3.5

5.7K 266 68
                                    


"Meyra," İçeriden Ahu'nun sesi gelirken Matmazel'in mamasını kabına dökerek çömeldiğim yerden kalktım. Benim kalkmamla Matmazel direkt olarak mama kabına yönelirken hafifçe başını okşadım. Ahu'nun sesi bir kez daha kulaklarımda çınladığında onu daha fazla bekletmemek adına mutfaktan çıktım. Odamın kapısını açıp içeri girerken yatağın üstündeki elbise yığını dikkatimi çekmişti. Birkaç tane elbise dağınık bir şekilde yatağın üstünde duruyordu ve başlarında ise onlara karasız bakışlar atan bir adet Ahu vardı.

"Meyra," Ahu beni gördüğünde ağlamaklı yüz ifadesiyle bana doğru birkaç adım attı. "Yardım et ne olur? Birazdan yere çöküp ağlayacağım vallahi."

"Ne oldu ya? Bu kadar elbise nereden çıktı." Dağınık duran elbiselere kısa bir göz attım. Aralarında bir iki tane bana ait olan elbiseler de vardı.

"Çoğu benim getirdiğim, aralarında birkaç tanesi de senin. Çok kararsız kaldım. Lütfen yardımcı ol bana. Yoksa sabaha kadar çıkamayacağım ben buradan."

"Tamam," dedim yataktaki elbise yığınına doğru ilerlerken. "Sakin ol, telaş yapma bu kadar. Buluruz güzel bir şey."

Elimle üstte duran mor, kısa kollu elbiseyi alarak alttakileri görmek için alan oluşturdum. Böyle böyle yaklaşık yirmi dakikanın sonunda Ahu'ya zorda olsa bir elbise beğendirebilmiştim. Sade, siyah ve ince askılı bir elbiseydi. Eteğinde ise çok göze çarpmayan bir yırtmacı vardı.

"Oldu mu dersin?" Ahu'nun ayna karşısında kendisine bakarak sorduğu soruyla derin bir nefes aldım. Aşırı kararsız bir yapısı vardı ve herhangi bir olumsuz cevabımda üstündeki elbiseyi çıkarıp atacak gibi duruyordu.

"Çok güzel oldu bence." dedim dediklerimin daha inandırıcı olması açısından gülümserken. "Hem gideceğimiz yer içinde uygun. Hem..." Yüzümdeki gülümseme kendini muzip bir ifadeye bıraktı. "Kaan da çok beğenecek."

Kaan'ın adını duymasıyla gözlerinde bariz bir mutluluk ifadesi oluştu. Onun bu halinde kendimi görür gibi oldum. Bende böyleydim. Tan'ın adını duymam bile yetiyordu mutlu olmam için.

"Bekleme sende daha fazla. Hazırlan hadi, birazdan kapıya dayanır bizimkiler."

"Tamam," dedim elime daha önceden hazırladığım elbisemi alırken. "Giyinip geliyorum ben."

Ahu'nun bir şey demesini beklemeden banyoya ilerledim. Üstümdeki eşofman ve tişörtten kurtularak açık pembe, sırtında ip detayları olan elbisemi giydim. Dağınık bir şekilde topuz yaptığım saçlarımı açarak elimle dağıttım. Şampuanımın kokusu burnuma dolarken banyo dolabından saç kurutma makinesini aldım. Duştan çıktıktan hemen sonra bağlamıştım ve bu yüzden de kurumamıştı.

Tan ile çiftlik evine gitmemizin üstünden iki haftaya yakın bir zaman geçmişti. Gittiğimiz günün akşamı orada kalmış, sabah erkenden ise yola çıkmıştık. O akşamki yakınlaşmamızı hiçbir şekilde unutamıyordum. İlk başta biraz çekinsem de zamanla ortada çekinecek bir şeyin olmadığını anlamıştım. Tan, en son utanacağım kişi bile değildi benim için.

"Meyra?" Banyonun dışından Ahu'nun sesi gelirken kurutma makinesini durdurdum. Ahu, kapıyı hafifçe tıklatarak açtığında yönümü ondan tarafa çevirdim. "Şey, düzleştiricini kullanabilir miyim? Ben evden çıkmadan önce halletmiştim ama kabarmış birazcık."

Çekingen çıkan sesine karşı kaşlarımı çattım. "Kullan tabii, sorman hata." dedim elim az önce açtığım dolabın kulpuna giderken. Kapağı açarak düzleştiriciyi çıkardım.  Ahu, teşekkür ederek elimdekini aldı. Kapıyı kapatıp gittikten sonra tekrar önüme dönerek saçlarımı kurutmaya devam ettim. Dakikalar içinde kurutma işlemi bittiğinde hızlıca odama geçtim. Ahu çoktan saçlarını yapmıştı, hatta makyajı bile bitmişti diyebilirdim. 

Kedi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin