009

329 50 16
                                    


BEAUTIFUL SKY • LEE MINHO
𓄲Bölüm 9 ᵎᵎ

🍥🏩

Sonunda Kim Haerin'i tanıyabilmiştim...

Sürprizlerle dolu olduğu ve her davranışıyla beni şaşırttığı bir gerçekti. Ama böylesini cidden ben de beklemiyordum. Kalbi durmak üzere olan, buna rağmen gülümsemeyi seçen on dokuz yaşında bir kızdı. Daha doğrusu bir hafta sonra yirmisine girecek olan bir kızdı.

Onu ilk defa ağlarken görmek kalbimi sıkıştırmıştı.

Normalde gülümsemesinden nefret ederdim. Daha doğrusu nefret değil, kıskançlıktı. Benim aksime gülebilmesini kıskanırdım. Şimdi ise iyileştiğimi öğrenirken onun kaybolacağı hissine kapılmıştım.

Neden ve nasıl oldu bilmiyorum ama tuhaflıklarla dolu bu kıza çok alışmıştım.

Onu ölümün kıyısında hayal ettikçe korkuyordum. Onu kaybetmekten korkuyordum.

Bir yolu, bir mucizesi yok muydu? Tıpkı benim iyileşmeye başlamam gibi...

Zorlukla yutkundum. Kalbim o kadar ağrıyordu ki vurulan iğnenin acısını hissetmemiştim. Hemşire Eun, suskunluğumu fark etmiş olacak ki "İyileşiyorsun fakat neden üzgünsün Minho?" diye sormuştu.

Omuzlarımı silktim. "Bu hissi hissetmek beni üzüyor."

"Hangi hissi?"

"Birini kaybetme korkusu."

Haerin'in hayata ne kadar bağlı olduğunu görmüştüm. İnsanlara yardım etmeyi seven, cana yakın ve saftı. Böylesine kusursuz birinin çocukluğundan beri hasta olması kabullenilemezdi. Neden o, diye düşünmeden edemiyordum.

Derin bir nefes verip, "Haerin'i gördün mü?" diye sordum Hemşire Eun'a. "Dünden beri hiç karşılaşmadım."

Pamuğu iğneyi vurduğu yere nazikçe bastırırken gözlerini kaçırmıştı. Bu bakışı iyi tanırdım.

Bir problem vardı...

"Hemşire Eun." dedim zorlukla. "Sorun ne?"

Gülümsemeye çalıştı, "Haerin artık bizimle değil."

Sanki bir anlığına her şey durmuştu. Kulaklarım tıkanmış, kalbim göğüs kafesimin içinde teklemişti.

Gözlerimi dahi kırpamaz olmuştum.

Yaşadığım şok iliklerime kadar yayılırken zorlukla da olsa dudaklarımdan iki kelime döküldü.

"Öldü mü?"

Yaşadığım kısa çaplı şok Hemşire Eun'ın sırtıma sertçe vurmasıyla sona ermişti. "Ağzını hayra aç!"

Afallamış bir şekilde, "Ama-" diyeceğim sırada söylenerek pamuğu çekti.

"Sadece artık bu hastenede değil."

Şaşkınlığım tekrardan alevlenirken kaşlarımı çatıp, "Neden?" dedim kendi kendime. "Burada tedavi görüyor sanıyordum."

"Demek Haerin sana rahatsızlığından bahsetti."

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Daha çok yanlışlıkla öğrendim diyebiliriz. Normalde söylemeye niyeti yoktu."

"Doktorlar ve hemşireler dışındaki herkesten gizliyordu. İnsanların onu ölmek üzere olan bir kız gibi görmesinden nefret ederdi."

Ölmek üzere olan bir kız...

Sadece kendimi ölmek üzere sanıyordum. Haerin benim aksime bunu çok iyi gizlemişti ve ben, onun hastalığından bihaber kendi dertlerimi ona yansıtmıştım. Oysaki benden daha kötü durumdaydı.

"Bir daha onu göremeyecek miyim?" dedim kabullenemeyerek. Öylece hastaneden ayrılma sebebini deli gibi merak ediyordum.

"Bilmiyorum." dedi Hemşire Eun eşyalarını toparlayıp çıkmaya hazırlanırken. "Babası dün akşam zorla götürdü. Taburcu işlemleri bile halledilmedi."

Bunu duymamla aklıma hastaneye onu görmeye gelen bir adamdan kaçtığı gelmişti. "Babamın adamlarından biriydi. Eğer beni yakalasaydı apar topar götürürdü."

Babasının neden bunu yaptığını anlayamıyordum. O gün de adam akıllı bir cevap vermemişti zaten.

"Hangi hastanede olduğunu biliyor musun Hemşire Eun?"

Başını bilmiyorum dercesine salladı ve burukça gülümsedi. "Tek temennim tıpkı senin gibi bir mucizeyle iyileşebilmesi."

Kalbim kırılmıştı.

Haerin'i göremeyecek olmam kalbimi kırıyordu. Babasının neden bunu yaptığını da düşünmeden edemiyordum.

Şu an neredesin ve iyi misin, Kim Haerin?

𓄲Bölüm Sonu ᵎᵎ

Arka arkaya iki bölüm atacağım bugün!!

beautiful sky :: lee minho ✅Место, где живут истории. Откройте их для себя