Oy ve yorumlarınızı bekliyorum lütfen🌹
Bölüm 2 kez silindiği için tekrar yazıyorum:(Keyifli okumalar
Sabah erkenden uyandığımda yatağımı toplayıp, kahvaltı için bir şeyler almaya dışarı çıkmıştım. Eve gelir gelmez aldıklarımla hızlıca bir şeyler hazırlayıp ardından Mira'yı uyandırmıştım. Dün çok yorulmuştu ve maalesef bugün işe gidecekti.
"Günaydın, beni de uyandırsaydın keşke beraber hazırlardık."
Mira uyku akan sesi ve yarı açık gözüyle konuşunca omuz silktim. Bu halde kahvaltı yapabilirse şükretmeliydi.
"Evde bir şey yoktu dışardan ufak tefek şeyler aldım, çoğu hazır zaten."
Usulca başını sallayıp, önündeki simide krem peyniri sürüp yemeye başladı. Acele etmesi lazımdı ama sanırım daha farkına varamamıştı.
"Mira, dün akşam için kusura bakma. O kadar çalıştın, sonra geldin burada bana yardım ettin geceye kadar. Şimdi tekrardan işe gideceksin. Dinlenemedin hiç."
"Olur mu öyle şey? Tabii ki yardım edeceğim. Dost dediğin böyle günde belli olur. Öğleden sonrası için izin aldım zaten beraber vakit geçiririz."
Uykusu biraz daha açıldıktan sonra daha hızlı yemeye başladı. Bu sırada konuşmayı da ihmal etmiyordu.
"Sen ne yapacaksın bugün?"
"Evdeki işlerimi bitirip hastaneye gelirim ben de."
"Düğünü nasıl açıklayacaksın insanlara?"
"Dur bakalım. Var aklımda bir şeyler. Sen düşünme bunları, geç kalacaksın bak."
On dakika daha kahvaltı masasında oyalandıktan sonra sonunda kalkabilmiştik.
Mira, ona işe gitmesi için birkaç kıyafet verdikten sonra, hazırlanıp çıkmıştı. Ben de masayı toplayıp bulaşıkları halletmiştim. Ardından buzdolabımı boşaltmaya ve temizlemeye başlamıştım. Çürüyen, ve bozulan şeyleri atarken, sağlam olanları ve buzluktaki şeyleri karşı apartmanda kalan öğrencilere götürüp vermiştim.
Ardından tüm aboneliklerin kapatılması için gerekli yerleri arayıp başvurumu yapmıştım. Böylece saat daha onbire gelmeden evdeki tüm işimi bitirmiştim. Şimdi biraz dinlendikten sonra artık hazırlanıp hastaneye gidebilirdim.
Telefonumdan gelen sesle oturduğum koltuktan kalktım ve mutfağa geri gittim. Sadece biraz dinlenmek istiyordum. Lütfen!
Arayan kişi Azat'tı. Çok bile beklemişti belki de.
"Efendim."
"Günaydın. Nasılsın?"
"Günaydın, Azat. İyiyim teşekkürler, sen nasılsın?"
"İyiyim ben de. Ne yaptığını merak ettim sadece, bir aramak istedim o yüzden."
Masum bir merak mıydı, yoksa beni mi kontrol ediyordu bilemedim. Yine de bozuntuya vermedim. İstanbul'da olduğum süre boyunca suyuna gidecektim.
"Evdeki eşyaları topladık Mira ile beraber. Biraz önce de arayıp elektriği, suyu falan hallettim. Yarım saate de evden çıkıp hastaneye gideceğim."
"Anladım. Kaç gibi döneceksin peki? Bilet aldın mı? İstersen senin için alabilirim?"
"Henüz almadım. Hastaneye gidip döndükten sonra almayı düşündüm açıkçası. Kaç gibi gelirim bilmiyorum."
"Umarım beni geçiştirmiyorsundur Ecmel."
Uyarı dolu sesi gerilmeme sebep olsa da aldırış etmedim. Daha fazla kalacak olsam bunu ona söylerdim. Buraya kadar geldikten sonra, gerisi çorap söküğü gibiydi zaten. Bir şekilde halleder, daha fazla kalırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Töre Değil Cinayet!
RandomBir hikaye nasıl başlamalı ya da nasıl bitmeli? *** Ecmel doğduğu şehrin gerçekleri ile tanıştığında kendini o şehirden kurtarmak için elinden geleni yapar ve İstanbul'da bir üniversitede tıp fakültesini kazanarak doktor olur. Mezun olduktan sonra v...