1- Parşömen

1.2K 112 307
                                    

Kütüphanenin camından vuran loş ışık Julia'nın gözlerini kamaştırıyordu

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Kütüphanenin camından vuran loş ışık Julia'nın gözlerini kamaştırıyordu. Julia elini kaldırarak güneşin tenini yakmasını engellemeye çalıştı. Bir yandan da KSKS ödevini yapmaya çalışıyordu. Karşı masadaki Ravenclaw'lı büyücünün geldiğinden beridir kendini izlemesini görmezden gelmeyi tercih etti. Julia nereye giderse gitsin bir şekilde dikkatleri üzerine topluyordu zaten. Bütün gözlerin üzerinde olmasını bir yandan da seviyordu.

"James, gerçekten bunu yapmayı kesmelisin! Beni rahatsız ediyorsun." Julia ellerini sıkıca kulaklarına bastırdı. Evans'ın her seferinde James'i böylesine küçük düşürmesi, James'in ise hiçbir şey olmamış gibi onun dibinden ayrılmaması sinirlerini bozuyordu. Julia defalarca kez bunun üzerine düşünmüştü. Neyi eksik olabilirdi ki Evans'tan? O da güzeldi, onun da büyüleyici saçları ve renkli gözü vardı. Fiziği ondan çok daha güzeldi. Derslerinde de oldukça iyiydi. Peki lanet olası James Potter neden kendisi yerine Lily Evans'ı tercih etmişti ki?

Evans sinirle kütüphaneye girdiğinde James arkasından öylece bakıyordu. Gözlerinde bu sefer o aynı direnç yoktu, sanki bu sefer gerçekten kırılmış gibiydi. Az önce Lily Evans her ne dediyse bu sefer gerçekten James'i fazlasıyla incitmiş olmalıydı.

Julia karşısındaki masaya oturan Lily Evans'a baktı. Lily her zaman yardımsever, dürüst, çalışkan ve güzel bir cadı olmuştu. Lily'nin hiçbir zaman Julia'ya bir zararı olmamıştı. Julia bunu elbette biliyordu. Ama yine de Lily'den nefret ediyordu. Onun yerinde olamadığı için Lily'den nefret ediyordu. Olması da pek mümkün değildi zaten. O bir Malfoy'du. James ise annesinin tabiriyle bir "kanıbozuk"tu. Her seferinde bunu ısrarla söylemeyi bırakmıyordu annesi.

Julia hiçbir zaman Evans gibi olamayacaktı. Bu yüzdendir belki de ona olan dinmek bilmeyen nefreti.

Kitaplarını kucağında toplayarak kütüphaneden çıktı. Birazdan ders başlayacaktı. Kendinden emin adımlarla sınıfa doğru ilerledi. Her adımında bağımsızlığını ilan etmiş sarı saçları sağa sola sallanıyordu. Dikkatleri üzerine çekmek için çaba sarf etmesine hiçbir zaman gerek olmazdı. Çünkü kendisi bir Malfoy'du ve Malfoylar her zaman dikkat çekerdi.

İksir sınıfına girdiğinde gördüğü ilk boş yere geçti. Bütün arkadaşları Slytherin'deydi. Kendisinin Gryffindor'a seçilmesi büyük şanssızlık olmalıydı, herkes böyle düşünüyordu.

Julia hiçbir zaman böyle düşünmemişti. Gryffindor'a gitmek kendi kararıydı. Bütün arkadaşları Slytherin'deydi, biri hariç.

Sirius Black.

Julia'nın en yakın arkadaşı Sirius'tu. Ve Jenna Potter Sirius'u ondan çalmıştı. Sürekli Sirius'la vakit geçiriyordu ve Julia Jenna'yı öldürme planları yapıyordu.

İksir sınıfına Sirius ve Jenna girince Julia kafasını kaldırıp ikisine baktı. "Seni bugün hiç görmedim Julia. Nerelerdeydin?" Julia yüzüne yapmacık bir gülümseme ekleyerek Sirius'a "Neden göremedin acaba? Tahmin etmek zor değil, değil mi?" diye sordu. Sesindeki iğneleyici ton Sirius'un hoşuna gitmişti. "Sakin ol Pamuk Şeker. Sadece Jenna benimle takılmaya bayılıyor. Anlarsın ya."

Süt Reçeli • 𝐉𝐚𝐦𝐞𝐬 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora