25.

2.9K 166 68
                                    

taehyung, jandarmalar tarafından kimseyle konuşamadan yukarı çıkarılmış bir odaya sokulmuştu. taehyung'u odadaki sedyeye yatırdılar. bir jandarma onu sedyede tutmaya çalışırken diğeri taehyung'un kollarını sedyenin tutunma yerlerine bağlamak için kelepçe arıyordu.

bulduğunda ise taehyung sedyeden kalkmaya çalışıyordu. fakat kapının önündeki bir jandarma gelip onu durdurmaya çalışıyorlardı. en sonunda iki kolunada kelepçeler takıldığında taehyung sedyedi ittirmeye çalışıyordu fakat nafile.

"ben deli değilim, bırakın beni!"

o bağırırken arkadan gelen jimin'i görünce sabit durdu. jimin'in ağladığını gördü. nedenini az çok tahmin edebiliyordu.

taehyung konuşmak için geldiğini anlamış, jandarmalara bağırmaya başlamıştı.

"siz çıkın! biz konuşacağız."

jandarma, burada olanların deli olduğunun farkında olduğu için kendini ne kadar zor da tutsa bir iç çekip dışarı çıktı. kelepçelerin anahtarları zaten kendisindeydi. ayrıca kapı önünden ayrılmayacaklardı.

"taehyung.. nasıl yaptın?"

jimin ağlarken, taehyung'un başındaki sandalyeye oturmuştu. taehyung'sa onu böyle görmenin üzüntüsünü yaşıyordu.

"jimin..."

ne açıklama yapacaktı ki? haksızdı.

"ruh sağlığının iyi olmadığını neden bize söylemedin? kardeşin değil miyim ben senin?"

"şştt, tamam jimin ağlama. beni umursama."

"ne demek umursama taehyung?!"

jimin ellerini gözüne koyup ovalamaya ve bağırmaya başladı.

"sen benim arkadaşım değil kardeşimsin! kardeşim olsa ona ancak bu kadar değer verebilirdim ve sen umursama diyorsun."

taehyung onu izliyordu. kendisi için değilse bile onu sevenler için üzülüyordu.

"özür dilerim..."

jimin ona o yatarken sarılmaya çalıştı. ardından kapı açıldı. hoseok ve seokjin gelmişti.

"bro, naptın sen böyle..."

ikiside sedyenin başına geçip konuşmaya, kelepçeleri incelemeye başladılar.

"namjoon nerde?"

"en son seninle alakalı bir kaç belge mi ne onları düzenlemesi gerekiyormuş."

cevap veren seokjin'di.

"ha bu arada taehyung.."

taehyung ona baktı.

"noldu?"

"jungkook'un evinin önündeki yaşadığınız olaylar şu an ülkenin gündeminde. dışarıda bir sürü gazeteci var."

"ciddi misin sen?"

"evet."

jin'den aldığı bu haber jungkook, abisi ve felix'e daha da kin duymasına sebep olmuştu. gerçekten hayatı kararttığı kadar kararmıştı.

"hapiste mi yatacağım ben bu yaşımda?"

jimin, ağlarken buruk bir şekilde güldü.

"namjoon iyi bir avukat, hem doktor cezanın hafifletilebileceğini söyledi."

taehyung arkadaşlarının yanında iyi hissediyordu. hatta onlara arkadaş değil, kardeş gözüyle bakıyordu.

jimin ne yapacaktı? en zor zamanlarında yanında hep taehyung vardı. diğerlerine karşı gereksiz yere çekinse bile taehyung hep onun yanındaydı. şimdi ne olacaktı? taehyung'sız aylar hatta belkide yıllar mı geçirecekti?

jimin bunları düşünürken taehyung'u ve kelepçelerini inceliyordu. daha da kötü olmuştu ve dışarı çıktı. taehyung'u daha da üzmek istemiyordu.

dışarı çıktığında jungkook'un kapının yanındaki koltuklara oturmuş ağladığını gördü. cam kenarında ise yoongi vardı. cama yaslanmıştı ve jimin'i görünce direkt ona sarıldı. sonra jungkook'un yanındaki iki boş koltuğun birine oturttu jimin'i. ikisine de konuşmaya başladı.

"ikinizde kendinizi saatlerdir heba ediyorsunuz."

jungkook, jimin'in oraya oturduğunu farketmemişti. hemen ona dönüp bir soru sordu.

"taehyung nasıl? iyi mi? ağlamıyor değil mi?"

jimin ona karşı sinirliydi çünkü ne olduysa taehyung'un ona olan takıntısı yüzünden olmuştu. jungkook'un suçu olmasada sinirliydi işte.

"söylesene jeon jungkook..."

jungkook'a biraz yaklaştı ve konuşmaya devam etti.

"kamerayı taehyung'un görmesini sağlayan felix'ten değilde, neden seni seven taehyung'tan şikayetçi oldun?"

yoongi, ikisini de seviyordu. biri arkadaşı biri sevgilisiydi ve bu durumda bir daha olay çıksın istemiyordu.

"sevgilim, tamam üzerine gelme."

ardından jungkook'a döndü.

"sende taehyung'un yanına git istersen, hadi."

jungkook ayağa kalktı ve kapıyı açıp içeri girdi. içeri girdiğinde kendini oraya ait değil gibi hissetti. taehyung arkadaşlarıyla mutluydu fakat jungkook'u görünce yüzündeki tüm mutluluk silinmiş, kin almıştı yerini.

"biz artık çıkalım o zaman."

seokjin konuştu ve hoseok'la dışarı çıkıp kapıyı kapadılar.

——————

ne tür bir müzik seçeceğimi bulamadım, siz halledersiniz. 🖤

obsession -tkWhere stories live. Discover now