6- Batan Her Güneş Tekrar Doğar

59 41 58
                                    

Merhaba arkadaşlar öncelikle hepinize iyi akşamlar 🌸🌸

Yeni bölümle karşınızdayım 💃💃

Herkese keyifli okumalar diliyorum 🌸🌸



"Güneş"

Bu ismi duymayalı yıllar olmuştu. Sanki o ben değildim de başka birisiydi.

İki farklı kişi... İki farklı karakter... İki farklı hayat...

Ailemin bana koyduğu isimdi Güneş.
İsimlerimiz uyumlu olsun diye Rüzgâr ve Güneş koymuşlardı. Küçükken çok severdim isimlerimizi...

Her gün doğan güneş hafif bir esinti bir rüzgar...

Olanlardan sonra ise tam tersi ismimden nefret etmeye başlamıştım. Çünkü geçmişi hatırlatıyordu.

Ben eski ben değildim yalnızdım.

Kimsesizdim. Ailem yoktu.

Bana her Güneş diye seslendiklerinde ben onların yokluğunu daha da çok hissediyor daha da çok yalnızlaşıyor, yurtta bulduğum kuytu köşelerde sabahlara kadar ağlıyordum.

Kimsesiz... Çaresiz hissediyordum.

Bu yüzden düşünmüş ve ismimi değiştirmek istediğime karar vermiştim. Bu o kadar kolay olmamıştı.

İlk başta yurt müdürü olmak üzere çoğu kişi karşı çıkmıştı. Beni arayan bir akrabam veya aile yakınım olma ihtimaline karşı ismimi değiştirmeme onay vermemişlerdi. Uzunca süren çabalarım sonucunda onları beni kimsenin almaya gelmeyeceğine ikna etmiştim. Haklıydım da ne beni alacak ailem vardı ne de tanıdığım veya bildiğim bir akrabam kimsem yoktu.
Onları ikna ettikten sonra geriye kalan yeni bir isim bulmaktı.

Böylece oturup düşünmeye başlamıştım.
Bu süreçte Defne de yanımdaydı. İlk başta kendi ismimi seçeceğim için çok havalı olduğumu söyleyerek ortada gezmişti daha sonra ise kendisi de yardım etmek istediğini söylemişti.

Hem benimle bağlantılı hem de güzel ve anlamlı bir isim olmasını istiyordum. Birkaç gün sonra Defne bana bir isimle gelmişti.

Arman...

Bana "Anlamı kendisine güvenilen kişiymiş. Ben sana çok güveniyorum. Benim için seni anlatıyor. İsmin Arman olsun mu? " Demişti.

İsim güzeldi. Diğer anlamlarına da baktığımda bu ismin bana göre olduğuna karar vermiştim.

"Özlem" demekti. "Hasret" demekti Arman.

Özlüyordum geçmişimi, ailemi kardeşimi, en çok da eski beni bu yüzden "Tamam" demiştim. "Arman olsun."

Böylelikle gömmüştüm Güneş'i maziye acılarımı, sevinçlerimi, ailemi de onunla beraber gömmüştüm.

Herşeyi unutsam da bir şeyi asla unutmam.

O günün akşamı o soğuk koridorda kimsesizliğim ile beraber sabaha kadar ağlayışım o kadar acı vermişti ki bir an öleceğim sanmıştım. Gece boyunca ağlamıştım. Yaşadıklarıma, yaşayacaklarıma en çok da bu saatten sonra yaşayamayacaklarıma ağlamıştım.

Hayatım boyunca akıtacağım bütün gözyaşlarını o zaman akıtmıştım sanki çünkü o geceden sonra bir daha ağlamamıştım. Ama şu son zamanlarda neyim vardı çözemiyordum.

Eski bir fotoğrafa bakıp gözlerimin dolmasına anlam veremiyordum. Hâlbuki alışık olduğum, yıllarca bakarak her santimini ezberlediğim bir fotoğraftı.
Neden şimdi ona bakarken gözyaşlarım akmıştı.

Düşüncelerimin beni yiyip bitirdiği noktada sonunda eve gelmiştim. Merdivenleri çıkıp kapının önüne gelip kapıyı açarak içeriye girdim. İçeriden gelen sesleri duyunca yanaklarımı şişirip kocaman bir nefes verdim. Yoğun geçen bir iş gününün sonunda yorgunluktan ölüyordum. Çıkardığım kıyafetleri vestiyere asarak içeriye doğru geçerken gördüğüm manzara koridorsun sonunda durup kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

Kabuk Yarası Where stories live. Discover now