülerek dökerken.
Yoksa bilinçli bir
Acıyı mı çekiyorlar.Suların, vadinin, gökyüzünün,
Havası değişmiştir artık.
Kuşların ötüşü bile
Bir başka bu mevsimde.
Dere ve ırmak kıyılarında
Uzayıp giden söğüt ve
Kavak ağaçlarına ne demeli.
Doğanın sessizliğe gömülmesi mi?Etrafımdaki bağ ve bahçeler,
Bir orman gibi belirginleşir.
Kayısı ağaçlarının o muazzam
Sararmış yapraklarını,
Dökdükçe yerlere...
Adım atsan ayakların
Yapraklara gömülecek.Yapraklarını birer ikişer dökmüş,
Belki bir şiiri, belki bir ezgiyi,
Belki de bize ölümü mü?
Yoksa bize insan olmanın,
Bilincini mi hatırlatıyor sonbahar.Dip Not:
Bu şiir "Araştırma ve Makaleler 1" adlı kitapta yazmış olduğum "Sonbahar" makalesinden esinlenerek şiire dönüştürülmüştür. Makaleyi okumak için Ayrıca bakınınız.
YOU ARE READING
Dünden Bugüne Anılarım
PoetryDergilere en çok öykü gelir bazen sayılamayacak kadar çok. Şiir azdır deneme daha az. Eleştiri yok gibidir inceleme araştırma yazıları son yıllarda ne yazık ki hiç gelmez olmuştur. Şiirsiz bir hayat düşünemiyorum, şiirden ve sanattan uzak duran insa...