Bölüm 10

1K 106 229
                                    

Hürkan'ın tuttuğu bileğime baktım.
"B-Bileğimi acıtıyorsun! Bırakır mısın!?"
Dönüp gözlerine baktım.

ŞAKA ŞAKA TABİİ Kİ BÖYLE BİR SAHNE YOK. EMRE WATTPAD KIZI, HÜRKAN DA MAFYA DEĞİL NDMNDÖSNSÖBDMDNBSÖD
NEYSE HADİ BÖLÜME DEVAM EDELİM MDMAÖNDÖSNDÖMD

***

Hürkan bileğimi tutunca ters bir bakış attım.
Birden elini çekip ensesine attı.

"Ya Emre geçen-" bir grup arkadaş içeri girince sözünü kesti. Gözleri bir noktaya kilitlenmişti.
Sonra da ince bir sesin bana seslendiğini duydum.

"Emre?"
O sesi duyduğumda kalp atışlarım hızlandı, titremeye başladım. Heyecanla sesin geldiği yöne baktığımda kumral ve dalgalı saçlı, yeşil gözlü o kızın bize doğru geldiğini gördüm.

"N-NEHİR?!"

"Selam Emre, nasılsın görüşmeyeli?" gülümseyerek elini salladı.

"İyiyim, sen nasılsın?" ona doğru yaklaştım.

"Sağol. Ne yapıyorsun burada?"

"Arkadaşlarımla gelmiştim de asıl sen ne yapıyorsun burada?"

"Bende arkadaşlarımla birlikte geldim." eliyle masada oturan bir arkadaş grubunu gösterdi. "Çok uzun zaman oldu buraya gelmeyeli. Eskiden bizim mekandı burası." Hürkan'a baktığını gördüm.

Hürkan'ın yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. Hayal kırıklığı mı? Öfke mi? Belki de her ikisi?

Hürkan'ı işaret ederek "Tanıyor musun?" diye sordu.

"Evet sınıftan arkadaşım. Neden?"

"Az önce sizi konuşurken gördüm de merak ettim." bana biraz daha yaklaştı, "Bi ara yeniden görüşmeye ne dersin?"

Yutkundum "Belki."

Gülümsedi, "Ben numaramı değiştirmiştim. Telefonunu ver de yenisini kaydedeyim."

Numarasını telefonuma kaydederken Ali içeri daldı.
"Emre hadisene be kaç saat oldu nerdesin sen? Bir saniye, Nehir?"

"Selam Ali." Nehir gülümseyerek Aliye baktı.

Ali yüzünü buruşturarak "Hadi Emre gidelim artık." kolumdan tuttuğu gibi dışarı attık kendimizi. Mert'in yanına geldiğimizde
Ali Mert'e dönerek "Az önce içeride kiminle konuşuyordu bu gerizekalı biliyor musun?"

"Hürkan?"

"NEHİR."

Mert gözlerini açtı "Ne ne ne! Dalga mı geçiyorsun? Nasıl lan? O şehir dışına çıkmamış mıydı?"

"Ne bileyim oğlum, dönmüş herhalde. Umarım tekrardan bulaşmaz bu salağa."

"Saçmalamayın isterseniz. Kapıda karşılaştık iki cümle konuştuk o kadar. Abartmayın, aramızda bir daha bir şey olmayacak."

Ali kollarını göğsünde birleştirdi "Olamaz da zaten. Seni uyarıyorum Emre." nefes verdi. "Neyse bu konuyu sonra konuşacağız. Bugün morelimi bozmaya niyetim yok."

"Noldu lan?"

"Yarın görürsünüz. Siz eve geçin benim biraz işim var. Yarın Emre'nin evinde görüşürüz."

"Tamam, görüşürüz."

"Sende bir işler var ama hadi hayırlısı." dedim.

"Sen hiç konuşma Emre."

Ali yanımızdan ayrıldığında
"Mert, ne işi varmış bunun?"

"Bilemiyorum. Yakında öğreniriz zaten."

***

Bugün Ali ve Mert bana gelecekti. Film izleyip yemek yiyecektik. Mert gelmişti ama Ali hâlâ ortada yoktu. En sonunda Aliyi armaya karar verdik.

"Alo, Ali nerelerdesin oğlum? Kaç saattir seni bekliyoruz."

"Geldik kapının önün önündeyiz, açın kapıyı."

"Geldik mi? Geldiniz mi? Kiminle geldiniz?"

"Çok konuşma kapıyı aç."

Kapıyı açtığımda Ali ve tanımadığım biriyle karşılaştım. Kahverengi saçları dağınıktı ve gözlük takıyordu.

"Hoş geldiniz?" içeri davet ettim.

"Hoş bulduk. Tanıştırayım bu Umut, Umut bunlarda Emre ve Mert. Çok uzun zamandır hep üçümüz takılıyoruz. Çok yakın arkadaşlarız."

"Tanıştığımıza çok memnun." çocuk gülümseyip elini uzattı. Uzattığı elini sıktık.

"Bizde çok memnun olduk."

Ali "Biz Umutla sanal arkadaşız. Uzun zamandır konuşuyoruz. Dün de buraya geldi, otogardan almaya gittim. Bende sizi tanıştırmak istedim. Umarım iyi anlaşırsınız."

"Dün neden apar topar kaçtığın anlaşıldı." güldük.

Gün boyunca Umutta bizimle vakit geçirdi. Birbirimizi daha çok tanıdık. Umut tatlı, komik ama biraz sessiz, sakin bir çocuktu.

Dördümüz PlayStation dan Fifa oynamaya başladık. Ali ve Umut, Ben ve Mert takım olduk.

"Umutla ben kasin kazanırız abi hiç şansınız yok."

"Hahaha siz öyle sanın."

"O zaman kaybeden kazanana bir şeyler ısmarlasın. Hattaa Hugo Kafede." Ali kahkaha attı.

Aliye ters bir bakış attım.
"Susar mısın Ali? Tamam bir şeyler ısmarlarız ama o kafede olmaz hayır."

"Emre mızıkçılık yapma hadi bee."

"Sus Ali."

Umutta bize bakıyordu. Hiçbir şey anlamadığı her halinden belliydi. Açıklama gereği duydum.
"O kafe, bizim sınıftaki bir arkadaşımızın kafesi. Bizde kendisinden hiç haz etmiyoruz."

"Naz yapıyor naz."

"SUS Ali sus."
Hepsi birden gülmeye başladı. Sonra da oyuna başladık.
1-1, 2-1, 2-2 derken 4-2 biz mağlup olduk.

Ali gülerek "Eee ne zaman gidiyoruz bizim kafeye?"

"Ali ben senin a-"

"Shhh Emre sakin ol. Zil çalıyor, git kapıya bak." diyen Aliye göz devirerek kapıya gittim. Israrla zili çalan kişiye küfür ederek kapıyı açtım. Kapıda gördüğüm kişiyle dona kaldım.

"Emre kim gelmiş?" Ali cevap alamayınca yanıma geldi. "Oğlum sana diyorum cevap versene." gelen kişiyi gördüğünde hem şaşırmış hem de sinirlenmişti. "Yine mi sen? Ne istiyorsun?"

***
Pek içime sinmedi ama inşallah bölümü beğenmişsinizdirr ndşsndşsnşsnd
İyi geceler aşkolaarr🐱

Okuyorsunuz bari vote atın ayoll💆💁

Zihnimin Kuytuları || MengolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin