7-Anlaşma

94 11 0
                                    

Medyada Ecmel var💞

Azat'ı sinir etmenin verdiği zevkle getirdiği yemeği yedim ve tepsiyi aşağı indirmek için odadan çıktım.

Tek amacım tepsiyi mutfağa bırakıp odama geri dönmekti. Dönüş yolunda kimsenin konuştuklarını dinlemeye niyetim yoktu. Özellikle Azat ve Dilşah Hanım'ın...

"Anne bu konuyu daha kaç kez konuşmamız gerekiyor?"

"Oğlum bak sen beni anlamıyorsun. Bu kızdan bize gelin olmaz. Hazır kimse duymamışken vazgeçelim biz bu işten."

Dilşah Hanım berdel yapılsın istemiyor muydu, yoksa ben mi yanlış duyuyordum?

"Anne Havin daha on sekiz yaşında. Ben on sekiz yaşında olan bir kızı kendime eş olarak alamam. Bu ne bana yakışır ne de ailemize. Ayrıca insanlara bu şekilde örnek olmak istemiyorum."

Pekala ben yanlış duymuşum.

"İnsanlar neyin ne olduğunu bilmeyecekler ya, onlara Havin'in bu evlilikte gönlü olduğunu söyleriz olur biter."

"Anne olmaz dedim. Bu konuyu burada kapatalım. Ecmel ikna oldu, alışveriş yapıldı. Kadını ta nerelerden kaçırıp getirdik. Bu yolun dönüşü yok."

"Oğlum bu kadın evliliğe ikna oldu ama mecburiyetten oldu. Dili pabuç gibi her şeye cevap veriyor, bizi el aleme rezil eder. Sürekli alttan alttan bir şeyler söylüyor, anlamıyoruz sanıyor ama farkındayız hepimiz. Bu kızdan olmaz."

"Konuşacağım ben onunla sen merak etme. Ama Havin meselesini lütfen kapatalım."

"Konuşacaksın da ne zaman konuşacaksın? Şurada düğüne ne kaldı? Hem bu kız adet nedir bilmez kaç yıldır İstanbul'da yaşıyor bir anda buraya ayak uyduramaz. Terbiyesi de pek yok gibi zaten."

Daha fazla onları dinlemeyip bana ayrılan odaya gittim. Çünkü biraz daha orada kalsaydım kesinlikle Dilşah hanıma gereken cevabı verirdim.

Benden birkaç dakika sonra beklediğim gibi Azat da odaya geldi. Belli ki bu konuşmayı bugün gerçekleştirecektik.

"Müsaitsen konuşalım."

"Mantı açacaktım, sonra konuşalım."

Kaşlarını çatıp ciddiyetimi ölçtü. Şaka yaptığımı biliyordu ama delirme ihtimalimi kafasında tartıyor olabilirdi.

"Müsaitim konuşalım."

"Sakin olabileceksen oturacağım, yine abuk sabuk konuşacaksan yarını bekleyelim."

"Sana bağlı, neden geldin?"

Derin bir nefes bırakıp karşımdaki koltuğa oturdu, gözlerimi üzerinden çekmeden hareketlerini izledim. Kendinden emin duruşu zedelenmişe benzemiyordu, her ne söyleyecekse beni buna ikna edeceğine oldukça emin gözüküyordu.

"Tam bir baş belasısın ve benim seni yola getirmeye vaktim yok. Bu yüzden bir anlaşma yapmaya karar verdim yani eğer sen de istersen."

"Nasıl bir anlaşma bu?"

İlk söylediklerini es geçip tamamen anlaşma kısmına odaklandım. Hoşuma gidecek şeyler çıkabilirdi bunun altından.

"Evlilikten beklentilerimizi ve isteklerimizi söyleyeceğiz, sonuçta birbirimizi tanımıyoruz. Bu şekilde daha iyi anlaşabiliriz diye düşündüm, hem belki kavga da etmeyiz."

Kavga etmeme gibi bir olasılığımız yoktu ama yine de bu düşüncemi dile getirmedim.

"Demek istediğimi anlıyor musun?"

Bu Töre Değil Cinayet!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin