18. GERÇEK DÜŞMAN

1.8K 246 45
                                    


Uyuyakaldım özür dilerim aşklarım :(

Bölüme bir piyon bırakınn ♟️

Karsu- Bırak Beni Böyle

...

12 saat önce

    Farkına varamadan beni güçsüz düşüren, kalbimi alıp acı veren bir uyuşmayla yerden yere çarpan ve beni öldüren her şeyi iliklerime kadar yaşadım.

Ben kim miyim?

Ben Ezel Karavezir. Hayatımın dönüm noktasını çoktan geçtiğimi zannederken daha yolun başında olduğumu fark edeli çok oldu.

Ne diyeceğimi, ne söylemem gerektiğimi, nasıl tepki vereceğimi ve nasıl bakacağımı bilmiyordum. Doğru bildiğim yanlışlar ve yanlış bildiğim doğrular birbirine girmiş beni boğmaya başlamıştı. Kuzey Karavezir bana her şeyi anlatıp yanımdan sessizce gitmişti ve ben onun gittiğini odasının kapısına ait kapanma sesinden anlamıştım.

Başımı iki yana doğru kütlettim. Kafam Allah bullaktı. Haksızlık yaptığımı düşünüyor, kendime kızıyordum. Kuzey Karavezir'e kızıyordum. Erdal Abi'ye kızıyordum ve kalbimi utançtan sızlamasının nedeni olan anneme kızıyordum.

Meğer hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş. Meğer ben çok şey bildiğimi zannederken hiçbir şey bilmiyormuşum. Kafamı iki yana salladım. Şayet bu gece kafam kopsa huzura ermiş gibi hissedecektim.

"Allah'ım," dedim sığınma ihtiyacı güderek. "Allah'ım nolur sustur şu kafamın içini, ben dayanamıyorum."

Gözlerimi kapatıp birkaç saniye bekledim. Bir şekilde kendimi dışa vurmam gerekiyordu ve bunun en kolay yolu belliydi.

Öfke.

Bir şekilde eksik büyüdüğünüzde öfke ve mutsuzluk sizin bir parçanız olmaktan öteye giderdi. Kalbinize bir taht kurar ve ondan ibaret olduğunu en acımasız can kırıklarıyla anlatırdı. "Bana bak bana!" diye bağırıp ayağa kalktım. Adımlarımın hızı nabzımın atışıyla orantılıydı. "Her şeyi böylece kucağıma bırakıp kaçamazsın!"

Odasının kapısının önüne geldiğimde kapıyı çok sert bir şekilde açtım. "Beni böyle bırakamazsın!" Göz göze geldik. Siyah gözlerinin ardındaki duyguyu ilk defa bu kadar net görebiliyordum. "Bana bunu yapamazsın," dedim, acıyla. Başımı iki yana açtım. Gözlerim dolmuştu. Gözlerim dolmamalıydı. Kendimi düzgünce ifade edebilmeliydim ama içimdeki duygular o kadar fazlaydı çoktan taşıp bir gözyaşı olarak yanaklarıma süzülmeye başlamıştı.

"Bu gece bu-"

"Yeter diyeceksin değil mi?!" diye bağırdım ve önüne doğru hızlı adımlar attım. "Yetmez!" Tam önüne geldiğimde elimi kaldırdım ve kalbinin üzerine koydum. "Beni bu acıyla bırakmazsın..." dedim fısıldayarak. Acıyla tekrardan başımı iki yana salladım ve burnumu çektim. "Canım bu kadar yanarken beni bu gerçekle bir başıma bırakamazsın." Fısıltı halinde çıkan sesim kırıktı, küskündü. Bana ve en çok hayata. Asi gelemiyordum. Kabullenmek zorunda kalıyordum. Bu durum kendi içimde isyanlara vesile oluyordu. Belki de ilk defa içimdeki savaşı nasıl durduracağımı, piyonlarımı nasıl ilerleteceğimi bilmiyordum. "Annem gitti, o zaman bile bırakmadın beni. Sen yokken hayaletin vardı. Seni buldum sana olan öfkeme tutundum. Şimdiyse ne sen varsın ne de sana olan öfkem. Benden her şeyimi alamazsın, yapma bana bunu..."  Ellerimi iki yanından omuzlarına koydum. Ona tutundum. Gözlerimiz birleşti. O da ağlıyordu. O da çok üzgündü ve belki de bu hikayenin tek masumu oydu. "Baba," dedim yaşlar gözlerimden akarken. "Baba beni bırakma. Beni amaçsız bırakma. Beni yalanlardan çekip alma. Ben doğruların insanı değilim."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 15 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

EZELWhere stories live. Discover now