Cidden...

18 4 2
                                    

Video mu koyim şarkı mı?

________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

(Yazar)

Chan Felix'in evine giderken Jeongin'de onlarla gitmeye takmıştı. En sonunda yalvara yalvara Felix'e gidince evde olabilecek en garip 5 li kalmıştı.

Kimse ne söyleyeceğini bilemezken Han Anksiyete si ile boğuşuyordu.

- Ben bi lavaboya gidip geleceğim.

Sakinleşmek için hızla tuvalete gittiğinde Minho konuşmaya başladı.

- Bizi yalnız bıraksanıza.

- Ne?

Hyunjin hızla tepki verirken Seungmin araya girdi.

- Kalbini tekrar kırma. Lütfen...

- Tuvalete gitti şimdi, çıksın bizde özür diler gideriz.

Changbin'in söylediği kelimeleri Seungmin inkar etti.

- O tuvalete gitmedi.

- O ne demek?

- Seung?

- Kulaklarını ve gözlerini sımsıkı kapatarak gitti. Bir şey olmuş olabilir.

- Ben sorarım. Hadi siz çıkın.

- Onu üzme.

Seungmin uyarıcı bir ses tonunda konuşarak diğerleriyle kapıya yöneldi. Bir kaç dakika sonra Han'da olabildiğince sakinlemiş bir şekilde salona geldi. İçinden dua ediyordu. "Lütfen babam diğer evde kalma fikrini değiştirmesin. Lütfen."

Salona gidince Minho dışında kimsenin olmadığını fark edince gerildi.

- Jisung?

- Hı

Başını Minho'ya doğru çevirerek konuştu.

- Ha. Şey bir şey ister misin?

- Hayır ama sana bir şey söylemeliyim...

İçinde bunu ona söyleyip söylememeyi tartarak derin bir nefes aldı Minho.

-...Cidden özür dilerim.  

Han ona olabildiğince ifadesiz bakmaya çalışırken o bunu fark etmişti.

- Öyle bakmana gerek yok. Gördüm zaten.

Han burnunu kırıştırırken ona imrenerek baktı. Onunla eski okulunda olanlar olacak diye endişeleniyordu. Özür dilemesine rağmen hala yapacağından o kadar emindi ki. Tekrar yalnızlık ve dalga geçmeler başlayacak diye korkuyordu. Çünkü bu sefer bırakmak istemediği arkadaşları vardı.

 'Acıma duygumu yıllar önce terk ettim.' İşte ilk şarkılarından biri olan 'Ateş' te yazdığı gibi. Hayatını anlatan şarkılar yazıyordu. Böylece içini döküyordu. Neyseki hepsi doğruydu.

Söylediği şeyi yok sayarak devam etti Han.

- Neden sende gitmedin?

- Bunları söylemek için.

- Söyledin ve gidebilirsin.

- Aslında bir şey sormak istiyorum.

Han başını merakla evet anlamında salladığında devam etti.

- Neden gözlerini kapatarak tuvalete gittin. Bir şey mi oldu?

Gayet ilgili bir şekilde sorduğu soruya Han omuz silkti.

- Sana bunu söylemem için her hangi bir sebebim yok. Bana o kadar şey yaptın. Adımı zorla öğrendin ve daha nicesi. Sana bunu söylemem için bir sebebin bile yok. Ooo üzüldün mü? Üzül. Çünkü sende beni üzdün. Bu dünyada herşey karşılıklı. Tıpki "Aslan gibi"  de söylediği gibi. 

Kıyameti başlatan kişi olmaya hazırım.

Müziğin sesini çığlıklarla değiştireceğim.

Ardından kırdığı potu fark edip kafasını eğdi.

- Yani...

- Ben sana yeterince rahatsızlık verdim. Tekrardan gerçekten üzgünüm. İsmini öğrenmek için bunu yapmamalıydım.

Başını salladı. Utanmamıştı ama zaten bu kadar şeyi bilirken birde şarkılarını bilmesi. Onu daha ne kadar rahatsız edebilirdi ki?

- Görüşürüz.

Minho yavaşça ayağa kalktı ve dış kapıya ilerledi.

Han Minho evden çıkar çıkmaz kendini yere attı. Anksiyetesinden nefret ediyordu. Ama bu sefer arkadaşları ve düşmalarının yanımda tutmuş olması...Bu onu ayrı kızdırıyordu. 

Ayrıca kendi yazdığı şarkılardan alıntı yaparak konuşması. İstemsizce yapmıştı. Sanki herkes biliyormuş gibi. 

Kendi aptallığını düşünerek odasına geçti. Üzerine rahat ve eski pijama takımını giydi. Gerçi ne zaman yeni birşey alınmıştı ki ona. Annesi vefat ettiğinden beri babası ona kıyafet almayı bırakın yemek bile vermiyordu. İnce belinin sebebide buydu. Her zaman hızlı ve sade şeyler yiyordu. Bazen sadece okuldan aldığı bisküvilerle idare ediyordu. Yada evde yaptığı küçük kimsenin karnını doyurmayan sandviçlerle. Okulda ise yemekten daha önemli işleri oluyordu. Uyumak ve şarkı yazmak gibi.

***

Sabah olabildiğince geç uyanmaya çalıştı Han. Başarmıştı da saat neredeyse öğleden sonra bir olmuştu. Bu gün cumartesiydi. Bay ve Bayan Han akşam üzeri gelirlerdi büyük ihtimalle.

Han sonunda biraz yalnız kalabilmişti. Bu nedemek sizce? DUYGU BOŞALMASI TİMEEEEEEEE.

-Ah sanırım biraz fazla kaba davrandım. Ama o da hak etti yani. Odaya kitlemek ne ya?! Peki benim ona şarkılarımdan bahsetmem.

Ufak bir gülme krizine girdi ve devam etti.

-...Ay ama fark ettirmedim ama ayağım kırıldı galiba. Tuvalette resmen kapıya geçirdim. Acıyooooo.

Bir bebek edasıyla konuştu boş oda da. 

-Bişey diyim mi Jisung. Sen bu gidişle yamulursun. En iyisi sabah içkisi yap sen kendine.

***

___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Evetttt bu bölümde bitti agalar. Herkese geçmiş olsun.

CEHENNEM GÖRÜNÜMLÜ CENNET **MİNSUNG**Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin