1- EKSİK OLMAYAN KABUSLAR

224 121 278
                                    

Merhaba arkadaşlar herkese iyi akşamlar 🌸

İlk Hikâyem ile karşınızdayım.

Umarım beğenir ve desteklerinizi eksik etmezsiniz.

Görüşlerinizi ve hikâye ile ilgili merak ettikleriniz sorabilirsiniz.

Medya'da Arman ve Rüzgâr'ın kaçtığı orman var akşam halini düşünebilirsiniz.

Sanki gök delinmişçesine yağmur yağıyordu. Üstüm başım çamur içerisinde kalsa da karanlık ormanın içerisinde düşe kalka koşmaya devam ettim. Korku içerisinde sürekli arkama bakıyordum.

"Korkuyorsun biliyorum ama arkana bakma." Dedi.

"Baktıkça daha çok korkarsın, korkarsan kaçamayız."

Gözlerine baktım, ağlıyor muydu yoksa yağmurdan mıydı bu ıslaklığı çözemiyordum. Zaten de anlamazdım böyle şeylerden.
Doğru söylüyordu korkuyordum hemde çok fazla eğer yakalanırsak olacaklardan korkuyordum.
Ağlamak istiyordum. Ama şu an durupta ağlayamazdım, bizi yavaşlatamazdım.
Derin bir nefes aldı ve elimi tutup beni öne geçirdi.

"Sen önden git ben arkanda olacağım."

Elini sıkıca tuttum. Ben önde o arkada koşmaya devam ettik. Ne kadar süredir koşuyorduk bilmiyorum ama bir yere varamadığımız kesindi. Sanki ormanın içerisinde dönüp duruyorduk, kesin kaybolmuştuk. Durdum, benim durmamla birlikte o da durdu.

"Daha ne kadar koşacağız?" Dedim. Çok yorulmuştum, uzun zamandır koşuyorduk.

"Kurtulana kadar seni, beni, bizi buradan kurtarana kadar." Dedi.

Derin bir soluk alıp koşmaya devam ettim. Bir süre geçmeden ilerideki karanlıkta birden el feneri ışıkları görünmeye başladı. Birden durdum sanki olduğum yere çakılmış gibi hissediyordum. Panikle arkamı döndüm.

"Bizi buldular, yakalanacağız, kaçamayacağız ve kaçmaya kalktığımız için bizi öldürecek."

"Bizi öldürecek olsa şimdiye kadar öldürürdü. Tamam mı? Hatırlasana bu eve ilk geldiğimizde söylediklerini, bize artık onun çocukları olduğumuzu söylemedi mi? Bizi öldürmez. "

Bu sözleri beni sinirlendirmişti. Öldürmez miydi? O değil miydi bu halde olmamızın sebebi annemle babama yaptığını bize de yapabilirdi. Sinirle konuşmaya başladım.

"Bu yaptığı öldürmekten beter. Şu halimize bak eline, yüzüne bir bak bana bir bak." Bunu söylemekle gözlerini vücudumda gezdirmeye başladı her yerim yara içindeydi. Gözlerim doldu.

"Annemle babam..." Dedim. Devamını getiremedim. "Unutmadın değil mi olanları?"

"Unutmadım."dedi. Başka bir şey diyemedi. Diyemezdi de ne diyebilirdi, söylediklerimde haklıydım.

Biz konuşurken adamlar olduğumuz yere doğru yaklaşmaya başlamıştı. O da fark etmişti bunu gözlerime baktı. Ağlıyordu bu sefer çok belliydi yakalandığımız için mi ağlıyordu. Gerçi evet şu an ağlanacak haldeydik. Gözlerini kapatıp açtı ve "Git." Dedi. Anlamamıştım. Boş boş bakmaya devam ettim.

"Git, kaç buradan ben onların dikkatini dağıtırken sen kaç buradan ."

Bunu mu bulmuştu çözüm olarak nasıl onu bırakıp gidebilirdim. Diğer yarımı, canımı, tek ailemi... Hemen itiraz ettim.

"Hayır. Hayır seni burada bırakıp da gitmeyeceğim ya beraber gidelim ya da beraber kalalım." Anında cevap verdi.

"Hayır." Dedi. "Birlikte gidemeyiz ikimizde yakalanırız. Sen kalamazsın dayanamazsın, dayanamıyorsun da korkma şimdi git ileride buluruz birbirimizi..."

Kabuk Yarası Onde histórias criam vida. Descubra agora